İngilizce Urantia Kitabı, 2006'dan beri dünya çapında Kamu Malıdır.
Çeviriler: © 2021 Urantia Society of Greater New York
Makale 181. Son Tembihler and Uyarılar |
Dizin
Tek versiyon |
Makale 183. İsa’nın İhanet Edilişi ve Tutuklanışı |
IN GETHSEMANE
GETHSEMANE’DE
1955 182:0.1 IT WAS about ten o’clock this Thursday night when Jesus led the eleven apostles from the home of Elijah and Mary Mark on their way back to the Gethsemane camp. Ever since that day in the hills, John Mark had made it his business to keep a watchful eye on Jesus. John, being in need of sleep, had obtained several hours of rest while the Master had been with his apostles in the upper room, but on hearing them coming downstairs, he arose and, quickly throwing a linen coat about himself, followed them through the city, over the brook Kidron, and on to their private encampment adjacent to Gethsemane Park. And John Mark remained so near the Master throughout this night and the next day that he witnessed everything and overheard much of what the Master said from this time on to the hour of the crucifixion.
2021 182:0.1 BU PERŞEMBE İsa on bir havarisiyle İlyas ve Meryem’in evinden önde ayrıldığında saat yaklaşık olarak ondu, ve Markus Gethsemane kampına onları arkada takip ediyordu. Tepelerdeki o günden beri Yahya Markus İsa’nın üzerinde gözetimci bir göze sahip olmayı kendi işi haline getirmişti. Yahya, uykuya ihtiyaç duyan bir biçimde, Üstün havarileri ile birlikte üst odadayken, birkaç saatlik dinlenmede bulunmuştu; ancak, onların merdivenlerden inişini duyması üzerine o kalkıp, hızlıca üzerine bir keten paltoyu geçiren bir biçimde, kendilerini Kidron çayından ve Gethsemane Parkı’ndaki özel kamplarına kadar şehirden takip etmişti. Ve, Yahya Markus bu gece boyunca ve sonraki gün Üstün’e oldukça yakın bir konumda bulunmuştu ki o, bu zaman zarfından çarmıh saatine kadar her şeye şahit olmuş ve Üstün’ün söylemiş olduğu birçok şeye kulak misafirliğinde bulunmuştu.
1955 182:0.2 As Jesus and the eleven made their way back to camp, the apostles began to wonder about the meaning of Judas’s prolonged absence, and they spoke to one another concerning the Master’s prediction that one of them would betray him, and for the first time they suspected that all was not well with Judas Iscariot. But they did not engage in open comment about Judas until they reached the camp and observed that he was not there, waiting to receive them. When they all besieged Andrew to know what had become of Judas, their chief remarked only, “I do not know where Judas is, but I fear he has deserted us.”
2021 182:0.2 İsa ve on birli kampa vardıklarında, havariler Yudas’ın uzun süren yokluğunun taşıdığı anlamı merak etmeye başlamış olup, onlar birbirlerine Üstün’ün içlerinden birinin kendisine ihanet edeceğine dair onun tahmininden bahsetmeye başladılar; ve, ilk kez onlar Yudas İskariot ile bir şeyin doğru gitmediğini düşündüler. Ancak, onlar, kampa ulaşıp onun kendilerini karşılamayı bekler bir biçimde burada bulunmayışını gözlemleyene kadar, Yudas’a dair açık bir yorumda bulunmadılar. Onların hepsi Yudas’a ne olduğunu öğrenmek için Andreas’a üşüştüklerinde, onların başı yalnızca, “Yudas’ın nerede olduğunu bilmiyorum, ancak korkarım ki o bizleri terk etti” yorumunda bulundu.
1. THE LAST GROUP PRAYER
1. SON TOPLULUK DUASI
1955 182:1.1 A few moments after arriving at camp, Jesus said to them: “My friends and brethren, my time with you is now very short, and I desire that we draw apart by ourselves while we pray to our Father in heaven for strength to sustain us in this hour and henceforth in all the work we must do in his name.”
2021 182:1.1 Kampa ulaştıktan birkaç dakika sonra, İsa onlara: “Benim arkadaşlarım ve kardeşlerim, sizlerle olan vaktim şimdi çok kısıtlı, ve ben, bu saatte bizleri bir arada tutmak için güç vermesi amacıyla dua ederek kendimize çekilmemizi istiyorum, ki böylece yaptığımız her şey onun adına olsun.”
1955 182:1.2 When Jesus had thus spoken, he led the way a short distance up on Olivet, and in full view of Jerusalem he bade them kneel on a large flat rock in a circle about him as they had done on the day of their ordination; and then, as he stood there in the midst of them glorified in the mellow moonlight, he lifted up his eyes toward heaven and prayed:
2021 182:1.2 İsa bu şekilde konuştuktan sonra, o Zeytindağı’na kısa bir mesafe kat eden bir biçimde önden gitti; ve, görevlendirildikleri gün onların gerçekleştirdikleri gibi, Kudüs’ün bütüncül görünüşü karşısında onların kendi çevresi etrafında bir büyük düz kaya parçası üzerinde diz çökmelerini istedi; ve, bunun ardından, o orada onların arasında narin ay ışığı içinde ihtişamlı halde parıldarken, gözlerini göğe kaldırdı ve şu şekilde dua etti:[1]
1955 182:1.3 “Father, my hour has come; now glorify your Son that the Son may glorify you. I know that you have given me full authority over all living creatures in my realm, and I will give eternal life to all who will become faith sons of God. And this is eternal life, that my creatures should know you as the only true God and Father of all, and that they should believe in him whom you sent into the world. Father, I have exalted you on earth and have accomplished the work which you gave me to do. I have almost finished my bestowal upon the children of our own creation; there remains only for me to lay down my life in the flesh. And now, O my Father, glorify me with the glory which I had with you before this world was and receive me once more at your right hand.
2021 182:1.3 “Baba, benim vaktim geldi; Evlat’ın senin ihtişamını verebilmesi için şimdi Evlat’a ihtişam ver. Ben senin bana, âlemim içindeki tüm yaşayan yaratılmışlar üzerinde bütüncül yönetim yetkisi vermiş olduğunu biliyorum; ve, ben, Tanrı’nın inanç evlatları haline gelecek olan herkese ebedi yaşamı vereceğim. Ve, bu, yaratılmışlarım seni tek gerçek Tanrı ve her şeyin Babası olarak bilmesi gereken ebedi yaşamdır; ve, senin dünyaya göndermiş olduğun kişiye inanmaları gereken. Baba, ben seni yeryüzü üzerinde yücelttim ve senin bana vermiş olan görevi başarıyla tamamladım. Ben, kendi öz yaratımımıza ait olan çocuklar üzerinde bahşedilmemi neredeyse bütünüyle tamamlamış haldeyim; arda kalan tek şey beden içindeki yaşamımı öne sermemdir. Ey benim Babam, bu dünyada olmadan seninle sahip olduğum ihtişamla beni ihtişamlandır ve beni bir kez daha sağ koluna kabul et[2].
