© 2021 Urantia Society of Greater New York
Makale 192. Celile’deki Görünüşler |
Dizin
Çoklu sürüm |
Makale 194. Gerçekliğin Ruhaniyeti’nin Bahşedilişi |
193:0.1 İSA’nın on altıncı morontia dışavurumu, Mayıs’ın 5’i, Cuma günü gece dokuz sularında Nikodemus’un bahçesinde gerçekleşti. Bu akşam, Kudüs inananları yeniden dirilişten bu yana ilk buluşma girişimlerini gerçekleştirmişti. Burada bu zaman zarfında toplanmış olanlar arasında on bir havari, kadın birliği ve onların birliktelikleri ve Yunanlıların meydana getirdiği bir topluluğu içine alan bir biçimde Üstün’ün diğer önde gelen yaklaşık elli takipçisi bulunmaktaydı. İnananların bu kafilesi, yarım saatten biraz fazla süre boyunca sohbet etekteydi ki, morontia Üstün, aniden, bütüncül görünüşünde ortaya çıkmış olup, derhal onlara yönergelerde bulunmaya başlamıştı. İsa şunu söylemişti:
193:0.2 “Huzur üzerinize olsun. Bu, bedenden kurtuluşumdan beri görünmüş olduğum — havariler, takipçiler, hem erkek hem de kadınlar olarak — inananların en temsili topluluğudur[1]. Ben şimdi sizleri, aranızdaki konukluğumun bir sona ereceğini önceden söylemiş olduğum gerçekliğine şahit olmaya çağırıyorum; ben size, yakın bir süre içinde Baba’ya geri dönmek zorunda olduğumu söylemiştim. Ve, bunun ardından ben sizlere, yalın bir biçimde, Musevilerin baş din-adamları ve yöneticilerin beni nasıl ölüme göndereceklerini ve benim nasıl mezardan dirileceğimi söylemiştim[2]. Neden, öyleyse sizler, bu yaşananların tümü gerçekleşirken bu kadar şaşkınlık içine düşmenize izin verdiniz? Ve neden sizler üçüncü gün mezardan yükselmem karşısında şaşırdınız? Sizler bana inanmada başarısız oldunuz, çünkü siz benim sözlerimi onların taşıdığı anlamı kavramadan duydunuz[3].
193:0.3 “Ve, şimdi, kalplerinizde anlamını kavramada başarısız olurken öğretimi aklınızla duyma hatasında bulunmayasınız diye sözlerimi can kulağıyla dinleyin. Sizlerden biri olarak konukluğumun başından beri ben sizlere, tek amacımın yeryüzü üzerindeki çocuklarına cennet içindeki Babamı açığa çıkarmak olduğunu öğrettim[4]. Nem, sizler Tanrı-bilen süreci deneyimleyebilesiniz diye Tanrı’yı açığa çıkarma bahşedilişini yaşadım. Ben Tanrı’yı cennet içindeki Babanız olarak açığa çıkardım; ben sizleri yeryüzü üzerinde Tanrı’nın evlatları olarak aççığa çıkardım[5]. Sözlerime olan inançla bu gerçeklik kalpleriniz içinde ebedi ve yaşayan bir gerçeklik haline gelmektedir. Yaşayan inançla kutsal bir biçimde Tanrı-bilincine erişir hale geldiniz zaman, ışığın ve yaşamın çocukları olarak ruhaniyetten doğacak olup, hatta boyunca kâinat âlemlerin tümü boyunca yükseleceğiniz ebedi yaşama ve Cennet üzerinde Baba olarak Tanrı’yı bulma deneyimine erişeceksiniz.[6][7]
193:0.4 “Ben sizlerden, Tanrı’nın babalığının mevcudiyeti ve insanlığın evlatlığının gerçekliği olarak — krallığın müjdesini duyurma görevinizi her zaman hatırlamanızı istiyorum. İyi haberlerin bütüncül gerçekliğini duyurun, yalnızca kurtarıcı müjdenin bir kısmını değil. Sizlerin iletisi benim yeniden diriliş deneyimimle değişmedi. İnanç vasıtasıyla olan Tanrı ille evlatlık hala krallığın müjdesinin kurtarıcı gerçekliğidir. Sizler, Tanrı’nın derin sevgisini ve insanın hizmetini duyuran bir biçimde yola çıkacaksınız[8]. Dünyanın en fazla duymaya ihtiyaç duyduğu şey şudur: İnsanlar Tanrı’nın evlatları olup, inanç vasıtasıyla onlar mevut bir biçimde bu soylu gerçekliğin farkına varabilir, ve günlük yaşamlarında onu deneyimleyebilir. Benim bahşedilişim insanların tümünün onların Tanrı’nın evlatları olduğunu bilmelerine yardım edecektir; ancak, bu türden bilgi, kendilerinin ebedi Baba’nın yaşayan ruhaniyet evlatları oluşu biçiminde inançla gelen kurtarıcı gerçekliği kişisel olarak kavramadıkça yeterli olmayacaktır. Krallığın müjdesi Baba’nın derin sevgisi ve yeryüzü üzerindeki onun çocuklarının hizmeti ile ilişkilidir[9].
