© 2021 Urantia Society of Greater New York
154:0.1 NİSAN’IN 30’u, büyük öneme sahip Cumartesi gecesi, İsa ümitsizliğe kapılmış ve şaşkınlık içerisindeki takipçilerine teselli ve cesaretin bu kelimelerini söylerken, Tiberya’da, Hirodes Antipa ve Kudüs Sanhedrin’i temsil eden özel heyet üyelerinden meydana gelmiş bir topluluk bir araya gelmişti. Bu kâtipler ve Ferisiler güçlü bir biçimde Hirodes’den İsa’yı tutuklamasını istemişti; onlar Hirodes’i, İsa’nın kabalıkları itiraza ve hatta isyana karşı kışkırtmakta olduğuna ikna etmek için ellerinden geleni yapmışlardı. Ancak, Hirodes, siyasi bir suçlu olarak İsa’ya karşı harekete geçmeyi reddetmişti. Hirodes’in danışmanları, gölün karşı yakasında insanlar İsa’yı kral olarak duyurmayı amaçladığında onun bu öneriyi nasıl reddetmiş oluşuna dair yaşanmışlığı doğru bir biçimde bildirmişti.
154:0.2 Hirodes’in resmi ailesinin bir üyesi olan, eşi kadınların hizmet birliğine ait, Çuza Hirodes’i, İsa’nın dünyevi yönetime ait hususlara karışma girişiminde bulunmadığı hakkında bilgilendirmişti; onun yalnızca, cennetin krallığını kardeşlik olarak adlandırmakta olduğu, inananlarının ruhsal kardeşliğinin oluşturulması ile ilgili olduğunu. Hirodes Çuza’nın bildirilerine o kadar güvenmekteydi ki, İsa’nın etkinliklerine müdahalede bulunmayı reddetmişti. Hirodes aynı zamanda bu zaman zarfında, İsa’ya olan tutumunda, Vaftizci Yahya’a karşı duymuş olduğu hurafesel korkudan etkilenmiş haldeydi[1]. Hirodes, hiçbir şeye inanmayan ancak her şeyden korkan dinini terk etmiş Musevilerden bir tanesiydi[2]. O, Yahya’yı ölüme göndermeden dolayı bir vicdan azabı çekmekteydi, ve o, İsa’ya karşı olan bu gizli planların bir parçası olmak istememekteydi. O, görünürde İsa tarafından iyileştirilmiş olan birçok hastalık vakasını bilmekteydi, ve o İsa’yı bir tanrı-elçisi veya göreceli zararsız dini köktenci olarak görmekteydi.
154:0.3 Museviler onu, ihanet içindeki bir kişiyi korkmakla suçlayan bir biçimde Sezar’a bildirmekle tehdit ettiğinde, Hirodes onların heyet odasından çıkması emrini vermişti. Böylece mesele bir hafta boyunca kenarda beklemiş oldu, bu süre zarfında ise İsa takipçilerini bekleyen dağılım için hazırlamıştı.
154:1.1 1 Mayıs’dan 7 Mayıs’a kadar İsa, Zübeydelerin evinde takipçileri ile yakından bir tavsiye dönemi düzenledi. Sadece sınanmış ve güvenmiş olan takipçiler bu görüşmelere kabul edilmişti. Bu zaman zarfında orada yalnızca, Ferisilere karşı gelmenin ve açık bir biçimde İsa’ya bağlılıkta bulunmanın ahlaki cesaretine sahip yaklaşık yüz takipçi bulunmaktaydı. Bu toplulukla birlikte o sabah, öğleden sonrası ve akşam oturumlar düzenlemişti. Sorusu olan kişilerin küçük toplulukları her öğleden sonrası, öğreti-yayıcıları ve havarilerin kendileri ile konuşmada bulundukları deniz kenarında bir araya gelmişti. Bu topluluklar nadiren elliyi geçmişti.
154:1.2 Bu haftanın Cuma günü, Tanrı’nın evini İsa ve onun takipçilerine kapatma resmi eylemi Kapernaum sinagogu yöneticileri tarafından gerçekleştirilmişti. Bu eylem, Kudüs Ferisileri’nin kışkırtmaları ile gerçekleşmişti. Yairus baş-yönetici görevinden istifa etmiş olup, kendisini açık bir biçimde İsa’nın yanında konumlandırmıştı.