1955 182:1.4 “I have manifested you to the men whom you chose from the world and gave to me. They are yours—as all life is in your hands—you gave them to me, and I have lived among them, teaching them the way of life, and they have believed. These men are learning that all I have comes from you, and that the life I live in the flesh is to make known my Father to the worlds. The truth which you have given to me I have revealed to them. These, my friends and ambassadors, have sincerely willed to receive your word. I have told them that I came forth from you, that you sent me into this world, and that I am about to return to you. Father, I do pray for these chosen men. And I pray for them not as I would pray for the world, but as for those whom I have chosen out of the world to represent me to the world after I have returned to your work, even as I have represented you in this world during my sojourn in the flesh. These men are mine; you gave them to me; but all things which are mine are ever yours, and all that which was yours you have now caused to be mine. You have been exalted in me, and I now pray that I may be honored in these men. I can no longer be in this world; I am about to return to the work you have given me to do. I must leave these men behind to represent us and our kingdom among men. Father, keep these men faithful as I prepare to yield up my life in the flesh. Help these, my friends, to be one in spirit, even as we are one. As long as I could be with them, I could watch over them and guide them, but now am I about to go away. Be near them, Father, until we can send the new teacher to comfort and strengthen them.
2021 182:1.4 “Ben seni, dünyadan seçmiş olduğun ve bana vermiş bulunduğun insanlara açığa çıkardım. Onlar senindir — tüm yaşam senin ellerindedir; sen onları bana verdin, ve ben onlar arasında, onlara yaşamın yolunu öğreten bir biçimde, yaşadım, ve onlar inandılar. Bu insanlar, sahip olduğum her şeyin senden gelmekte olduğunu öğreniyorlar; ve, beden içinde yaşadığım hayatın Babamı dünyalar tarafından bilinir hale getirmek olduğunu. Senin bana verdiğin gerçekliği ben onlara açığa çıkardım. Benim arkadaşlarım ve elçilerim olarak, bu kişiler, içten bir biçimde senin sözünü alma iradesi gösterdiler. Ben onlara benim senden gelmiş olduğumu, senin beni bu dünyaya göndermiş olduğunu, ve benim sana geri dönmek üzere olduğumu söyledim. Baba, ben bu seçilmiş insanlar için dua ediyorum. Ve, ben onlar için, dünya için dua ettiğim gibi değil, tıpkı benim seni bu dünyada beden içindeki konukluğum boyunca temsil etmiş olduğum gibi, vermiş olduğun görevine geri döndükten sonra dünyaya beni temsil etmeleri için dünyadan seçmiş olduğum kişiler olarak dua ediyorum. Bu insanlar benimdir; sen onları bana verdin; ancak, benim olan her şey sonsuza kadar senindir; öncesinde senin olan her şeyin şimdi benim olmasını sağladın. Sen benim içimde yüceltildin, ve ben şimdi benim bu insanlarda onurlandırılmam için dua ediyorum. Ben artık bu dünyada olamam; ben senin bana vermiş olduğun göreve geri dönmek üzereyim. Ben bu insanları arkada, bizleri ve insanlar arasındaki krallığımızı temsil etmeleri için bırakmak zorundayım. Baba, beden içindeki yaşamımı vermeye hazırlanırken bu insanları dosdoğru kıl. Benim arkadaşlarım olan bu kişilerin, tıpkı bizlerin olduğu gibi, ruhaniyette bir bütün olmalarına yardım et. Onlarla olabildiğim müddetçe, ben onlara göz kulak olabildim ve onları yönlendirebildim; ancak, şimdi, ben ayrılmak üzereyim. Onların yakınında ol, Baba, onları teselli etmek ve güçlendirmek için yeni öğretmeni gönderebilene kadar[3].
1955 182:1.5 “You gave me twelve men, and I have kept them all save one, the son of revenge, who would not have further fellowship with us. These men are weak and frail, but I know we can trust them; I have proved them; they love me, even as they reverence you. While they must suffer much for my sake, I desire that they should also be filled with the joy of the assurance of sonship in the heavenly kingdom. I have given these men your word and have taught them the truth. The world may hate them, even as it has hated me, but I do not ask that you take them out of the world, only that you keep them from the evil in the world. Sanctify them in the truth; your word is truth. And as you sent me into this world, even so am I about to send these men into the world. For their sakes I have lived among men and have consecrated my life to your service that I might inspire them to be purified through the truth I have taught them and the love I have revealed to them. I well know, my Father, that there is no need for me to ask you to watch over these brethren after I have gone; I know you love them even as I, but I do this that they may the better realize the Father loves mortal men even as does the Son.
2021 182:1.5 “Sen bana on iki insan verdin, ve ben biri, bizlerle ilave birliktelikte bulunmayacak olan intikamın evladı dışında, onların hepsini tutabildim. Bu insanlar zayıf ve kırılgandır; ancak, ben bizlerin onlara güvenebileceğimizi biliyorum; ben onları sınadım; onlar beni derinden sevmekte, tıpkı onların sana derinden saygı duydukları gibi[4]. Onlar benim için çok fazla sıkıntı çekmek zorunda olsa da, ben onların aynı zamanda cennetsel krallık içindeki evlatlığın güvencesinden gelen neşe ile dolmaları arzusunu duymaktayım. Dünya onlardan nefret edebilir, tıpkı onların benden nefret ettikleri gibi; ancak, ben senden, onları bu dünyadan almanı değil, dünyadaki kötülüğü onlardan uzak tutmanı istiyorum. Onları gerçeklikte arındır; senin sözün gerçekliktir. Ve, sen beni bu dünyaya gönderdiğin gibi, ben bu insanları dünyaya göndermek üzereyim. Onlar için insanlar arasında yaşadım ve yaşamımı senin hizmetine adadım ki, kendilerine öğretmiş olduğum gerçeklik ve onlara açığa çıkarmış bulunduğum sevgi ile saflaşmaları için ilham kaynağı olabileyim. Çok iyi biliyorum, Babam, benim için, gittikten sonra bu kardeşlere göz kulak olmanı rica edecek bir sebep bulunmamaktadır; ben senin onları tıpkı benim gibi derinden sevdiğini biliyorum; ancak, ben bunu onlar Baba’nın fani insanı tıpkı Evlat’ın gerçekleştirdiği gibi derinden sevdiğini daha iyi anlamaları için yapıyorum.[5]
1955 182:1.6 “And now, my Father, I would pray not only for these eleven men but also for all others who now believe, or who may hereafter believe the gospel of the kingdom through the word of their future ministry. I want them all to be one, even as you and I are one. You are in me and I am in you, and I desire that these believers likewise be in us; that both of our spirits indwell them. If my children are one as we are one, and if they love one another as I have loved them, all men will then believe that I came forth from you and be willing to receive the revelation of truth and glory which I have made. The glory which you gave me I have revealed to these believers. As you have lived with me in spirit, so have I lived with them in the flesh. As you have been one with me, so have I been one with them, and so will the new teacher ever be one with them and in them. And all this have I done that my brethren in the flesh may know that the Father loves them even as does the Son, and that you love them even as you love me. Father, work with me to save these believers that they may presently come to be with me in glory and then go on to join you in the Paradise embrace. Those who serve with me in humiliation, I would have with me in glory so that they may see all you have given into my hands as the eternal harvest of the seed sowing of time in the likeness of mortal flesh. I long to show my earthly brethren the glory I had with you before the founding of this world. This world knows very little of you, righteous Father, but I know you, and I have made you known to these believers, and they will make known your name to other generations. And now I promise them that you will be with them in the world even as you have been with me—even so.”