193:0.5 “Sizler aranızda, burada, benim ölümden diriliş oluşuma dair bilgiyi paylaşmaktasınız; ancak, bu garip bir şey değildir. Ben yaşamımı öne serme ve onu tekrar alma gücüne sahibim; Baba böyle bir gücü Cennet Evlatları’na vermektedir[10]. Sizler bunun yerine, kalplerinizde, bir çağın ölülerinin Yusuf’un yeni kabrinden ayrıldıktan sonra ebedi yükselişe girmiş olduğu bilgisiyle heyecanla dolmalıdır[11]. Ben kendi yaşamımı tıpkı sizleri derinden severek ve sizlere hizmet ederek sizlere Tanrı’yı açığa çıkaran hale geldiğim gibi, sevgi dolu hizmet ile akran insanlarınıza nasıl Tanrı açığa çıkarıcı hale gelebileceğinizi gösteren bir biçimde yaşadım[12]. Ben sizler aranızdaki yaşamımı, sizlerin, ve tüm diğer insanların, kendilerinizin gerçekten de Tanrı’nın evlatları olduğunuzu bilebilmeniz için yaşadım[13]. Bu nedenle, şimdi tüm dünyaya insanların tümüne cennetin krallığının bu müjdesini duyurarak çıkın[14]. İnsanların tümünü benim sizleri derinden sevmiş olduğum gibi sevin; akran fanilerinize benim sizlere hizmet vermiş olduğum gibi hizmet verin. Sizler hiçbir kısıtlama olmadan aldınız, onu hiçbir kısıtlama olmadan verin[15]. Ben Baba’ya giderken ve Gerçekliğin Ruhaniyeti’ni gönderene kadar Kudüs’teki tek vakit geçirişinizi gerçekleştirin[16]. O sizi daha büyük gerçekliğe yönlendirecek, ve ben sizlerle tüm dünyaya berber geleceğim. Ben her zaman sizlerleyim, ve huzurumu sizlere bırakıyorum[17].”
193:0.6 Üstün onlara böyle konuştuğunda, onların görünüşünden kayboldu Bu inananlar dağılmadan önce gün yeni ağarmaktaydı bütün bir gece onlar, Üstün’ün uyarılarını içten bir biçimde tartışan ve başlarına gelen her şey üzerinde düşünen bir biçimde, beraber kalmaya devam ettiler. Yakup Zübeyde ve havarilerin diğerleri aynı zamanda onlara Celile’deki morontia Üstünü ile deneyimlerinden bahsetmiş olup, kendisinin nasıl da onlara üç kez görünmüş olduğunu anlatmışlardı.
