İngilizce Urantia Kitabı, 2006'dan beri dünya çapında Kamu Malıdır.
Çeviriler: © 2021 Urantia Society of Greater New York
THE VISIT TO PHILADELPHIA
PHILADELPHIA’YA OLAN ZIYARET
1955 167:0.1 THROUGHOUT this period of the Perean ministry, when mention is made of Jesus and the apostles visiting the various localities where the seventy were at work, it should be recalled that, as a rule, only ten were with him since it was the practice to leave at least two of the apostles at Pella to instruct the multitude. As Jesus prepared to go on to Philadelphia, Simon Peter and his brother, Andrew, returned to the Pella encampment to teach the crowds there assembled. When the Master left the camp at Pella to visit about Perea, it was not uncommon for from three to five hundred of the campers to follow him. When he arrived at Philadelphia, he was accompanied by over six hundred followers.
2021 167:0.1 PEREA hizmetinin bu süreci boyunca, yetmişlinin çalışmakta olduğu çeşitli yerleri ziyarette bulunan İsa ve havarilerden bahsedildiği zaman, bir kural olarak, onların yalnıza onunun kendisiyle bulunduğu, çünkü kalabalıklara öğretide bulunmak için Pella’da havarilerin en az ikisinin bırakılması âdetinin bulunduğu hatırlanmalıdır. İsa Philadelphia’ya devam etmeye hazırlanırken, Şimon Petrus ve abisi Andreas, orada bir araya gelmiş kalabalıklara öğretide bulunmak için Pella kampına geri dönmüştü. Üstün Perea çevresinde ziyaretlerde bulunmak için Pella’daki kamptan ayrıldığı zaman, sayıları üç yüz ila beş yüz arasında değişen kampçının onu takip edişi görülmemiş bir şey değildi. O Philadelphia’ya vardığı zaman, kendisine altı yüzden fazla takipçi eşlik etmekteydi.
1955 167:0.2 No miracles had attended the recent preaching tour through the Decapolis, and, excepting the cleansing of the ten lepers, thus far there had been no miracles on this Perean mission. This was a period when the gospel was proclaimed with power, without miracles, and most of the time without the personal presence of Jesus or even of his apostles.
2021 167:0.2 Dekapolis turnesi boyunca, on cüzamlının iyileştirilişi dışında, yakın zamanda verilmiş duyuruşta hiçbir mucize gerçekleşmemişti; bu ana kadar bu Perea görevinde hiçbir mucizede bulunulmamıştı. Bu, müjdenin güç ile, mucizeler olmadan, ve çoğu zaman İsa’nın ve hatta kendi havarilerinin bile kişisel mevcudiyeti olmadan duyurulmuş olduğu bir dönemdi.
1955 167:0.3 Jesus and the ten apostles arrived at Philadelphia on Wednesday, February 22, and spent Thursday and Friday resting from their recent travels and labors. That Friday night James spoke in the synagogue, and a general council was called for the following evening. They were much rejoiced over the progress of the gospel at Philadelphia and among the near-by villages. The messengers of David also brought word of the further advancement of the kingdom throughout Palestine, as well as good news from Alexandria and Damascus.
2021 167:0.3 İsa ve on havari Philadelphia’ya Çarşamba günü, Şubat’ın 22’si varmış olup, Perşembe ve Cumayı önceki seyahatlerden ve emeklerinden dinlenir halde geçirmişlerdi. Bu Cuma Yakub sinagogda konuşmuş olup, genel bir heyet ertesi akşam için toplanmaya çağrılmıştı. Onlar, Philadelphia’daki ve yakındaki köylerde müjdenin ilerleyişinden fazlasıyla mutluluk duymuşlardı. Davud’un ileticileri de, İskenderiye ve Şam’dan iyi haberlere ek olarak, Filistin boyunca krallığın ilave gelişimi haberleri getirmişti.
1. BREAKFAST WITH THE PHARISEES
1. FERISILERLE OLAN KAHVALTI
1955 167:1.1 There lived in Philadelphia a very wealthy and influential Pharisee who had accepted the teachings of Abner, and who invited Jesus to his house Sabbath morning for breakfast. It was known that Jesus was expected in Philadelphia at this time; so a large number of visitors, among them many Pharisees, had come over from Jerusalem and from elsewhere. Accordingly, about forty of these leading men and a few lawyers were bidden to this breakfast, which had been arranged in honor of the Master.