2021 182:1.6 “Ve, şimdi, Babam, ben sadece bu on bir kişi için değil, aynı zamanda şimdi inanan veya bundan sonra onların gelecekteki hizmetinin sözüyle krallığın müjdesine inanabilecek tüm diğerleri için dua etmek istiyorum. Ben onların tamamının, tıpkı sen ve benim bir oluşu gibi bir olmalarını istiyorum. Sen benim içindesin ve ben senin içindeyim; ve, ben, bu inananların benzer bir biçimde bizler içinde olmalarını arzu ediyorum; ikimizin de sahip olduğu ruhaniyetin onlarda ikamet etmesini. Eğer benim çocuklarım bizlerin bir olduğu gibi bir olursa, ve eğer onlar birbirlerini benim onları derinden sevmiş olduğum gibi derinden severse, insanların tümü o zaman benim senden gelmiş olduğuma inanıp, gerçekleştirmiş olduğum gerçekliğin ve ihtişamın açığa çıkarılışını almaya gönüllü olacaktır[6]. Senin bana vermiş olduğun ihtişamı ben bu inananlara açığa çıkardım. Senin benimle birlikte ruhaniyet içinde yaşadığın gibi, ben onlarla birlikte ruhaniyet içinde yaşadım. Senin benimle birlikte bir olduğun gibi, ben onlarla birlikte bir oldum; ve, benzer bir biçimde, yeni öğretmen sürekli olarak onlarla birlikte ve onlar içinde olacak. Ve, tüm bunların hepsini ben, beden içindeki kardeşlerim tıpkı Evlat’ın gerçekleştirdiği gibi Baba’nın onları derinden sevdiğini bilmeleri için gerçekleştirdim; ve, senin onları tıpkı senin beni derinden sevdiğin gibi derinden sevmekte olduğunu. Baba, onların yakın bir süre içinde benimle birlikte ihtişam içinde bulunabilmeleri ve bunun arından Cennet kucağında sana katılmaya devam edebilmeleri için, bu inananları kurtarmak amacıyla benimle birlikte emek ver. Aşağılanmış haldeki benimle birlikte hizmet verenleri ben yanımda ihtişamıma alacağım ki onlar, fani bedenin suretinde zamanın tohumunun ekiminin ebedi hasadı olarak benim ellerime vermiş olduğun her şeyi görebilsinler. Ben yeryüzü kardeşlerime, bu dünya kurulmadan önce seninle sahip olduğum ihtişamı göstermenin derin arzusunu duymaktayım. Bu dünya senin hakkında çok az şeyi bilmekte, doğru Baba, ancak ben seni bilmekteyim, ve ben seni bu inananlar tarafından bilinebilir kıldım; ve, onlar senin ismini diğer nesiller için bilinebilir kılacaktır. Ve, şimdi, ben onlara, senin onlarla, tıpkı senin benimle bulunduğun gibi — gerçekte her zaman olduğu gibi — dünyada onlarla birlikte olacağının sözünü veriyorum[7].”
1955 182:1.7 The eleven remained kneeling in this circle about Jesus for several minutes before they arose and in silence made their way back to the near-by camp.
2021 182:1.7 On birli İsa çevresinde, ayağa kalkıp sessizlik içinde yakındaki kamplarının geri dönüş yolunu tutmadan önce, birkaç dakika boyunca bu daire içinde dizleri üzerinde kaldı.
1955 182:1.8 Jesus prayed for unity among his followers, but he did not desire uniformity. Sin creates a dead level of evil inertia, but righteousness nourishes the creative spirit of individual experience in the living realities of eternal truth and in the progressive communion of the divine spirits of the Father and the Son. In the spiritual fellowship of the believer-son with the divine Father there can never be doctrinal finality and sectarian superiority of group consciousness.
2021 182:1.8 İsa takipçileri arasındaki bütünlük için dua etti; ancak, o tek-tipliği arzu etmemekteydi. Günah, kötülük niteliğinde bulunan eylemsizliğin bir ölüm düzeyini yaratmaktadır; ancak, doğruluk, ebedi gerçekliğin yaşayan gerçekliklerinde ve Baba ve Evlat’ın kutsal ruhaniyetlerinin ilerleyici birlikteliğinde bireysel deneyimin yaratıcı ruhaniyetini beslemektedir. İnanan evlat ile kutsal Baba’nın ruhsal birlikteliğinde hiçbir zaman, topluluk bilincinin inanç savından temelini alan bir kesinlik veya herhangi bir mezhepsel üstünlük bulunamaz.
1955 182:1.9 The Master, during the course of this final prayer with his apostles, alluded to the fact that he had manifested the Father’s name to the world. And that is truly what he did by the revelation of God through his perfected life in the flesh. The Father in heaven had sought to reveal himself to Moses, but he could proceed no further than to cause it to be said, “I AM.” And when pressed for further revelation of himself, it was only disclosed, “I AM that I AM.” But when Jesus had finished his earth life, this name of the Father had been so revealed that the Master, who was the Father incarnate, could truly say:
2021 182:1.9 Üstün, havariler ile olan bu son duanın sürecinde, Baba’nın isminin bu dünyaya gösterilişi gerçeğine imada bulunmuştu. Ve, bu gerçekten de, onun beden içindeki kusursuzlaşmış yaşamı boyunca Tanrı’nın açığa çıkarılışı ile gerçekleştirmiş olduğu şeydi. Cennet içindeki Baba kendisini Musa’ya açığa çıkarmaya çalışmıştı ancak, o, “BEN”den daha ileri giden başka bir şeyin söylenmesine neden olamamıştı[8]. Ve, o, kendisinin daha ileri bir açığa çıkarılışında ısrarcı olduğunda, yalnızca “BEN BEN’im” ortaya çıkmıştı[9]. Ancak, İsa yeryüzü yaşamını tamamladığında, Baba’nın bu ismi öyle bir biçimde açığa çıkarılmıştı ki, Baba’nın vücutlaşımı olan, Üstün gerçek bir biçimde şunları söyleyebilmişti:
1955 182:1.13 I am the desire of all ages.
1955 182:1.14 I am the open door to eternal salvation.
1955 182:1.16 I am the good shepherd.
1955 182:1.17 I am the pathway of infinite perfection.
1955 182:1.18 I am the resurrection and the life.