193:1.1 Şabat öğleden sonrası saat dört sularında, Mayıs’ın 13’ü, Üstün Şakar’daki Yakub’un kuyusu yakınında Nalda ve yaklaşık olarak yetmiş beş Samiri inananına görünmüştü. İnananlar, İsa’nın yaşamın suyuna dair Nalda ile konuşmuş bulunduğu yerin yakını olan bu yerde bir buluşa düzenleme âdeti geliştirmişlerdi. Bu gün, onlar bildirilen yeniden dirilişe dair söyleyişlerini tam tamamlarken, İsa, şunu söyleyen bir biçimde aniden onlar önünde belirdi:
193:1.2 “Huzur üzerinize olsun. Sizler benim yeniden diriliş ve yaşam olduğumu bilmeyi kutlamaktasınız; ancak, bu sizlere, sizler ilk olarak ebedi ruhaniyetten doğmadıkça bir şey getirmeyecektir; zira, ebedi ruhaniyetten doğmak, inanç vasıtasıyla, ebedi yaşamın hediyesine sahip olmayı getirecektir[18][19][20]. Eğer sizler Babamın inanç evlatlarıysanız, hiçbir zaman ölmeyeceksiniz; sizler yok olmayacaksınız[21][22]. Krallığın müjdesi sizlere insanların tümünün Tanrı’nın evlatları olduğunu öğretiştir. Ve, yeryüzü üzerindeki çocukları için cennetsel Baba’nın derin sevgisine dair bu güzel haberler tüm dünyaya taşınmak zorundadır[23]. Ne Gerizim’de ne de Kudüs’te Tanrı’ya ibadet etme vakti gelmiştir; vakit, sizlerin ta da bulunduğunuz yerde, ruhaniyet ve gerçeklik içinde Tanrı’ya ibadet etmek için gelip çatmıştır[24]. Ruhlarınızı kurtaran şey inancınızdır. Kurtuluş, kendilerinin onun evlatları olduğuna inanan herkes için Tanrı’nın hediyesidir. Ancak, aldanmayın; kurtuluş Tanrı’nın karşılıksız hediyesi olup, inanç vasıtasıyla onu kabul eden herkese bahşedilirken, onu, beden içinde yaşanıldığı haliyle bu ruhaniyet yaşamının meyvelerini taşıma deneyimi takip etmek zorundadır[25][26]. Tanrı’nın babalığına dair inanç savının kabul edilişi sizlerin aynı zamanda inanın kardeşliğine ait ilişkilemsel gerçekliği hiçbir kısıtlama olmadan kabul etmeniz anlamına gelmektedir. Eğer insan sizlerin kardeşiniz ise, o, Baba’nın kendiniz gibi sevmenizi istediği komşunuzdan çok daha büyük öneme sahiptir. Öz ailenize ait olan kardeşinizi yalnızca bir ailesel şefkat ile derinden sevmeyeceksiniz; ona aynı zamanda kendinize hizmet verdiğiniz gibi hizmet vereceksiniz. Ve, sizler böylece kardeşinizi derinden sevecek ve ona hizmet vereceksiniz, çünkü, benim kardeşlerim olarak, sizler, beni tarafımdan bu şekilde derinden sevilmiş ve hizmet edilmiş haldesiniz. Öyleyse, her ırkın, kabilenin ve milletin her bir üyesine bu iyi haberleri anlatan bir biçimde tüm dünyaya gidin[27]. Benim ruhaniyetim sizler önünde gidecek, ve ben her zaman sizlerle birlikte olacağım[28].”
193:1.3 Bu Samiriler Üstün’ün bu görünüşü karşısında fazlasıyla aşkınlık içine düşmüşlerdi, ve onlar derhal, İsa’yı görmüş ve onunla konuşmuş olduklarına dair haberleri etrafa yayan bir biçimde yakındaki kasaba ve köylerin yolunu tutmuşlardı.
193:2.1 Üstün’ün on sekizinci morontia görünüşü, Mayıs’ın 16’sı, Salı günü, akşam dokuzdan biraz önce Tire’de gerçekleşmişti. Benzer bir biçimde o inananların gerçekleştirmiş olduğu bir buluşmanın sonunda onlar dağılmak üzereyken ortaya çıkmış olup, şunu söylemişti:
193:2.2 “Huzur üzerinize olsun. İnsan Evladı’nın ölüden dirilmiş olduğunu bilmekten keyif almaktasınız çünkü sizler bu bilginin aracılığıyla siz e kardeşlerinizin de aynı zamanda fani ölümden kurtulacak oluşunu bilmektesiniz. Ancak, bu türden kurtuluş öncesinde, gerçekliği aramanın ve Tanrı’yı bulmanın ruhaniyetinden doğmuş olmanıza bağlıdır[29]. Yaşamın ekmeği ve onun suyu — Tanrı için olan bir biçimde — gerçeklik için açlık ve doğruluk için susuzluk çekenlere verilmektedir[30][31]. Ölümden diriliş gerçeği krallığın müjdesi değildir. Bu büyük gerçekliklerin ve bu evren gerçeklerinin tümü, iyi havarilere inanmanın bir sonucu olması ve inanç vasıtasıyla, eylemde ve gerçeklikte, ebedi Tanrı’nın sonsuza kadar sürecek evlatları haline gelenlerin daha sonraki deneyimlerini içermesi bakımından tümüyle ilişkili haldedir. Benim Babam beni dünyaya insanların tümüne evlatlığın bu kurtuluşunu duyurmak için gönderdi[32]. Ve, böylece ben sizleri, evlatlığın bu kurtuluşunu duyurmak için dışarı gönderiyorum[33]. Kurtuluş Tanrı’nın karşılıksız hediyesidir, ancak ruhaniyetten doğmuş olanlar doğrudan bir biçimde akran yaratılmışlarına olan derin sevgi dolu hizmette ruhaniyetin meyvelerini vermeye başlayacaktır[34]. Ve, ruhaniyetten doğmuş ve Tanrı-bilen fanilerin yaşamlarında veren kutsal ruhaniyetin meyveleri şunlardır: derin sevgi dolu hizmet, fedakâr adanmışlık, cesur sadakat, içten adalet, aydınlanmış dürüstlük, ölmez umut, güvenilir güvence, merhametsel hizmet, yanılmaz iyilik, bağışlayıcı hoşgörü ve devamlılığı olan huzurdur. Eğer kendilerini inanan olarak duyurmuş kişiler kutsal ruhaniyetin bu meyvelerini yaşamlarında taşımıyorlarsa, onlar ölü haldedirler; Gerçekliğin Ruhaniyeti onlar içinde değildir; onlar, yaşayan asmanın verimsiz dallarıdır, ve onlar yakın bir süre içinde asmadan alınacaklardır[35]. Babam inanç evlatlarından ruhaniyet meyvelerinin olabildiğince fazlasını taşımalarını istemektedir[36]. Böyleyken, eğer sizler meyve vermiyorsanız, o köklerinize inecek ve verimsiz dallarınızı kesecektir. Tanrı’nın krallığı içinde cennet yolunda ilerlerken, ruhaniyetin meyvelerini giderek artan bir biçimde vermek zorundasınız. Sizler krallığa bir çocuk olarak girebilirsiniz; ancak, Baba sizden, şükran ile, ruhsal ergenliğin bütüncül düzeyine büyümenizi istemektedir[37][38]. Ve, ulusların tümüne bu müjdenin iyi haberlerini anlatmak için çıktığınızda, ben sizler önünde gidecek olup, beni Gerçeklik Ruhaniyetim kalplerinizde ikamet edecektir. Huzurumu ben sizlere bırakıyorum[39].”
193:2.3 Ve, bunun ardından, Üstün onların görünüşünden kayboldu. Bir sonraki gün onlar, bu yaşanmışlığı Şidon’a ve hatta Antakya ve Şam’a taşımış olanların yaşadığı Tire’den yola çıkmışlardı. İsa beden içindeyken bu inananlarla birlikte olmuştu, ve onlar kendisi öğretmeye başlayınca onu tanımada hiçbir güçlük çekmemişlerdi. Onun arkadaşları görünür halde kılındığında onun morontia halini hazır bir biçimde tanımazken, onlar hiçbir zaman, kendisi onlara konuştuğunda onun kişiliğini tanımada yavaş kalmamışlardı.
193:3.1 Erken Perşembe sabahı, Mayıs’ın 18’i, İsa bir morontia kişiliği olarak yeryüzü üzerindeki son görünüşünde bulundu[40]. On bir havari Meryem Markus’un üst odasında kahvaltı sofrasına oturmak üzereyken, İsa onlara görünmüş olup, şunu söyledi:
193:3.2 “Huzur üzerinize olsun. Ben sizlerden, Baba’ya yükselene, hatta, yakın bir süre içinde tüm bedene serpilecek ve hepinize göğün gücünü bahşedecek olan Gerçekliğin Ruhaniyeti’ni gönderene kadar burada vakit geçirmenizi rica ettim[41][42][43].” Şimon Zelotes, şunu soran bir biçimde, İsa’nın konuşmasını böldü: “Öyleyse, Üstün, krallığı tekrar kuracak mısın, ve bizler yeryüzü üzerinde dışa vurulmuş haldeki Tanrı’nın ihtişamını görecek miyiz?” İsa Şimon’un sorusunu dinledikten sonra, şu cevabı verdi: “Şimon, sen hala Musevi Mesihi ve maddi krallığa dair eski düşüncelerine bağlı haldesin. Ancak, sen, ruhaniyet üzerine indikten sonra ruhsal gücü alacak olup, yakın bir süre içinde krallığın bu müjdesini duyuran bir biçimde tüm dünyaya gideceksin. Baba’nın beni bu dünyaya göndermiş olduğu gibi, ben seni dünyaya çıkmaya gönderiyorum[44]. Ve, umut ederim sizler birbirlerinizi derinden sevecek olup, birbirlerinize güven duyacaksınız[45]. Yudas artık sizinle değil çünkü onun derin sevgisi soğudu, ve o, kendi sadık kardeşleri olarak sizlere inanmayı reddetti. İçinde şunun yazılmış olduğu Yazıtları okumadınız mı?: ‘Yalnız olmak insan için iyi bir şey değildir[46]. Hiçbir insan kendi başına yaşayamaz’? Ve, aynı zamanda şunun yazıldığı yeri?: ‘arkadaşlara sahip olacak kişi ilk önce kendisinin arkadaşçıl olduğunu göstermek zorundadır’? Ve, hatta ben sizleri, yalnızlığa, yanlışa ve tecrit kederlerine düşmeyesiniz diye ikişerli topluluklar halinde öğretmek için göndermedim mi? Sizler aynı zamanda, oldukça iyi bir biçimde, ben beden içindeyken, uzunca bir süre boyunca kendimin yalnız kalmasını engellediğimi biliyorsunuz[47][48][49]. Birlikteliğimizin tam da en başından beri ben her zaman içlerinizden iki veya üç kişiyi sürekli olarak yanımda veya böyle olmadığı durumlarda, mesela Baba ile bütünlük içinde olduğum zamanlarda bile yakınımda tuttum. Bu nedenle birbirinize güvenin ve birbirinize sırlarınızı verin. Ve, bu her zamankinden daha da gerekli olan bir şeydir çünkü ben bu gün sizleri dünyada yalnız halde bırakıyorum. Vakit geldi; Baba’ya gitmeye hazırım.”
193:3.3 O bunları söylediğinde, onların kendisiyle birlikte gelmesi işaretinde bulunmuştu, ve, kendisi onları, Urantia’dan ayrılmaya hazır halde onlara elveda etmiş olduğu Zeytindağı’na götürmüştü. Bu, Zeytindağı’na olan ulvi bir yürüyüştü. İsa Zeytindağı’nda onlar ile birlikte durana kadar üst odadan ayrılışlarından beri içlerinden herhangi biri tarafından tek bir kelime dahi edilmemişti.
193:4.1 İsa’nın toplumsal ve kardeşsel tecridin tehlikelerine karşı bir ulvi uyarı olarak Yudas’ın yitirilişine ve onların ihanetkar akran emekçilerinin acı sonuna atıfta bulunuşu Üstün’ün havarilerine olan elveda iletisinin ilk kısmında gerçekleşmişti. Bu ve gelecek çağlar içinde Üstün’ün yorumları ve takip eden çağların biriken aydınlanması ışığında Yudas’ın çöküşünün nedenlerinin kısaca gözden geçirilişi yararlı olabilir.
193:4.2 Bizler bu acı yaşanmışlığa geri dönüp, onu düşündüğümüzde, Yudas’ın doğru yoldan ayrılışının başat olarak, olağan ve toplumsal ilişkilere kapalı ve onlardan uzak bir kişilik olarak, oldukça belirgin bir haldeki ayrılmış bir kişiliği nedeniyle gerçekleşmiş olduğunu düşünmekteyiz. O ısrarcı bir biçimde, akran havarileriyle sırlarını paylaşmayı ve onlar ile özgür bir biçimde kardeş hale gelmeyi reddetmişti. Ancak, Yudas’ın aynı zamanda daha fazla derin sevgiye sahip olmadaki ve ruhsal şükranda büyümedeki başarısızlığı gerçekleşmemiş olsaydı, ayrık haldeki bir kişiliğe sahip olması, tek başına, onun bu türden bir yanlışı gerçekleştirmesine neden olmayacaktı. Ve, bunlar üzerine, bu yetmezmiş gibi, o kendisini kinsel duygulara kendisini bırakmış olup, intikam ve tüm hayal kırıklıkları için bir kişiyle “ödeşmeyi” arzulamaya dair genel bir amaç gibi psikolojik düşmanları beslemişti.