154:1.3 Deniz kenarındaki buluşmalarının sonuncusu, 7 Mayıs’da, Şabat öğleden sonrasında düzenlenmişti. İsa, bu zaman zarfında bir araya gelmiş olan yüz elli kişiden daha az bir topluluğa konuşma yapmıştı. Bu Cumartesi akşamı, İsa ve onun öğretilerine olan popüler ilginin gidişatındaki en alt düzeyi simgelemişti. Bu zaman zarfından itibaren, kendisine olan olumlu eğilimde düzenli, yavaş, ancak daha sağlıklı ve daha güvenilir bir büyüme mevcut olmuştu; ruhsal inanışta ve gerçek dini deneyimde daha güçlü köklere sahip yeni bir takip ortaya çıkmıştı. Üstün’ün takipçileri tarafından inanılmış olan krallığın maddi kavramsallaşmaları ile İsa tarafından öğretilmiş olan daha idealist ve ruhsal kavramsallaşmalar arasındaki az veya çok eklemsi ve tavizkar nitelikteki aşama artık kesin bir biçimde sona ermişti. Bu andan itibaren orada, daha geniş kapsamı ve onun uçsuz bucaksız ruhsal manaları içinde krallığın müjdesine ait daha açık bir duyuru bulunmaktaydı.
154:2.1 M.S. 29’da, Mayıs ayının 8’i, Pazar günü, Kudüs’de, Sanhedrin, İsa ve onun takipçilerine Filistin’in sinagoglarından tümünü kapatan bir yönerge geçirmişti. Bu, Kudüs Sanhedrin’in yeni ve öncesinde emsali bulunmayan bir yönetim yetkisi ihlaliydi. Bu zaman zarfına kadar her sinagog, ibadetçilerin bağımsız bir ayin topluluğu olarak mevcudiyetine sahip olmuş ve bu şekilde faaliyet göstermişti; ve, her sinagog, onu yönetenlerden oluşan kendi öz heyetinin idaresi ve yönlendirişi altındaydı. Yalnızca Kudüs’ün sinagogları Sanhedrin’in yönetim yetkisine tabi haldeydi. Sanhedrin’in bu geneli kapsayan eylemini onun beş üyesinin istifası takip etmişti. Beş yüz iletici derhal, bu yönergeyi bildirme ve onu uygulama görevi ile görevlendirilmişti. İki hafta gibi kısa bir süre içinde Filistin’deki her sinagog, Hebron’daki sinagog haricinde, Sanhedrin’in bu açık bildirisine boyun eğmişti. Hebron sinagogunun yöneticileri, meclisleri üzerinde Sanhedrin’in böyle bir kararı uygulama hakkını tanımayı reddetmişti. Kudüs yönergesine rıza göstermeye dair bu ret, İsa’nın gayesine besledikleri anlayış yerine, ayinsel topluluklarının bağımsızlığına dair mücadelelerine dayanmaktaydı. Bundan kısa bir süre sonra Hebron sinagogu bir yangınla yerle bir olmuştu.
154:2.2 Bu aynı Pazar sabahı İsa; takipçilerinden her birinden, sıkıntı içindeki ruhlarını dinlendirmeleri ve sevdiklerine cesaret sözcükleri söylemeleri için evlerine veya arkadaşlarına geri dönmelerini isteyen bir biçimde, bir haftalık tatil ilan etmişti. O şunu söylemişti: “Krallığın genişlemesi için dua ederken, eğleneceğiniz veya balık tutacağınız birden çok yere gidin.”
154:2.3 Dinlenmenin bu haftası İsa’nın deniz kenarında birçok aile ve topluluğu ziyaret etmesine olanak sağladı. O birden çok sefer Davud Zübeyde ile birlikte balık tutmaya gitmişti; ve, o, İsa’yı korumaya dair önderlerinden kesin bir biçimde verilmiş emirlere sahip Davud’un en sadık iki veya üç ileticisi tarafından her zaman yakından izlenir halde, vaktinin büyük bir kısmını yalnız dolaşarak geçirmişti. Bu dinlenme haftası boyunca kamu öğretisinin hiçbir türü bulunmamaktaydı.
154:2.4 Bu, Nathanyel ve Yakub Zübeyde’nin küçük çaplı bir hastalıktan daha fazlasından muzdarip oldukları haftaydı. Üç gün ve gece boyunca onlar şiddetli bir biçimde, acı veren bir mide sıkıntısı çekmişti. Üçüncü gün İsa, Yakub’un annesi, Şalome’yi dinlenmesi için evine gönderirken, sıkıntı içindeki havarilerine bizzat kendi bakmıştı. Tabii ki İsa bu iki adamı derhal iyileştirebilirdi; ancak, bu, ne Evlat’ın ne de Baba’nın, zaman ve mekânın evrimsel dünyaları üzerinde insan evlatlarının bu ortak zorlukları ve sıkıntıları ile ilgilenme yöntemi değildi. Bir kez bile, beden içindeki büyük öneme sahip yaşamının tümü boyunca, İsa, yeryüzü ailesinin herhangi bir üyesine veya doğrudan takipçilerinin herhangi biri adına doğa-ötesi yardımın herhangi bir türüne girişmemişti.