1955 182:1.21 I am the infinite Father of my finite children.
1955 182:1.22 I am the true vine; you are the branches.
1955 182:1.23 I am the hope of all who know the living truth.
1955 182:1.24 I am the living bridge from one world to another.
2021 182:1.24 Ben, bir dünyadan diğerine olan yaşayan köprüyüm.
1955 182:1.25 I am the living link between time and eternity.
2021 182:1.25 Ben yaşam ve ebediyet arasındaki yaşayan zincirim.
1955 182:1.26 Thus did Jesus enlarge the living revelation of the name of God to all generations. As divine love reveals the nature of God, eternal truth discloses his name in ever-enlarging proportions.
2021 182:1.26 Böylece İsa, nesillerin tümü için Tanrı’nın isminin yaşayan açığa çıkarılışı genişletmişti. Kutsal derin sevgi Tanrı’nın doğasını açığa çıkarırken, ebedi gerçeklik sürekli genişleyen ölçeklerde onun ismini açık hale getirir.
2. LAST HOUR BEFORE THE BETRAYAL
2. İHANETTEN ÖNCEKI SON SAAT
1955 182:2.1 The apostles were greatly shocked when they returned to their camp and found Judas absent. While the eleven were engaged in a heated discussion of their traitorous fellow apostle, David Zebedee and John Mark took Jesus to one side and revealed that they had kept Judas under observation for several days, and that they knew he intended to betray him into the hands of his enemies. Jesus listened to them but only said: “My friends, nothing can happen to the Son of Man unless the Father in heaven so wills. Let not your hearts be troubled; all things will work together for the glory of God and the salvation of men.”
2021 182:2.1 Havariler, kampa geri dönüp, Yudas’ı burada bulamayınca fazlasıyla şaşkınlık içine düşmüşlerdi. On birli onların ihanetkar akran havarilerine dair hararetli bir konuşmaya girerken, Davud Zübeyde ve Yahya Markus İsa’yı bir kenara çekip, Yudas’ı birkaç gündür göz hapsine aldıklarını, ve onlar Yudas’ın kendisini düşmanların eline atacağını bildiklerini açığa çıkardılar. İsa onları dinledi, ancak kendilerine yalnızca şunu söyledi: “Benim arkadaşlarım, İnsan Evladı’nın başına cennetteki Baba irade göstermeze hiçbir şey gelmez. Kalplerinizin sıkıntıya düşmesine izin vermeyin; her şey, Tanrı’nın ihtişamı ve insanların kurtuluşu için beraber çalışacaktır.”
1955 182:2.2 The cheerful attitude of Jesus was waning. As the hour passed, he grew more and more serious, even sorrowful. The apostles, being much agitated, were loath to return to their tents even when requested to do so by the Master himself. Returning from his talk with David and John, he addressed his last words to all eleven, saying: “My friends, go to your rest. Prepare yourselves for the work of tomorrow. Remember, we should all submit ourselves to the will of the Father in heaven. My peace I leave with you.” And having thus spoken, he motioned them to their tents, but as they went, he called to Peter, James, and John, saying, “I desire that you remain with me for a little while.”
2021 182:2.2 İsa’nın neşeli tutumu sönmekteydi. Saat geçtikçe, o giderek ciddi, hatta kederli hale geldi. Havariler, fazlasıyla sinirli hale gelmiş bir biçimde, Üstün tarafından istenildiğinde bile çadırlarına geri dönmeyi hiç istememekteydiler. Davud ve Yahya ile olan konuşmasından geri dönmüş bir halde, o, şunu söyleyen bir biçimde, on birlinin tümüne şu son sözlerle seslendi: “Benim arkadaşlarım, istirahatınıza gidin. Kendinizi yarının işi için hazırlayın. Hatırlayın, hepimiz kendimizi cennet içindeki Baba’nın iradesine teslim etmeliyiz. Huzurumu sizlere bırakıyorum.” Ve, bu şekilde konuşan bir biçimde o kendilerine çadırlarını gösterdi; ancak, onlar giderken, şunu söyleyen bir biçimde Petrus’u, Yakub’u ve Yahya’yı çağırdı: “ben sizlerin benimle birlikte bir süre daha kalmanızı istiyorum[24].”
1955 182:2.3 The apostles fell asleep only because they were literally exhausted; they had been running short on sleep ever since their arrival in Jerusalem. Before they went to their separate sleeping quarters, Simon Zelotes led them all over to his tent, where were stored the swords and other arms, and supplied each of them with this fighting equipment. All of them received these arms and girded themselves therewith except Nathaniel. Nathaniel, in refusing to arm himself, said: “My brethren, the Master has repeatedly told us that his kingdom is not of this world, and that his disciples should not fight with the sword to bring about its establishment. I believe this; I do not think the Master needs to have us employ the sword in his defense. We have all seen his mighty power and know that he could defend himself against his enemies if he so desired. If he will not resist his enemies, it must be that such a course represents his attempt to fulfill his Father’s will. I will pray, but I will not wield the sword.” When Andrew heard Nathaniel’s speech, he handed his sword back to Simon Zelotes. And so nine of them were armed as they separated for the night.
2021 182:2.3 Havariler uykuya yalnızca tamamiyle güçleri tükendiği için düşmüştü; onlar, Kudüs’e vardıklarından beri çok az uyku ile ayakta durmaktaydılar. Ayrı uyku bölümlerine gitmelerinden önce, Şimon Zelotes onların tümünü, kılıçları ve diğer silahları saklamış olduğu çadırına götürüp, her birine bu savaş aracını vermişti. Onların tümü, Nathanyel dışında, bu silahları almış olup, onlarla kendilerini kuşanmıştı. Nathanyel, silahlanmayı reddetmiş bir biçimde, şunu söylemişti: “Kardeşlerim, Üstün sürekli olarak bizlere onun krallığının bu dünyaya ait olmadığını, ve takipçilerinin onun kuruluşunu gerçekleştirmek için kılıçla savaşmamalarını söylemişti. Ben buna inanıyorum; ben Üstün’ün kendi koruması için bizlerin kılıcı kullanmamıza ihtiyaç duyduğunu düşünmüyorum. Hepimiz onun kudretli gücünü gördük ve onun kendisini eğer istediği takdirde düşmanlarına karşı savunabileceğini biliyoruz. Eğer o düşmanlarına karşı koymayacaksa, bu türden bir gidişatın onun Babası’nın iradesini yerine getirme girişimini temsil ettiği çıkarımı yapılmalıdır. Ben dua edeceğim, kılıcı tutmayacağım.” Andreas Nathanyel’in konuşmasını duyduğunda, kılıcı Şimon Zelotes’e geri verdi. Ve, böylece, onların dokuzu, gece için ayrıldıklarında silahlanmış haldeydi.