193:4.3 Bireysel tuhaflıkların ve zihinsel eğilimlerin bu talihsiz birleşimi, bu kötülükleri derin sevgi, inanç ve güven ile yenmede başarısız olan iyi niyetli bir kişinin yok olmasına sebebiyet vermişti. Yudas’ın doğru yoldan ayrılması Tomas ve Nathanyel örneklerinde oldukça iyi ispatlanmış olduğu gibi zorunlu son değildi; bu kişilerin ikisi de talihsiz bir biçimde, kuşkunun ve bireysel eğilimin aşırı gelişiminin bu aynı türünü taşımaktaydı. Hatta Andreas ve Matta bile bu yönde birçok eğilime sahip olmuştu; ancak tüm bu kişiler, zaman ilerledikçe, İsa’yı ve akran havarilerini daha fazla sevmişti, daha az değil. Onlar, şükranlık ve gerçekliğin bir bilgisi içinde büyümüştü[50]. Onlar kardeşlerine giderek artan bir güveni duyar hale gelip, yavaşça akranlarıyla sırlarını paylaşma yetkinliği geliştirmişti. Yudas ısrarcı bir biçimde kardeşleriyle sırlarını paylaşmayı reddetmişti. O, duygusal çatışmalarının birikmesi sonucu, kendisini ifade ederek rahatlama zorunluluğu hissettiğinde, her seferinde, kendisinin yeryüzü üzerindeki on iki kutsanmış elçisinden biri olduğu cennetsel krallığın ruhsal gerçekliklerinin refahına ve ilerleyişine ya ilgisiz, ya da mevcut bir biçimde düşmancıl olan ruhsal-olmayan tanıdıklarının veya zaman içinde tanışık hale gelmiş olduğu kişilerin tavsiyesine başvurmuş olup, onların bilgece olmayan önerilerini dinlemişti.
193:4.4 Yudas, kişisel eğilimlerin ve karakter zayıflığın şu etkenleri nedeniyle yeryüzü mücadelelerindeki savaşlarında başarısızlığa uğramıştı:
193:4.5 1. O, ayrık bir insan varlığı türüydü. O aşırı bir biçimde bireysel olup, kesin bir biçimde “kapalı” ve toplumsallaşamaz haldeki bir kişiliğe dönüşmeyi tercih etmişti.
193:4.6 2. Çocuk halinde yaşam onun için aşırı derecede kolay hale getirilmişti. O kendisinin engellenişine ciddi bir biçimde karşı koymaktaydı. O her zaman galip gelmeyi beklemişti; o oldukça kötü bir yenilendi.
193:4.7 3. O hiçbir zaman, hayal kırıklığı ile yüzleşmenin bir felsefi tekniğini elde etmemişti. Hayal kırıklıklarını insan mevcudiyetinin düzenli ve olağan bir niteliği olarak kabul etmek yerine, o her seferinde, kişisel zorluklarının ve hayal kırıklıklarının tümü için, belirli bir kişiyi, veya bir topluluk olarak kendi birlikteliklerini suçlamaya başvurmuştu.
193:4.8 4. O kin beslemeye eğilimliydi; o her zaman intikam düşünceleri beslemişti.
193:4.9 5. O gerçeklikler ile dürüst bir biçimde yüzleşmekten hoşlanmamaktaydı o, yaşamın getirdiği koşullara olan tutumunda dürüst değildi.
193:4.10 6. O, doğrudan birliktelikleri ile kişisel sorunlarını paylaşmaktan hoşlanmamaktaydı o, gerçek arkadaşları ve kendisini gerçekten sevmiş olanlar ile sorunlarından bahsetmeyi reddetmişti. Birliktelikte bulunduğu yılların tümü içinde Yudas bir kez olsun, tamamiyle kişisel bir sorun için Üstün’e gitmemişti.
193:4.11 7. O hiçbir zaman, soylu yaşamın gerçek ödüllerinin, son kertede, beden içindeki bu kısa bir yaşam süresince her zaman dağıtılmayacak olan ruhsal ödüller olduğunu öğrenmemişti.
193:4.12 Ayrık haldeki kararlı kişiliğinin bir sonucu olarak, onun kederleri çoğalmış, acıları artmış, endişeleri birikmiş, ve onun umutsuzluğu neredeyse taşınamaz hale gelen bir biçimde derinleşmişti.