154:2.5 Evren zorlukları görülmek ve gezegensel engellerle fani yaratılmışların evrimsel ruhlarının, ilerleyici kusursuzlaşımı olarak büyüme ve gelişim için sağlanmış deneyimsel hazırlanışın bir parçası olarak yüzleşilmek zorundadır. İnsan ruhunun ruhsallaşımı, gerçek evren sorularının geniş bir kapsamını eğitimsel bir biçimde çözme ile olan yakından deneyimi gerektirmektedir. İrade sahibi yaratılmışların hayvansal doğası ve daha alt türleri, çevresel koşullar içinde elverişli biçimde ilerlememektedir. Zorlayıcı itki ile birlikte sorunsal durumlar, fani ilerleyişin değerli hedeflerinin erişimine ve ruhaniyet nihai sonunun daha yüksek düzeylerine erişmeye oldukça güçlü bir biçimde katkıda bulunan akıl, ruh ve ruhaniyet etkinliklerini yaratmaya zemin hazırlamaktadır.
154:3.1 Mayıs’ın 16’sında, Tiberya’daki ikinci görüşmede Kudüs’deki yönetim gücüne sahip kişiler ile Hirodes Antipa bir araya geldi. Kudüs’ün hem dini hem de siyasi önderleri görüşmede hazır bulunmaktaydı. Musevi önderleri Hirodes’e, hem Celile hem de Yehuda’daki sinagogların neredeyse tümünün İsa’nın öğretisine kapalı olduğunu bildirmeye yetkin konumdalardı. Hirodes’in İsa’yı tutuklaması için yeni bir çabada bulunulmuştu; ancak, o, bu kişilerin güçlü isteğini gerçekleştirmeye reddetmişti. Mayıs ayının 18’inde, buna rağmen, Hirodes Sanhedrin yönetim makamlarına, Yehuda’nın Romalı yöneticisinin razı olması koşulu ile, İsa’nın yakalanması ve Filistin’e dini suçlamalarla yargılanması için getirilmesi tasarımını gerçekleştirmesi için izin vermeyi kabul etmişti. Bu arada da, İsa’nın düşmanları oldukça meşgul bir biçimde Celile boyunca, Hirodes’in İsa’ya düşmancıl hale geldiğine ve onun öğretilerine inanmış olan herkesi yok etme amacı taşıdığına dair dedikoduyu yaymaktaydı.
154:3.2 Mayıs’ın 21’nde, Cumartesi gecesi; Kudüs’de bulunan sivil yöneticilerin, İsa’nın yakalanması ve Kudüs’e, Musevi milletinin kutsal yasalarını hiçe sayması suçlaması ile Sanhedrin heyetinin önüne çıkarılması amacıyla getirilmesine dair Hirodes ve Ferisiler arasında yapılmış anlaşmaya dair hiçbir itirazda bulunmadıklarına dair haber Tiberya’ya ulaşmıştı. Bunun uyarınca, bugünün gece yarısından hemen önce, Hirodes, Sanhedrin görevlileri tarafından onun hâkimiyeti altındaki topraklarda İsa’nın yakalanmasına ve zorla mahkeme için Kudüs’e getirilmesine izin veren yönergeyi imzaladı. Birçok farklı yerden güçlü baskı, Hirodes’in bu izne razı olmasına sebep olmuştu; ve, o, İsa’nın, Kudüs’de bulunan kızın düşmanları karşısında adil bir mahkeme bekleyemeyeceğini oldukça iyi bilmekteydi.
154:4.1 Bu aynı Cumartesi gecesi, önde gelen elli vatandaştan oluşan bir topluluk, şu çok önemli soruyu tartışmak için sinagogda buluşmuştu: “Bizler İsa ile ne yapmalıyız?” Onlar gece yarısından sonrasına kadar konuşup, tartışmada bulunmuştu; ancak, anlaşma için herhangi bir ortak noktayı bulamamışlardı. İsa’nın Mesih, en azından kutsal bir kişi, hiç değilse bile bir tanrı-elçisi, olabileceğine dair inanışa eğilimi olan az sayıdaki birkaç kişi dışında, sırasıyla, şu görüşe sahip olan neredeyse dört eşit topluluk arasında bölünmüş durumdaydı:
154:4.2 1. O, ne yaptığını bilmez ve zararsız bir dini köktenciydi.