1955 182:2.5 After the eight apostles had finally gone to their tents, and while Peter, James, and John were standing by to receive the Master’s orders, Jesus called to David Zebedee, “Send to me your most fleet and trustworthy messenger.” When David brought to the Master one Jacob, once a runner on the overnight messenger service between Jerusalem and Bethsaida, Jesus, addressing him, said: “In all haste, go to Abner at Philadelphia and say: ‘The Master sends greetings of peace to you and says that the hour has come when he will be delivered into the hands of his enemies, who will put him to death, but that he will rise from the dead and appear to you shortly, before he goes to the Father, and that he will then give you guidance to the time when the new teacher shall come to live in your hearts.’” And when Jacob had rehearsed this message to the Master’s satisfaction, Jesus sent him on his way, saying: “Fear not what any man may do to you, Jacob, for this night an unseen messenger will run by your side.”
2021 182:2.5 Sekiz havari nihai olarak çadırlarına gittiklerinde, ve Petrus, Yakup ve Yahya Üstün’ün emirlerini almak için orada dururlarken, İsa Davud Zübeyde’yi çağırıp, “Bana en ayağına çabuk ve güvenilir ulağını gönder” dedi. Davud Üstün’e, bir seferinde Kudüs ve Bethsayda arasında gece iletim hizmetinde bulunmuş bir haberci olan, Yakup ismindeki birini getirdiğinde, İsa, kendisine seslenen bir biçimde, şunu söyledi: “Çabucak Philadelphia’daki Abner’e git ve şunu söyle: ‘Üstün sana huzurun selamlarını gönderiyor ve diyor ki, kendisini ölüme gönderecek olan, düşmanlarının ellerine verileceği saat geldi; ancak, o ölümden dirilecek ve sana, Baba’ya gitmeden önce, kısa bir süreliğine görünecek; ve, o bu vakit sana, yeni öğretmenin kalplerinizde yaşayacağı zamana kadarki süre için tavsiyede bulunacak.” Ve, Yakup bu iletiyi Üstün’ü tatmin edene kadar prova ettiğinde, İsa kendisini, şunu söyleyen bir biçimde, yoluna gönderdi: “Herhangi bir kişinin sana bir şey yapacak oluşundan korku duyma, Yakup, zira bu gece görünmeyen bir melek senin yanında koşacak.”
1955 182:2.6 Then Jesus turned to the chief of the visiting Greeks who were encamped with them, and said: “My brother, be not disturbed by what is about to take place since I have already forewarned you. The Son of Man will be put to death at the instigation of his enemies, the chief priests and the rulers of the Jews, but I will rise to be with you a short time before I go to the Father. And when you have seen all this come to pass, glorify God and strengthen your brethren.”
2021 182:2.6 Bunun ardından İsa, kendileriyle birlikte kamp yapmakta olan ziyaretçi Yunanlıların başına dönüp, şunu söyledi: “Benim kardeşim, ben sizleri hâlihazırda önceden uyardığım için, gerçekleşecek olan şeyden rahatsız olmayın. İnsan Evladı, baş din-adamları ve Musevi yöneticileri olarak düşmanlarının kışkırtmalarıyla ölüme gönderilecek; ancak, ben, Baba’ya gitmeden önce sizlerle kısa bir süre birlikte olmak için dirileceğim. Ve, siz bunların hepsinin gerçekleştiğini gördüğünüz zaman, Tanrı’ya ihtişamını verin ve kardeşlerinizi güçlendirin.
1955 182:2.7 In ordinary circumstances the apostles would have bidden the Master a personal good night, but this evening they were so preoccupied with the sudden realization of Judas’s desertion and so overcome by the unusual nature of the Master’s farewell prayer that they listened to his good-bye salutation and went away in silence.
2021 182:2.7 Olağan koşullarda havariler Üstün’e kişisel bir iyi gecelerde bulunurdu; ancak, bu akşam onların aklı fazlasıyla Yudas’ın terk edişini birden fark etmeleriyle meşgul olup, onlar, onun güle güle selamlarını dinledikleri ve sessizlik içinde ayrıldıkları Üstün’ün elveda duasının olağandışı doğasının çok yoğun etkisi altındaydılar.
1955 182:2.8 Jesus did say this to Andrew as he left his side that night: “Andrew, do what you can to keep your brethren together until I come again to you after I have drunk this cup. Strengthen your brethren, seeing that I have already told you all. Peace be with you.”
2021 182:2.8 İsa, bu gece yanından ayrılırken Andreas’a şunu söylemişti: “Andreas, ben bu kadehi bitirdikten sonra sizlere tekrar gelene kadar kardeşlerini beraber tutmak için elinden gelen her şeyi yap. Benim hâlihazırda sizle her şeyi söylemiş olduğumu gören bir biçimde kardeşlerini güçlendir. Huzur seninle olsun.”
1955 182:2.9 None of the apostles expected anything out of the ordinary to happen that night since it was already so late. They sought sleep that they might rise up early in the morning and be prepared for the worst. They thought that the chief priests would seek to apprehend their Master early in the morning as no secular work was ever done after noon on the preparation day for the Passover. Only David Zebedee and John Mark understood that the enemies of Jesus were coming with Judas that very night.
2021 182:2.9 Havarilerin hiçbiri, hâlihazırda çok geç olduğu için olağanın dışında herhangi bir şeyin gerçekleşeceğini beklememekteydi. Onlar, sabahın erken saatlerinde kalkabilmek ve en kötü için hazırlanabilmek amacıyla uyuma arzusundaydılar. Onlar, Hamursuz için hazırlanma gününde öğle vaktinden sonra din-dışı hiçbir şeyin o zamana kadar yapılmamış olduğu için, baş din-adamlarının Üstünlerini sabah erken saatte tutuklamayı amaçlayacaklarını düşünmüşlerdi. Sadece Davud Zübeyde ve Yahya Markus, İsa’nın düşmanlarının Yudas ile tam da o gece gelmekte olduğunu anlamıştı.
1955 182:2.10 David had arranged to stand guard that night on the upper trail which led to the Bethany-Jerusalem road, while John Mark was to watch along the road coming up by the Kidron to Gethsemane. Before David went to his self-imposed task of outpost duty, he bade farewell to Jesus, saying: “Master, I have had great joy in my service with you. My brothers are your apostles, but I have delighted to do the lesser things as they should be done, and I shall miss you with all my heart when you are gone.” And then said Jesus to David: “David, my son, others have done that which they were directed to do, but this service have you done of your own heart, and I have not been unmindful of your devotion. You, too, shall some day serve with me in the eternal kingdom.”
2021 182:2.10 Davud o gece Bethani-Kudüs yoluna giden üst patika yolunda bekçilik görevinde bulunmayı düzenlemişken, Yahya Markus, Kidron’dan gelip Gethsemane’ye doğru giden bütün yolu gözetleyecekti. Davud kendi kendisine vermiş olduğu bekçilik görevine gitmeden önce, şunu söyleyen bir biçimde, İsa’ya elveda etmişti: “Üstün, sana olan hizmetimden çok büyük neşe duydum. Benim kardeşlerim senin havarilerin oldu, ancak ben yapılması gereken daha küçük şeyleri gerçekleştirmekten büyük keyif aldım; ve, ben, sen gittiğinde seni tüm kalbimle özleyeceğim.” Ve, bunun arından İsa Davud’a: “Davud, benim evladım, diğerleri kendilerinden istenilmiş şeyleri yaptı ama sen bu hizmeti kendi öz kalbinden yaptın; ve, ben, senin adanmışlığının her zaman farkındaydım. Sen de bir gün benimle birlikte ebedi krallıkta hizmet vereceksin.”