193:4.13 Bu bencil ve aşırı derecedeki havari birçok zihinsel, duygusal ve ruhsal sıkıntıya sahip olmuş olsa da, onun başlıca sıkıntıları şunlardı: Kişilikte, o tecrit içindeydi. Akılda, o kuşkucu ve intikamcıydı. Mizaçta, o kaba ve kinciydi. Duygusal olarak, o sevgisiz ve merhametsizdi. Toplumsal olarak, o paylaşmaz olup, tamamiyle kendi içine kapanık haldeydi. Ruhaniyette, o kibirli ve bencil bir biçimde gelecekten büyük beklentiler duyar hale gelmişti. Yaşamda, o kendisini derinden sevenleri görmezden gelmiş olup, ölümde o arkadaşsızdı.
193:4.14 Böylece, hep birlikte düşünüldüğünde, bunlar; iyi niyetli ve bir zamanlar İsa’nın içten inananı olmuş bir kişinin, İsa’nın dönüştürücü kişiliği ile içten ilişkileminden olan birçok yıldan sonra bile onun neden akranlarını terk etmiş, kutsal bir amacı reddetmiş, yüce görevlendirilişini kınayarak bırakmış ve kendi kutsal Üstünü’ne ihanet etmiş olduğunu açıklayan akıl etkenlerini ve kötülük etkileridir.
193:5.1 İsa, on bir sessiz ve bir ölçüde şaşkınlık içindeki havarisi ile Zeytindağı’nın batı yamacına ulaştığında, vakit neredeyse, bu Perşembe sabahı, Mayıs’ın 18’i, yedi buçuktu. Dağa giden yolun yaklaşık olarak üçte ikisine denk gelir haldeki bu yerden, onlar uzakta Kudüs’ü ve yakında Gethsemane’yi görebilmekteydi[51]. İsa bu aşamada, Urantia’dan ayrılmadan önce havarilerine son elvedasını söylemeye hazırdı. İsa orada onların önünde dururken, kendilerine söylenmeden onun etrafında bir daire halinde diz çökmüştü; ve, Üstün onlara şunu söyledi:
193:5.2 “Sizden, gökten gelen güçle bahşedilene kadar Kudüs’te vakit geçirmenizi istiyorum[52]. Ben şimdi sizlerden ayrılmak üzereyim; Babam’a yükselmek üzereyim; ve, yakın zaman içinde, oldukça yakın zaman içinde, bizler konukluğumun gerçekleşmiş olduğu bu dünyaya Gerçekliğin Ruhaniyeti’ni göndereceğiz; ve, o geldiğinde, ilk önce Kudüs’te ve daha sonra dünyanın en ücra köşelerine gerçekleşmek üzere, krallığın müjdesinin yeni duyurusuna başlayacaksınız[53][54]. İnsanları, aracılığı ile benim sizleri derinden sevmiş olduğu gibi sevin, ve akran fanilerinize tıpkı benim sizlere hizmet etmiş olduğum gibi hizmet edin. Yaşamlarınızın sahip olduğu ruhaniyet meyveleri ruhların, insanın Tanrı’nın bir evladı, ve tüm insanların kardeş oluşu gerçekliğine inanmaya zorlamaktadır. Sizlere öğretmiş olduğum her şeyi ve aranızda yaşamış olduğum yaşamı hatırlayın. Benim derin sevgim sizleri gölgelemekte olup, ruhaniyetim sizler içinizde ikamet edecektir; ve, benim huzurum sizler üzerinizde kalmaya devam edecektir. Elveda[55].”
193:5.3 Morontia Üstünü bu şekilde konuştuğunda havarilerin görüşünden kaybolmuştu[56]. İsa’nın sözde bu yükselişi hiçbir biçimde, Urantia üzerindeki morontia sürecinin kırk günü boyunca fani görünüşten gerçekleştirmiş olduğu diğer kaybolmalardan farklı değildi.
193:5.4 Üstün Edentia’ya, Cennet Evladı’nın gözcülüğü altında bulunan Yüksek Unsurların Nasıralı İsa’yı morontia halinden serbest bırakmış ve yükselişin ruhaniyet kanalları aracılığı ile onu cennet evlatlığına ve Salvington üzerindeki en yüksek egemenliğe geri göndermiş olduğu yer olan Yerusem üzerinden gitmişti.
193:5.5 Morontia İsa’sı, Babası’nın sağ koluna yükselmeye başlamak için on iki havarinin görünüşünden ayrıldığında saat yaklaşık olarak bu sabahın yedi kırk beşiydi; burada o, Nebadon evreninin tamamlamış olduğu egemenliğinin resmi onayını alacaktı[57].