154:4.3 2. O, isyana kışkırtabilecek tehlikeli ve hesapçı bir tahrikçiydi.
154:4.4 3. O, ecinnilerin düzeyinde olup, kötü ruhaniyetlerin bir prensi bile olabilirdi.
154:4.5 4. O, aklı yerinde olmayan; zihinsel olarak dengesiz halde, deli bir kişiydi.
154:4.6 Orada, İsa’nın duyurduğu inanç-savları hakkında sıradan insanlar için üzüntü kaynağı olan birçok konuşma gerçekleşmekteydi; onun düşmanları, İsa’nın öğretilerinin, eğer herkes onun düşünceleri uyarınca yaşamak için dürüst bir çaba gösterirse her şeyin parçalara ayrılacağı biçimde, uygulanamaz olduğunu savunmaktaydı. Ve, ilerleyen birçok nesile ait insanlar aynı şeyleri söyleyegelmişlerdir. Birçok ussal ve özünde iyi niyetli kişi, bu açığa çıkarılışların daha aydınlanmış çağında bile, çağdaş medeniyetin İsa’nın öğretileri üzerine inşa edilemeyecek olduğunu savunmaktadır — ve onlar göreceli olarak doğrudurlar. Ancak, bu türden kuşkucuların tümü, çok daha iyi bir medeniyetin onun öğretileri üzerine kurulabilme şansının geçmişte bulunduğunu, ve onun gelecek bir zamanda kurulacağını unutmaktadır. Bu dünya hiçbir zaman, İsa’nın öğretilerini büyük bir ölçekte yerine getirmeye ciddi bir biçimde denememiştir, tarafınızdan-adlandırıldığı-biçimiyle Hıristiyanlık’ın inanış-savlarını takip etmek için sıklıkla gerçekleştirilmiş olan yarı-gönüllü girişimlerine rağmen.
154:5.1 Mayıs’ın 22’si, İsa’nın yaşamında büyük öneme sahip olan bir gündü. Bu Pazar sabahı, gün ağarmadan önce, Davud’un ileticilerinden bir tanesi, Hirodes’in Sanhedrin görevlileri tarafından İsa’nın tutuklanmasını onayladığını veya onaylamak üzere olduğu haberini getiren bir biçimde, Tiberya’dan büyük bir acele ile ulaşmıştı. Bu beklenen tehlikeye dair haberin alınışı, Davud Zübeyde’nin ileticilerini ayaklandırıp, onları sabahın yedisinde bir acil durum heyeti için toplayan bir biçimde, takipçilerin tüm yerel topluluklarına göndermesine neden olmuştu. Yude’nin (İsa’nın kardeşinin) görümcesi bu endişe verici bildiriyi duyduğunda, haberi, onları derhal Zübeyde’nin evinde toplanmaya çağıran bir biçimde, yakında ikamet eden İsa’nın tüm ailesine yetiştirmişti. Ve, bu acele çağrıya karşılık olarak, kısa bir süre içinde orada Meryem, Yakub, Yusuf, Yude ve Ruth bir araya gelmişti.
154:5.2 Bu erken sabah buluşmasında, İsa, toplanmış takipçilerine veda yönergelerini aktardı bu, onların yakın bir süre içinde Kapernaum’dan dağıtılacağını oldukça iyi bilen bir halde, kendilerine o anda elveda bulunuşundan meydana gelmişti. İsa onların tümüne, rehberlik için Tanrı’yı aramalarının ve sonuçlarından bağımsız olarak krallığın görevine devam etmelerini salık vermişti. Öğreti-yayıcıları, çağrılabilecekleri zamana kadar yerinde gördükleri biçimde emeklerini vereceklerdi. O, öğreti-yayıcılarından on ikiliyi kendisine eşlik etmek için seçmişti; o, on ikili havarinin ne olursa olsun kendisiyle birlikte kalmaya devam etmesine salık vermişti. O, on iki kadının kendisi görevlendirene kadar Zübeyde ve Petrus’un evlerinde kalmaya devam etmesini emretmişti.