1955 182:2.11 And then, as he prepared to go on watch by the upper trail, David said to Jesus: “You know, Master, I sent for your family, and I have word by a messenger that they are tonight in Jericho. They will be here early tomorrow forenoon since it would be dangerous for them to come up the bloody way by night.” And Jesus, looking down upon David, only said: “Let it be so, David.”
2021 182:2.11 Ve, bunun ardından, üst patikayı gözetlemek için gitmeye hazırlanırken, Davud İsa’ya şunu söyledi: “Sen gerçekte biliyorsun, Üstün, ben ailene haber gönderdim, ve ben bir ulaktan onların bu gece Eriha’da olduğu haberini aldım. Onlar öğleden önce erken saatlerde burada olacaklar zira onların gece üzeri bu kanlı yoldan gelmeleri tehlikeli olacaktır.” Ve, İsa, Davud’a gözlerini indiren bir biçimde, sadece şunu söyledi: “Öyle olsun, Davud.”
1955 182:2.12 When David had gone up Olivet, John Mark took up his vigil near the road which ran by the brook down to Jerusalem. And John would have remained at this post but for his great desire to be near Jesus and to know what was going on. Shortly after David left him, and when John Mark observed Jesus withdraw, with Peter, James, and John, into a near-by ravine, he was so overcome with combined devotion and curiosity that he forsook his sentinel post and followed after them, hiding himself in the bushes, from which place he saw and overheard all that transpired during those last moments in the garden and just before Judas and the armed guards appeared to arrest Jesus.
2021 182:2.12 Davud Zeytindağı’na çıktığında, Yahya Markus Kudüs’e akan çayın aktığı yolun yakınında gece nöbetine başladı. Ve, Yahya bu noktada kalmayı arzu etmekteydi ancak o İsa’nın yakında olmayı ve orada neyin bittiğini öğrenmeye can atıyordu. Davud’un kendisinden ayrılışından kısa bir süre sonra, ve Yahya Markus, Petrus, Yakub ve Yahya ile İsa’nın yakındaki bir vadiye çekilişini gözlemlediğinde, adanmışlığın ve merakın birleştiği bir duygunun güçlü etkisi altına öyle bir biçimde girmişti ki, gözetçi yerini terk edip, çalılıklar arasında kendisini gizleyen bir şekilde, onları takip etti; burada o, bahçedeki son anlar boyunca ve Yudas ve silahlı koruyucuların tutuklamak için ortaya çıkışından hemen önce gerçekleşmiş olan her şeyi görmüş ve onlara kulak misafiri olmuştu.
1955 182:2.13 While all this was in progress at the Master’s camp, Judas Iscariot was in conference with the captain of the temple guards, who had assembled his men preparatory to setting out, under the leadership of the betrayer, to arrest Jesus.
2021 182:2.13 Tüm bunlar Üstün’ün kampında gerçekleşirken, Yudas İskariot, ihanetkarın önderliği altında İsa’yı tutuklama amacına hazırlık için adamlarını toplamış olan, mabet muhafızlarının kumandanı ile görüşme içindeydi.
3. ALONE IN GETHSEMANE
3. GETHSEMANE’DE TEK BAŞINA
1955 182:3.1 After all was still and quiet about the camp, Jesus, taking Peter, James, and John, went a short way up a near-by ravine where he had often before gone to pray and commune. The three apostles could not help recognizing that he was grievously oppressed; never before had they observed their Master to be so heavy-laden and sorrowful. When they arrived at the place of his devotions, he bade the three sit down and watch with him while he went off about a stone’s throw to pray. And when he had fallen down on his face, he prayed: “My Father, I came into this world to do your will, and so have I. I know that the hour has come to lay down this life in the flesh, and I do not shrink therefrom, but I would know that it is your will that I drink this cup. Send me the assurance that I will please you in my death even as I have in my life.”
2021 182:3.1 Kamp çevresinde her şey dingin ve sakin hale geldikten sonra, Petrus, Yakub ve Yahya’yı alan bir biçimde İsa, öncesinde dua etmek için ve bütünleşmek için sıklıkla gitmiş olduğu yakındaki bir vadiye kısa yoldan çıkmıştı. Havariler, kendisinin oldukça etkilenmiş olduğunu görmemezlikten gelemiyorlardı daha önce hiçbir zaman onlar Üstünleri’nin bu kadar ağır hisler altında ve kederli halde oluşunu gözlemlememişlerdi. Onlar İsa’nın adanmışlıklarında bulundukları yere geldiklerinde, İsa, bir taş atımlık mesafede dua etmek için kendilerinden ayrıldığı yere giderken, onların üçünden oturmalarını ve kendilerini izlemelerini istemişti. Ve, o yüzü üzerine kapaklandığında, şu duada bulunmuştu: “Babam, ben bu dünyaya senin iradeni gerçekleştirmek için geldim, ve ben bunu böylece gerçekleştirdim. Beden içinde yaşamımı verme vaktinin geldiğini biliyorum, ve ben ondan kaçınmıyorum; ancak, bu kadehi bitirmemin senin iraden olup olmadığını bilmek istiyorum. Bana, tıpkı yaşamımda gerçekleştirdiğim gibi ölümümle seni mutlu edeceğime dair güvenceni gönder.”[26]
1955 182:3.2 The Master remained in a prayerful attitude for a few moments, and then, going over to the three apostles, he found them sound asleep, for their eyes were heavy and they could not remain awake. As Jesus awoke them, he said: “What! can you not watch with me even for one hour? Cannot you see that my soul is exceedingly sorrowful, even to death, and that I crave your companionship?” After the three had aroused from their slumber, the Master again went apart by himself and, falling down on the ground, again prayed: “Father, I know it is possible to avoid this cup—all things are possible with you—but I have come to do your will, and while this is a bitter cup, I would drink it if it is your will.” And when he had thus prayed, a mighty angel came down by his side and, speaking to him, touched him and strengthened him.