193:6.1 Petrus’un yönergesi üzerine hareket eden bir biçimde, Yahya Markus ve diğerleri, Meryem Markus’un evinde önde gelen takipçileri bir araya toplamak için yola düştü[58]. Bu zaman zarfında, Kudüs’te yaşayan İsa’nın önde gelen yüz yirmi takipçisi Üstün’ün elveda iletisine dair bildiriyi duymak ve onun yükselişini öğrenmek için bir araya toplanmıştı. Bu kafile arasında İsa’nın annesi Meryem’de bulunmaktaydı. O, havariler Celile’deki bir önceki konukluklarından geri döndüklerinde Yahya Zübeyde ile Kudüs’e geri dönmüştü. Hamsin Yortusu’ndan kısa bir süre sonra o Bethsayda’daki Şalome’nin evine geri dönmüştü. İsa’nın kardeşi olan Yakub da, onun gezegensel yükselişinin sonlanmasından sonra Üstün’ün takipçileri tarafından düzenlenmiş olan ilk buluşma olarak bu buluşmada hazır haldeydi.
193:6.2 Şimon Petrus, akran havarilerine konuşma görevini kendi kendisine üstlenmiş olup, Üstünleri ile on birlinin son buluşmasına dair heyecan verici bir bildiriyi gerçekleştirmişti; ve, o oldukça dokunaklı bir biçimde Üstün’ün son elvedasını ve onun yükseliş kayboluşunu tasvir etmişti. Bu, bu dünya üzerinde daha önce hiçbir zaman gerçekleşmemiş olan bir buluşmaydı[59]. Buluşmanın bu kısmı bir saat bile sürmemişti. Petrus bunun ardından Yudas İşkariyot’un konumu için bir varisin seçilmesine karar vermiş olduklarını açıklamıştı ve, bu konum için Mathias ve Yustus olarak önerilen iki kişi arasında havarilerin karar vermesini sağlamak amacıyla bir aranın verileceğini.
193:6.3 On bir havari bunun ardından, bu kişilerden hangisinin Yudas’ın yerine hizmet verecek bir havari olacağını belirlemek için oy vermeye karar vermiş bulundukları alt kata gitmişlerdi. Oy çokluğu Mathias üzerinde olmuştu; ve, o yeni havari olarak duyurulmuştu. O yerinde bir biçimde makamına tanıştırılmış olup, bunun ardından haznedar olarak görevlendirilmişti. Ancak, Mathias, havarilerin daha sonraki etkinliklerinde küçük bir rol oynamıştı[60].
193:6.4 Hamsin Yortusu’ndan sonra ikizler Celile’deki evlerine geri dönmüşlerdi. Şimon Zelotes, müjdeyi duyurmaya çıkmadan önce bir süreliğine dinlenmeye çekilmiş haldeydi. Tomas daha kısa bir süre boyunca endişe içinde vaktini geçirmiş olup, bunun ardından öğretisine devam etmişti. Nathanyel, krallığa ait eski müjdeyi duyurmanın yerine Petrus’un İsa’ya dair öğretisi karşısında onunla artan bir biçimde fikir ayrılığına düşmüştü. Bu anlaşmazlık o kadar keskin hale gelmişti ki, Abner ve Lazarus ile konuşmak için Philadelphia’ya giden bir biçimde, Nathanyel ertesi ay onlardan ayrılmıştı ve, burada bir yıldan daha fazla bir süre geçirdikten sonra, o, anladığı haliyle müjdeyi duyuran bir biçimde Mezopotamya’nın ötesindeki topraklara doğru gitmişti.
193:6.5 Bu özgün on iki havariden, Kudüs’te müjdenin öncül duyuruluşu aşamasında ana aktörü haline gelecek yalnızca altısını bırakmıştı: Petrus, Andreas, Yakub, Yahya, Filip ve Matta.
193:6.6 Tam da öğlen sularında havariler üst odada kardeşlerine geri dönmüş olup, Mathias’ın yeni havari olarak seçilmiş olduğunu duyurmuştu. Ve, bunun ardından, Üstün’ün gönderme sözünde bulunmuş olduğu ruhaniyete ait hediyeyi almak için hazır hale gelebilecekleri dua olarak, dua etmek için tüm inananları çağırmıştı.
Makale 192. Celile’deki Görünüşler |
Dizin
Çoklu sürüm |
Makale 194. Gerçekliğin Ruhaniyeti’nin Bahşedilişi |