154:5.3 İsa, Davud Zübeyde’nin eyalet boyunca gerçekleştirmekte olduğu iletici hizmetini devam ettirme isteğine razı olmuştu; yakın bir süre içinde Üstün’e elveda edişinde, Davud şunu söylemişti: “Görevine devam et, Üstünümüz. Bağnazların seni yakalamasına izin verme, ve ileticilerin seni takip edeceğinden hiçbir zaman kuşkun olmasın. Benim adamların hiçbir zaman seninle iletişimi kesmeyecek, ve onlar vasıtasıyla sen diğer yakalarda olan krallık hakkında bilgi alacaksın, ve onlar vasıtasıyla bizler senin hakkında bilgi edineceğiz. Başıma gelen hiçbir şey bu hizmeti etkilemeyecek; zira, ben, birinci ve ikinci, hatta üçüncü önderleri atamış bulunmaktayım. Ben ne bir öğretmen ne de bir duyurucuyum; ancak, kalbimden bunu yapmaktayım, ve hiç kimse beni durduramaz.”
154:5.4 Bu sabah yaklaşık olarak 7:30’da İsa, kendisini duymak için ev içine doluşmuş olan neredeyse yüz inanana ayrılık konuşmasına başlamıştı. Bu, orada bulunan herkes için büyük ciddiyete sahip bir olaydı ancak, İsa, beklenmedik bir biçimde neşeli görünmekteydi; o, bir kez daha kendi olağan benliğindeydi. Haftaların ciddiyeti gitmiş, İsa onların tümü için, inanca, umuda ve cesarete dair sözleri ile ilham kaynağı olmuştu.
154:6.1 İsa’nın yeryüzü ailesinin beş üyesi Yude’nin görümcesinin acele çağrısına karşılık olarak olay yerine ulaştığında, bu Pazar sabahı saat yaklaşık olarak sekizi göstermekteydi[3]. Beden içindeki tüm aile üyeleri içinde yalnızca tek bir kişi, Ruth, yeryüzü üzerindeki onun görevinin kutsallığına tüm kalbiyle ve devam eden bir biçimde inanmıştı. Yude ve Yakub, ve hatta Yusuf, hala, İsa’ya olan inançlarının büyük bir kısmını taşımaya devam etmekteydi; ancak, onlar gururun, doğru yargılarına ve gerçek ruhsal eğilimlerine müdahalede bulunmasına izin vermişlerdi. Meryem benzer bir biçimde, annesel sevgi ve aile gururu arasında olmak üzere, derin sevgi ve korku arasında arada kalmıştı. Her ne kadar o kuşkular tarafından rahatsız edilse de, İsa’nın doğumundan önce Cebrail’in gerçekleştirmiş olduğu ziyareti hiçbir zaman bütünüyle unutamamıştı. Ferisiler Meryem’i, akılsal yoksunluğa sahip olan bir biçimde, İsa’nın akıl sağlığının yerinde olmadığına ikna etmek için emek zarf etmiş haldeydi. Onlar Meryem’e; İsa’nın sağlığının yakın bir süre içinde çökeceği, ve eğer kendisinin bu şekilde devam etmesine izin verilirse sonuç olarak bütün aileye onursuzluktan ve utançtan başka bir şeyin gelmeyeceği teminatını vermişlerdi. Ve, böylece, Yude’nin görümcesinden bu haber geldiğinde, Ferisiler ile önceki akşam buluşmuş oldukları yer olan Meryem’in evinden derhal hep beraber Zübeyde’nin evinin yolunu tuttular. Onlar Kudüs önderleri ile gecenin ilerleyen saatlerine kadar konuşmuş olup, onların tümü az ve çok İsa’nın garip bir biçimde hareket ettiğine, belirli bir süredir garip bir biçimde hareket ettiğine, emin olmuşlardı. Her ne kadar Ruth onun tüm davranışlarını açıklayamasa da, o her zaman İsa’nın ailesine adil bir biçimde davranmış olduğunda ısrarcı olup, İsa’yı ilave emeklerinden caydırma çabaları tasarımını kabul etmeyi reddetmişti.
154:6.2 Zübeyde’nin evine olan yolcukları süresince onlar bu şeyler üzerinde konuşmuş olup, İsa’nın kendileriyle birlikte eve gelmesi için onu ikna etmekte hem fikir olmuşlardı zira, Meryem şunu söylemişti: “Eğer o bir eve gelse ve beni dinlese, ben oğlum üzerinde etkide bulunacağımı biliyorum.” Yakub ve Yude, İsa’nın tutuklanma ve mahkeme için Kudüs’e götürülme planlarına dair söylentileri duymuş haldeydiler. Onlar aynı zamanda kendilerinin güvenliğinden büyük endişe duymaktaydılar. İsa halk gözünde gözde bir şahıs oldukça, ailesi olanlara izin vermişti; ancak, şimdi Kapernaum insanları ve Kudüs’ün yöneticileri, aniden kendisine karşı tarafın alınca, onlar kesin bir biçimde, utandıkları konumlarının yaratmış olduğu varsayılan utancın baskısını hissetmeye başlamışlardı.