2021 182:3.2 Üstün bir süre boyunca dua eder tutumda kalmaya devam etti, ve bunun ardından, üç havariye doğru giden bir biçimde, onları güçlü bir uyku içerisinde buldu; zira, onların gözleri öncesinde ağırlaşmış halde olup, uyanık duramamaktaydı[27]. İsa onları uyandırdığında, o: “Bu da ne! Beni bir saatliğine bile izleyemiyor musunuz? Ruhumun fazlasıyla, hatta ölecek kadar bile, kederli olduğunu görmüyor musunuz? Ve, sizlerin dostluğunuza fazlasıyla ihtiyaç duymakta olduğumu?” Üçü uykularından kalktığında, Üstün tekrar kendi başına çekilip, yere kapaklanan bir biçimde, yine dua etti: “Baba, biliyorum, bu kadehten kurtulmak mümkün — seninle her şey mümkün — ancak ben senin iradeni gerçekleştirmek için geldiğim için, ve bu zor bir kadeh olsa da, eğer senin iraden ise onu içeceğim[28].” Ve, o bu şekilde dua ettiğinde, yüksek bir melek yanına inip, kendisiyle konuşan bir biçimde, ona dokundu ve onu cesaretlendirdi[29].
1955 182:3.3 When Jesus returned to speak with the three apostles, he again found them fast asleep. He awakened them, saying: “In such an hour I need that you should watch and pray with me—all the more do you need to pray that you enter not into temptation—wherefore do you fall asleep when I leave you?”
2021 182:3.3 İsa üç havari ile konuşmak için geri döndüğünde, kendisi yine onları derin uykuda buldu[30]. İsa onları, şunu söyleyen bir biçimde, uyandırdı: “Bu türden bir saatte sizlerin beni izlemenize ve benim için dua etmenize ihtiyaç duyuyorum — yapacağınız tek şey dua etmek ve cazibeye düşmemek — o halde neden sizlerden ayrıldığım zaman uykuya düşüyorsunuz?”[31]
1955 182:3.4 And then, for a third time, the Master withdrew and prayed: “Father, you see my sleeping apostles; have mercy upon them. The spirit is indeed willing, but the flesh is weak. And now, O Father, if this cup may not pass, then would I drink it. Not my will, but yours, be done.” And when he had finished praying, he lay for a moment prostrate on the ground. When he arose and went back to his apostles, once more he found them asleep. He surveyed them and, with a pitying gesture, tenderly said: “Sleep on now and take your rest; the time of decision is past. The hour is now upon us wherein the Son of Man will be betrayed into the hands of his enemies.” As he reached down to shake them that he might awaken them, he said: “Arise, let us be going back to the camp, for, behold, he who betrays me is at hand, and the hour has come when my flock shall be scattered. But I have already told you about these things.”
2021 182:3.4 Ve, bunun ardından, üçüncü bir sefer, Üstün çekildi ve dua etti: “Baba, sen benim uyuyan havarilerimi görüyorsun; onlara merhamet et. Ruhaniyet gerçekten de irade ediyor ancak beden zayıf[32]. Ve, şimdi, Ey Baba, eğer bu kadeh geçmeyecekse, o halde bunu içeceğim. Benim iradem değil, seninki yerine gelecek.” Ve, o duasını bitirdiğinde, bir süreliğine yerde yüzükoyun uzandı. Ayağa kalkıp, havarilerine geri döndüğünde, bir kez daha onları uykuda buldu[33]. İsa onları izledi, ve acıyan bir işaretle, anlayışlı bir biçimde şunları söyledi: “Şimdi uyuyun ve dinlenin; karar vakti geçti. İnsan Evladı’nın düşmanlarının ellerine ihanetle verilecek olduğu vakit şimdi geldi.” O, uyandırabilmek için onlara eğilirken, şunu söyledi: “Kalın, haydi kampa geri dönelim; zira, bakın, bana ihanet eden kişi yakında, sürümün dağılacağı vakit geldi. Ancak, ben hâlihazırda bu şeyleri sizlere söyledim.”
1955 182:3.5 During the years that Jesus lived among his followers, they did, indeed, have much proof of his divine nature, but just now are they about to witness new evidences of his humanity. Just before the greatest of all the revelations of his divinity, his resurrection, must now come the greatest proofs of his mortal nature, his humiliation and crucifixion.
2021 182:3.5 İsa’nın takipçileri arasında yaşamış olduğu yıllar boyunca, onlar gerçekten de kendisinin kutsal doğasına dair fazlasıyla kanıta sahip olmuştu; ancak, tam da bu an içinde onlar, onun insanlığına dair yeni kanıtları gözlemek üzereydi. Onun yeniden dirilişi olarak kutsallığının tüm açığa çıkarılışı içinde onun en büyüğünden önce, şimdi, onun aşağılanması ve çarmıha gerilmesi olarak sahip olduğu ahlaki doğasına dair en büyük kanıtlar gelmek zorundaydı.
1955 182:3.6 Each time he prayed in the garden, his humanity laid a firmer faith-hold upon his divinity; his human will more completely became one with the divine will of his Father. Among other words spoken to him by the mighty angel was the message that the Father desired his Son to finish his earth bestowal by passing through the creature experience of death just as all mortal creatures must experience material dissolution in passing from the existence of time into the progression of eternity.
2021 182:3.6 Bahçede oynamış olduğu her zaman, onun insanlığı kutsallığı üzerinde inançtan gelen güçlü bir idarede bulunmuştu; onun insan iradesi daha bütüncül bir biçimde Babasının kutsal iradesi ile bir hale gelmişti. Yüksek melek tarafından kendisine söylenmiş olan diğer sözler arasında; Baba’nın kendi Evlat’ından, tıpkı fani yaratılmışların tümünün zamanın mevcudiyetinden ebediyetin ilerleyişine doğru geçişte maddi ayrışımı deneyimledikleri gibi, ölümün yaratılmış deneyimden geçmeyle yeryüzü bahşedilişini tamamlamasını arzu ettiği iletisi bulunmaktaydı[34].
1955 182:3.7 Earlier in the evening it had not seemed so difficult to drink the cup, but as the human Jesus bade farewell to his apostles and sent them to their rest, the trial grew more appalling. Jesus experienced that natural ebb and flow of feeling which is common to all human experience, and just now he was weary from work, exhausted from the long hours of strenuous labor and painful anxiety concerning the safety of his apostles. While no mortal can presume to understand the thoughts and feelings of the incarnate Son of God at such a time as this, we know that he endured great anguish and suffered untold sorrow, for the perspiration rolled off his face in great drops. He was at last convinced that the Father intended to allow natural events to take their course; he was fully determined to employ none of his sovereign power as the supreme head of a universe to save himself.
2021 182:3.7 Akşam vakti daha öncesinde kadehi içmek zor görünmemişti; ancak, insan İsa havarilerine elvedada bulunup onları istirahatlarına gönderince, sınav daha fazla sıkıntı verici hale gelmişti. İsa, insan deneyiminin tümü için olağan halde bulunan doğal gelgit hislerini deneyimlemişti; ve, tam da şimdi o, havarilerinin güvenliğine dair zorlu çabaların ve acı verici endişelerin uzun saatlerinden yorgun düşmüş halde, çabalarından tükenmişti. Hiçbir fani, tam da böyle bir zaman zarfında vücutlaştırılmış Tanrı Evladı’nın düşüncelerini ve hislerini anlamaya cüret edemezken, bizler biliyoruz ki, o büyük bir sıkıntıdan geçmiş olup, söylenmemiş kedere maruz kalmıştı zira, yüzünden terler büyük damlarla akmaktaydı[35]. O en sonunda, Baba’nın olağan olayların kendi yolunda izlemesine izin verme amacında oluşuna kani olmuştu; o bütünüyle, bir evrenin en yüksek başı olarak kendisini korumak için kendi egemen gücünden hiçbiri kullanmamaya kararlıydı.