2021 167:1.1 Philadelphia’da, Abner’in öğretileri kabul etmiş halde bulunan ve Şabat sabahı kahvaltı için evine İsa’yı davet etmiş olan oldukça varlıklı ve etkili bir Ferisi yaşamaktaydı[1]. İsa’nın bu zaman zarfında Philadelphia’da beklenmekte olduğu bilinmekteydi; aralarında birçok Ferisinin bulunduğu, oldukça büyük sayıdaki ziyaretçi Kudüs’ten ve diğer yerlerden gelmiş haldeydi. Bunun uyarınca, bu önde gelen yaklaşık olarak kırk kişi ve birkaç avukat, Üstün’ün onuruna düzenlenmiş halde bulunan bu kahvaltıya davet edilmişti.
1955 167:1.2 As Jesus lingered by the door, speaking with Abner, and after the host had seated himself, there came into the room one of the leading Pharisees of Jerusalem, a member of the Sanhedrin, and as was his habit, he made straight for the seat of honor at the left of the host. But since this place had been reserved for the Master and that on the right for Abner, the host beckoned the Jerusalem Pharisee to sit four seats to the left, and this dignitary was much offended because he did not receive the seat of honor.
2021 167:1.2 İsa, Abner ile konuşan bir biçimde, kapı çevresinde vakit geçirmekteyken, ve ev sahibi sofraya oturduktan sonra, odaya, bir Sanhedrin üyesi olan, Kudüs’ün önde gelen Ferisilerinden bir tanesi girmişti; ve, alışkanlığı olduğu için, bu kişi doğrudan bir biçimde ev sahibinin yanındaki onur olduğuna yönelmişti[2]. Ancak, öncesinden bu yer Üstün için ve onun yanındaki koltuk ise Abner için ayrılmış olduğu için, ev sahibi Kudüs Ferisisi’ne soldan dördüncü koltuğu işaret etmiş olup, bu soylu kişi onur koltuğunu almadığı için fazlasıyla alınmıştı.
1955 167:1.3 Soon they were all seated and enjoying the visiting among themselves since the majority of those present were disciples of Jesus or else were friendly to the gospel. Only his enemies took notice of the fact that he did not observe the ceremonial washing of his hands before he sat down to eat. Abner washed his hands at the beginning of the meal but not during the serving.
2021 167:1.3 Yakın bir süre içinde onların tümü oturmuş olup, kendi aralarında gerçekleşen sohbeti memnuniyetle deneyimlemekteydiler çünkü orada mevcut bulunanların büyük bir çoğunluğu İsa’nın takipçileri ve öyle olmayan durumlarda ise müjdeye dostane yaklaşan kişilerdi. Sadece onun düşmanları İsa’nın, yemeğe oturmadan önce ellerin törensel biçimde yıkanmasına uymadığını gözlemlemişti[3]. Abner ellerini yemek başlamadan önce yıkamıştı, ancak yemek sunulurken değil.
1955 167:1.4 Near the end of the meal there came in from the street a man long afflicted with a chronic disease and now in a dropsical condition. This man was a believer, having recently been baptized by Abner’s associates. He made no request of Jesus for healing, but the Master knew full well that this afflicted man came to this breakfast hoping thereby to escape the crowds which thronged him and thus be more likely to engage his attention. This man knew that few miracles were then being performed; however, he had reasoned in his heart that his sorry plight might possibly appeal to the Master’s compassion. And he was not mistaken, for, when he entered the room, both Jesus and the self-righteous Pharisee from Jerusalem took notice of him. The Pharisee was not slow to voice his resentment that such a one should be permitted to enter the room. But Jesus looked upon the sick man and smiled so benignly that he drew near and sat down upon the floor. As the meal was ending, the Master looked over his fellow guests and then, after glancing significantly at the man with dropsy, said: “My friends, teachers in Israel and learned lawyers, I would like to ask you a question: Is it lawful to heal the sick and afflicted on the Sabbath day, or not?” But those who were there present knew Jesus too well; they held their peace; they answered not his question.