154:6.3 Onlar İsa’yı görmeyi, kendisini kenara çekmeyi, kendisinden beraberce evlerine geri dönmesini güçlü bir biçimde talep etmeyi beklemekteydi. Onlar kendisine; eğer, sadece, kendisine sıkıntı getirmekten ve ailesine onursuzluk yakıştırmaktan başka bir şey olmayan yeni bir dini duyurma çabasının budalalığını bırakırsa, onun kendilerini yüzüstü bırakışını unutma — bağışlama, unutma — teminatını vermeyi düşünmüşlerdi. Tüm bunların hepsi karşısında Ruth yalnızca şunu söylemekteydi: “Ağabeyime, kendisinin bir Tanrı evladı olduğunu düşündüğümü söyleyeceğim ve ümit ediyorum ki o, bu ahlaktan yoksun Ferisiler kendi duyurusunu durdurmasına izin verişinden önce ölmeye gönüllü olacaktır.” Yusuf, diğerleri İsa ile mücadele ederken Ruth’u susturmaya söz vermişti.
154:6.4 Onlar Zübeyde’nin evine ulaştıklarında, İsa, takipçilerine olan elveda konuşmasının tam ortasındaydı. Onlar eve girmeye çalıştı, ancak ev taşan derecede kalabalıktı. Sonunda onlar kendilerine arka veranda bir yer bulup, geldiklerine dair haberi İsa’ya aktarmışlardı bu haber kulaktan kulağa nihayeten Şimon Petrus tarafından İsa’ya fısıldanana kadar taşınmıştı Şimon Petrus İsa’nın konuşmasını yarı kesmiş ve şunu söylemişti: “Bak, annen ve kardeşlerin dışarıda, ve onlar seninle konuşmaya oldukça can atıyorlar[4].” Bu aşamada, annesi, takipçilerine bu elveda iletisinin verilişinin ne kadar önemli olduğunu bir kez olsun düşünmemişti; ne de, o, oğlunun konuşmasının muhtemel bir biçimde kendisini tutuklayacak olanların varışı tarafından her an içinde sonlanabileceğini bilmekteydi. O gerçekten de, görünürde oldukça uzun bir ayrılıktan sonra, o ve kardeşlerinin mevcut bir biçimde kendisine gelme iyiliği gösterişinin gerçekliği ışığında, İsa’nın konuşmasını sonlandırıp, beklemelerine dair haberi duyduğu an kendilerine geleceğini düşünmüştü.
154:6.5 Bu tam da, yeryüzü ailesinin Babası’nın görevi üzerinde olduğunu kavrayamadığı o anlardan bir tanesiydi. Ve, böylece, Meryem ve kardeşleri, iletiyi almak için konuşmasına ara vermesine rağmen, kendilerini karşılamak için koşması yerine, onun güzel sesinin şu artan bir sesle konuşmasını duyduklarında, derin bir biçimde alınmışlardı: “Anneme ve kardeşlerime benim için hiçbir korku duymamalarını söyle. Dünyaya beni göndermiş olan Baba, beni yalnız bırakmayacaktır; ne de herhangi bir zarar benim aileme gelecektir. Onların cesur olmasını söyle ve güvenlerini krallığın Babası’na emanet etmelerini iste. Ancak, son kertede, kim benim annem ve kardeşlerim?” Ve, ellerini odada toplanmış olan takipçilerinin tümüne uzatarak, şunu söyledi: “Ben bir anneye sahip değilim; kardeşlere sahip değilim[5]. İşte annem, işte kardeşlerim! Her kim cennet içindeki Babam’ın iradesini yerine getirirse, o kişi benim annem, erkek ve kız kardeşimdir.”