1955 182:3.8 The assembled hosts of a vast creation are now hovered over this scene under the transient joint command of Gabriel and the Personalized Adjuster of Jesus. The division commanders of these armies of heaven have repeatedly been warned not to interfere with these transactions on earth unless Jesus himself should order them to intervene.
2021 182:3.8 Uçsuz bucaksız bir yaratımın toplanmış birlikleri şimdi bu sahne üzerinde, Cebrail ve İsa’nın Kişileşmiş Düzenleyicisi’nin ortak emri altında beklemekteydi[36]. Göğün bu ordularının birlik kumandanları sürekli olarak, İsa’nın kendisi onlara müdahalede bulunmak için emir vermedikçe, yeryüzü üzerindeki bu türden gelişmelere müdahalede bulunmamakla uyarılmışlardı.
1955 182:3.9 The experience of parting with the apostles was a great strain on the human heart of Jesus; this sorrow of love bore down on him and made it more difficult to face such a death as he well knew awaited him. He realized how weak and how ignorant his apostles were, and he dreaded to leave them. He well knew that the time of his departure had come, but his human heart longed to find out whether there might not possibly be some legitimate avenue of escape from this terrible plight of suffering and sorrow. And when it had thus sought escape, and failed, it was willing to drink the cup. The divine mind of Michael knew he had done his best for the twelve apostles; but the human heart of Jesus wished that more might have been done for them before they should be left alone in the world. Jesus’ heart was being crushed; he truly loved his brethren. He was isolated from his family in the flesh; one of his chosen associates was betraying him. His father Joseph’s people had rejected him and thereby sealed their doom as a people with a special mission on earth. His soul was tortured by baffled love and rejected mercy. It was just one of those awful human moments when everything seems to bear down with crushing cruelty and terrible agony.
2021 182:3.9 Havarilerden ayrılmak İsa’nın insan kalbinde büyük bir ağırlıktı derin sevgiden gelen bu keder üzerine çökmüş ve kendisini beklemekte oluşunu çok iyi bildiği bir ölümle yüzleşmesini daha da zor hale getirmişti. O havarilerinin ne kadar zayıf ve bilgisiz olduğunu görmüştü, ve onlardan ayrılmayı istememekteydi. O, ayrılma vaktinin gelmiş olduğunu oldukça iyi bilmekteydi; ancak, onun insan kalbi, muhtemel bir biçimde acı ve kederin bu korkunç durumundan kaçmak için makul bir yolun bulunup bulunmayışını öğrenmenin derin arzusunu taşımaktaydı. Ve, o bu şekilde kaçmayı amaçladığında, ve başarısız olduğunda, kadehi içmek gerekmişti. Mikâil’in kutsal aklı, havariler için elinden gelenin en iyisini yapmış olduğunu bilmekteydi; ancak, İsa’nın insan kalbi, dünyada yalnız başlarına bırakılmalarından önce onların için daha fazla şeyin yapılabileceğini umut etmişti. İsa’nın kalbi ezilmekteydi; o gerçekten de kardeşlerini derinden sevmişti. Beden içindeki ailesinden tecrit edilmiş haldeydi; seçilmiş birlikteliklerinden biri kendisine ihanet etmekteydi. Babası Yusuf’un insanları kendisini reddetmiş ve böylece bir insanlık olarak kendi kötü sonlarını yeryüzü üzerindeki özel bir görevle garanti altına almışlardı. Bu yalnızca, her şeyin amansız bir kabalıkla ve korkunç bir sıkıntıyla insanın üzerine çöktüğü o hiç istenmeyen insan anlarından bir tanesiydi.
1955 182:3.10 Jesus’ humanity was not insensible to this situation of private loneliness, public shame, and the appearance of the failure of his cause. All these sentiments bore down on him with indescribable heaviness. In this great sorrow his mind went back to the days of his childhood in Nazareth and to his early work in Galilee. At the time of this great trial there came up in his mind many of those pleasant scenes of his earthly ministry. And it was from these old memories of Nazareth, Capernaum, Mount Hermon, and of the sunrise and sunset on the shimmering Sea of Galilee, that he soothed himself as he made his human heart strong and ready to encounter the traitor who should so soon betray him.
2021 182:3.10 İsa’nın insanlığı, özel yaşamdaki yalnızlığa, kamu yaşamındaki utanca ve amacında görünür haldeki başarısızlığa duyarsız değildi. Tüm bu duygular onun tarif edilemez bir yükle üzerine çökmüş haldeydi. Bu büyük kederde onun aklı Nasıra’daki çocukluğunun ve Celile’deki çalışmış olduğu erken yaşamına geri dönmüştü. Bu büyük sınav zamanında onun aklına, yeryüzüsel hizmetinin o keyifli sahnelerinin birçoğu gelmişti. Ve, Nasıra, Kapernaum, Hermon Dağı’na ve Celile Denizi’nde parıldayan gün doğuşa ve gün batışına ait bu eski hatırlardan kalbini güçlendirip ve çok yakın bir süre içinde kendisine ihanet edecek olan ihanetkar ile karşılaşmaya hazır hale gelerek kendisini telkin etmişti.
1955 182:3.11 Before Judas and the soldiers arrived, the Master had fully regained his customary poise; the spirit had triumphed over the flesh; faith had asserted itself over all human tendencies to fear or entertain doubt. The supreme test of the full realization of the human nature had been met and acceptably passed. Once more the Son of Man was prepared to face his enemies with equanimity and in the full assurance of his invincibility as a mortal man unreservedly dedicated to the doing of his Father’s will.
2021 182:3.11 Yudas ve askerler ulaşmadan önce, Üstün bütüncül bir biçimde olağan duruşunu yeniden kazanmıştı ruhaniyet beden üzerinde utgun hale gelmişti; inanç kendisini, korku duymaya veya şüpheye düşmeye dair tüm insan eğilimlerin üzerinde kendisini göstermişti. İnsan doğasının bütünüyle gerçekleşimine dair en üst sınav verilmiş ve o makul bir biçimde geçilmişti. Bir kez daha İnsan Evladı, bir fani insanın koşulsuz bir biçimde Babasının iradesini gerçekleştirmeye adanışından gelen kendinden eminlik ve bundan dolayı yenilmez oluşunun bütüncül güvencesi ile düşmanlarıyla yüzleşmeye hazır hale gelmişti.
Makale 181. Son Tembihler and Uyarılar |
Dizin
Tek versiyon |
Makale 183. İsa’nın İhanet Edilişi ve Tutuklanışı |