2021 167:1.4 Yemeğin sonuna yakın sokaktan, müzmin bir hastalıktan sıkıntı çekmekte olan ve bu aşamada derisi kabarmış bir koşuldaki bir kişi gelmişti. Bu kişi, yakın bir süre içinde Abner’in birliktelikleri tarafından vaftiz edilmiş olarak, bir inanandı. O iyileşmek için İsa’dan hiçbir istekte bulunmamıştı ancak, Üstün, bu sıkıntı içindeki kişinin bu kahvaltıya, aracılığıyla kendisini çevreleyen kalabalıklardan kaçmayı ve böylece onun ilgisine daha olası bir biçimde gelmeyi umut eder halde uğramış olduğunu oldukça iyi bilmekteydi. Bu kişi çok az mucizenin bu zamanlarda gerçekleştirilmekte olduğunu bilmekteydi; buna rağmen, o kalbi içerisinde, kendi talihsiz görünüşünün mümkün bir biçimde Üstün’ün merhametini çekecek oluşunu düşünmüştü. Ve, o yanılmamıştı zira, bu kişi odaya girdiğinde, hem İsa hem de kendisini üstün görmekteki Kudüslü Ferisi kendisini fark etmişti. Ferisi, bu türden bir kişinin odaya girmesine izin verilmemesi gerektiğine dair itirazını ifade etmede yavaş davranmamıştı. Ancak, İsa hasta kişiye doğru bakışlarını kaldırıp o kadar iyi bir biçimde gülümsemişti ki, bu kişi yakına gelmiş olup, yere çömelmişti. Yemek sona ererken, Üstün akran davetlilere doğru bakışlarını yöneltmiş olup, ardından, ödem içindeki kişiye dikkate değer bir süre bakarak, şunu söylemişti: “Benim arkadaşlarım, siz İsrail’deki öğretmenler ve eğitimli avukatlar, sizlere bir soru sormak istiyorum: “Hasta ve sıkıntı çekmekte olan kişiyi Şabat günü iyileştirmek kanuna aykırımıdır değil midir?” Ancak, burada mevcut bulunmakta olan kişiler İsa’yı oldukça iyi bilmekteydi; onlar sessizliklerini korumuşlardı, bu sorusuna cevap vermemişlerdi[4][5].
1955 167:1.5 Then went Jesus over to where the sick man sat and, taking him by the hand, said: “Arise and go your way. You have not asked to be healed, but I know the desire of your heart and the faith of your soul.” Before the man left the room, Jesus returned to his seat and, addressing those at the table, said: “Such works my Father does, not to tempt you into the kingdom, but to reveal himself to those who are already in the kingdom. You can perceive that it would be like the Father to do just such things because which one of you, having a favorite animal that fell in the well on the Sabbath day, would not go right out and draw him up?” And since no one would answer him, and inasmuch as his host evidently approved of what was going on, Jesus stood up and spoke to all present: “My brethren, when you are bidden to a marriage feast, sit not down in the chief seat, lest, perchance, a more honored man than you has been invited, and the host will have to come to you and request that you give your place to this other and honored guest. In this event, with shame you will be required to take a lower place at the table. When you are bidden to a feast, it would be the part of wisdom, on arriving at the festive table, to seek for the lowest place and take your seat therein, so that, when the host looks over the guests, he may say to you: ‘My friend, why sit in the seat of the least? come up higher’; and thus will such a one have glory in the presence of his fellow guests. Forget not, every one who exalts himself shall be humbled, while he who truly humbles himself shall be exalted. Therefore, when you entertain at dinner or give a supper, invite not always your friends, your brethren, your kinsmen, or your rich neighbors that they in return may bid you to their feasts, and thus will you be recompensed. When you give a banquet, sometimes bid the poor, the maimed, and the blind. In this way you shall be blessed in your heart, for you well know that the lame and the halt cannot repay you for your loving ministry.”