154:6.6 Ve, Meryem bu sözleri duyduğunda, Yude’nin kollarına yığıldı. Onlar annelerini, İsa elveda iletisinin son cümlelerini söylerken, ayıltmak için bahçeye götürmüştü. İsa daha sonra, annesi ve erkek kardeşleri ile görüşmek için dışarı çıkma niyetindeydi; ancak, Sanhedrin görevlilerinin İsa’yı tutuklama ve kendisini Kudüs’e götürme yetkisi ile yolda olduklarına dair haberi getiren bir biçimde Tiberya’dan çıkmış olan bir ulak buraya ulaşmıştı. Andreas bu iletiyi almış, ve, İsa’nın konuşmasını bölen bir biçimde, kendisine iletmişti.
154:6.7 Andreas, Davud’un, Zübeyde’nin evi etrafında korucuyu görevlendirmesini hatırlamamıştı ve, hiç kimse bu koruyucuları şaşırtamazdı böyle bir durumda, o İsa’ya neyin yapılması gerektiğini sordu. Üstün; annesi, “Benim annem yok” sözünü duymuş halde bahçede büyük şaşkınlıktan kurtulmaya çalışırken, orada sessizlik içerisinde durmaktaydı. Odada bir kadının ayağa kalkıp şunu haykırışı tam da bu zaman zarfında gerçekleşmişti: “Seni taşıyan rahim kutlu olsun, seni beslemiş göğüsler kutlu olsun[6].” İsa, Andreas ile olan konuşmasından bir anlığına dönüp, şunu söyleyen bir biçimde bu kadına cevap vermişti: “Hayır, bunun yerine, Tanrı’nın sözünü duyan ve ona uymaya cüret eden kişi kutlu olsun.”
154:6.8 Meryem ve İsa’nın kardeşleri İsa’nın kendilerini anlamadığını, aslında kendilerinin İsa’yı anlamamış olduklarını çok az anlamış bir biçimde, İsa’nın kendilerine olan ilgisini kaybettiklerini düşünmüştü. İsa, insanların geçmişleri ile olan ilişkilerini koparmalarının ne kadar zor olduğunu bütünüyle anlamıştı. O, insan varlıklarının duyurucunun ikna ediciliği karşısında nasıl fazlasıyla etkilendiğini bilmekteydi; ve, o, aklın mantık ve nedenselliğe cevap verirken, vicdanın duygusal çekime nasıl karşılıkta bulunduğunu bilmekteydi; ancak, o aynı zamanda, insanları geçmişlerinden ayırmaya ikna etmenin ne kadar kıyas edilmeyecek düzeyde zor olduğunu bilmekteydi.
154:6.9 Yanlış anlaşıldıklarını ve değerlerinin takdir edilmediğini düşünen herkesin İsa’ya, duygudaş bir arkadaş ve anlayışlı bir danışman olarak sahip oluşu sonsuza kadar gerçektir. O havarilerine, bir kişinin düşmanlarının aynı haneden olabileceğini uyarmıştı ancak, bu tahminin kendi öz deneyimine uymaya nasıl da yaklaşacağını çok az aklından geçirmişti[7]. İsa, yeryüzü ailesini Babası’nın görevini yerine getirmemek için terk etmemişti — ailesi İsa’yı terk etmişti. Daha sonra, Üstün’ün ölümü ve yeniden dirilişinden sonra, Yakup öncül Hıristiyan hareketi ile ilişkili hale geldiğinde, İsa ve takipçileri ile olan öncül birlikteliği memnuniyetle deneyimlemeyişinde ölçülemeyecek düzeyde acı çekmişti.
154:6.10 Bu olaylardan geçtiği süre boyunca İsa, kendi insan aklının taşımış olduğu sınırlı bilginin rehberliğinde ilerlemeyi tercih etmişti. O, yalın bir kişi olan birliktelikleri ile deneyim sürecinden geçmeyi arzulamıştı. Ve, ayrılmadan önce ailesini görmek İsa’nın insan aklından geçmişti. Konuşmasının ortasında onu sonlandırmayı ve böylece uzun bir süreli bir ayrılıktan sonra onların ilk buluşmasını bu türden bir kamu olayı haline getirmeyi istememişti. O öncesinde, bu konuşmayı bitirmeyi ve daha sonrasında ayrılmalarından önce onlarla bir sohbeti gerçekleştirmeyi amaçlamıştı ancak, bu tasarım, doğrudan takip etmiş olan kumpas hadiseleri ile uygulanamamıştı.
154:6.11 Onların kaçışlarının aceleciliği, Davud’un ileticilerinden oluşan bir kafilenin Zübeydelerin evinin arka kapıya olan varışıyla daha da artmıştı. Bu kişiler tarafından yaratılmış olan ani hareketlilik havarileri, bu yeni ulaşan kişilerin onların tutuklayıcıları olduklarına dair düşünceye doğru iten bir biçimde korkutmuştu; ve, doğrudan bir tutuklanmadan duydukları korku içinde onlar, bekler haldeki teknenin ön girişine doğru aceleyle hareket etmişlerdi. Ve, tüm bunların hepsi, İsa’nın, arka verandada beklemekte olan ailesini neden görmeyişini açıklamaktadır.
154:6.12 Ancak, İsa, acele için oradan uzaklaşır halde tekneye adım atarken Davud Zübeyde’ye şunu söylemişti: “Anneme ve kardeşlerime, onların gelişini takdir ettiğimi ve onları görme amacı taşımış bulunduğumu söyle. Onlardan, benden alınmamalarını, bunun yerine Tanrı’nın iradesine dair bir bilgiyi ve bu iradeyi gerçekleştirmek için şükranı ve cesareti arzulamalarını iste.”
154:7.1 Ve, böylece, İsa ve on ikili havarisi ve on iki öğreti-yayıcısının, Hirodes Antipa’dan gelen, Tanrı’ya hakaret ve Museviler’in kutsal yasalarına olan diğer karşı geliş suçlamasıyla İsa’yı tutuklama ve onu mahkeme için Kudüs’e getirme yetkisiyle Bethsayda yolu üzerinde bulunan Sanhedrin görevlilerinden gerçekleştirdiği bu aceleci kaçış bu Cuma sabahı, Mayıs’ın 23’ü, M.S. 29 yılında yaşanmıştı. Yirmi beş kişilik bu kafilenin küreklere davranıp, Celile Denizi’nin doğu kıyalarına doğru açılmaları bu güzel sabahta neredeyse sekiz buçukta gerçekleşmişti.
154:7.2 Üstün’ün teknesini takip eden başka bir, küçük yelkenli bulunmaktaydı bu tekne, İsa ve onun birliktelikleri ile iletişime devam etme ve onların bulundukları yer ve güvenlerine dair bilgiyi, belirli bir süre boyunca krallığın görevi için yönetim merkezi olarak hizmet etmiş bulunan Bethsayda’da Zübeyde’nin evine düzenli olarak aktarma sorumluluğu verilmiş olan, Davud’un yedi ileticisini taşımaktaydı. Ancak, İsa bir daha tekrar Zübeyde’nin evini kendi evi olarak kullanmamıştı. Bu aşamadan itibaren, yeryüzü yaşamının geride kalan kısmı boyunca, Üstün gerçek anlamıyla “başını koyacak bir yere sahip değildi[8].” Artık o, yerleşik bir yere benzer bile bir şeye sahip değildi.
154:7.3 Onlar, Keresa kasabasına yakın bir yere kadar kürek çekmiş, tekneyi arkadaşlarının gözetimine emanet etmiş ve Üstün’ün yeryüzü üzerindeki yaşamının bu önemli olaylara sahne olmuş son yılının istikameti çok belli olmayan dolaşımlarına başlamışlardı. Bir süre boyunca onlar, Keresa’dan Kaesarea-Filippi’ye giden, böylece Fenike’nin sahiline kadar inen bir biçimde, Filip’in bölgelerinde kalmaya devam etmişlerdi.
154:7.4 Kalabalık, bu iki teknenin doğu sahiline doğru yola çıkışlarını izleyen bir biçimde, Zübeyde’nin evi çevresinde vakitlerini geçirmeye devam etmişlerdi; ve, kafile, Kudüs görevlileri acele edip İsa’yı arayışlarına başladığında, yollarına çoktan çıkmış haldeydi. Görevliler İsa’nın kendilerinden kaçmış olduğuna inanmayı reddetmişti; ve, İsa ve onun kafilesi Batanea boyunca kuzeye doğru hareket ederken, neredeyse bir hafta boyunca vakitlerini, İsa’yı Kapernaum’un komşu mekânlarında nafile bir biçimde arayarak geçirmişlerdi.
154:7.5 İsa’nın ailesi Kapernaum’a geri dönmüş olup, neredeyse bir haftayı, konuşarak, tartışarak ve dua ederek geçirmişti. Onlar, kafa karışıklığı ve hayret edici duygularla dolmuştu. Onlar, Ruth’un Davud’dan baba-kardeşinin güvende, sağlığının yerinde ve Fenike sahiline hareket ettiğini öğrendiği yer olan Zübeyde’nin evine gerçekleştirmiş olduğu bir ziyaretten döndüğü Perşembe öğleden sonrasına kadar hiçbir huzura sahip olmamışlardı.