2021 167:1.5 Bunun ardından, İsa hasta olan kişinin oturmuş olduğu yere gidip, kendisinin elinden tutan bir biçimde, şunu söylemişti: “Kalk ve kendi yoluna git. Sen iyileşmeyi istemedin, ancak ben kalbinin arzusunu ve ruhunun inancını biliyorum[6].” Bu kişi odadan ayrılmadan önce, İsa oturduğu yere geri dönmüş olup, masada bulunanlara hitap eden bir biçimde, şunu söylemişti: “Bu türden şeyleri benim Babam yapmaktadır; sizleri krallığın cazibesine çekmek için değil, hâlihazırda krallık içinde bulunmakta olanlara kendisini açığa çıkarmak için[7]. Sizler, tam da bu tür şeyleri yapmanın Baba gibi davranmak olduğunu sezebilirsiniz çünkü hanginiz gözde bir hayvanınız Şabat günü kuyuya düştüğünde doğrudan bir biçimde oraya gidip onu çekmek istemezsiniz ki?” Ve, hiç kimse ona cevap vermeyeceği için, ve onu ağırlayan kişi göründüğü kadarıyla neyin gerçekleşmekte olduğunu onayladığı için, İsa ayağa kalkıp, orada bulunan herkese şunu söyledi: “Benim kardeşlerim, bir düğün şölenine davet edildiğiniz zaman, hani olur da sizden daha büyük onura sahip olan kişi davet edilmiştir diye baş tarafa oturmazsınız; ev sahibi size gelip, yerinizi bu diğer, onurlu davetliye vermenizi istemek zorunda kalır diye. Böyle bir durumda, utanma duygusuyla masadaki daha alt bir konumda yerinizi almanız gerekecektir. Bir şölene davet edildiğinizde, şölen sofrasına varışınızda, en alt konumdaki yeri aramak ve ev sahibinin sizi davetliler içinde görüp, sizlere ‘Arkadaşım benim, neden olmayacak yere oturuyorsun? Şöyle yakınıma gel’ diyebilmesi için burada yerinizi almak bir bilgece harekettir; ve, böylece, böyle bir kişi akran davetlileri arasında saygın bir konuma sahip olabilir. Unutmayın, kendisini yücelten herkes alçakgönüllülüğü tadacakken, kendisini içten bir biçimde alçak gören yüceltilecektir[8]. Bu nedenle, bir yemek düzenleyeceğiniz veya bir akşam yemeği vereceğiniz zaman, her zaman arkadaşlarınızı, kardeşlerinizi, kan bağınızdan olanları veya karşılığında sizlere ziyafetler verebilsinler ve böylece telafi edilebilesiniz diye zengin komşularınızı çağırmayın. Bir ziyafet vereceğiniz zaman, zaman zaman fakirleri, sakatları ve gözleri görmeyenleri çağırın. Bu şekilde sizler kalplerinizde kutsanacaksınız; zira, sizler, kötürüm olanların ve normal olmayanların sizlere derin sevgi hizmetiniz için maddi şeyler veremeyeceğini oldukça iyi bilmektesiniz.
2. PARABLE OF THE GREAT SUPPER
2. BÜYÜK ŞÖLEN HIKÂYESI
1955 167:2.1 As Jesus finished speaking at the breakfast table of the Pharisee, one of the lawyers present, desiring to relieve the silence, thoughtlessly said: “Blessed is he who shall eat bread in the kingdom of God”—that being a common saying of those days. And then Jesus spoke a parable, which even his friendly host was compelled to take to heart. He said:
2021 167:2.1 İsa kahvaltı masasında Ferisi’den bahsedişini bitirdiğinde, hazır bulunan avukatlardan bir tanesi, sessizliğini bozma arzusu içinde, düşünmeden şunu söylemişti: “Tanrı’nın krallığında yemek yiyecek kişi kutsanmıştır” — bu, bu dönemlerin olağan bir deyişiydi[9]. Ve, bunun ardından İsa, dostane ev sahibinin kalbinde düşünmeye zorlanmış olduğu, bir hikâyeyi anlattı. İsa şunu söylemişti:
1955 167:2.2 “A certain ruler gave a great supper, and having bidden many guests, he dispatched his servants at suppertime to say to those who were invited, ‘Come, for everything is now ready.’ And they all with one accord began to make excuses. The first said, ‘I have just bought a farm, and I must needs go to prove it; I pray you have me excused.’ Another said, ‘I have bought five yoke of oxen, and I must go to receive them; I pray you have me excused.’ And another said, ‘I have just married a wife, and therefore I cannot come.’ So the servants went back and reported this to their master. When the master of the house heard this, he was very angry, and turning to his servants, he said: ‘I have made ready this marriage feast; the fatlings are killed, and all is in readiness for my guests, but they have spurned my invitation; they have gone every man after his lands and his merchandise, and they even show disrespect to my servants who bid them come to my feast. Go out quickly, therefore, into the streets and lanes of the city, out into the highways and the byways, and bring hither the poor and the outcast, the blind and the lame, that the marriage feast may have guests.’ And the servants did as their lord commanded, and even then there was room for more guests. Then said the lord to his servants: ‘Go now out into the roads and the countryside and constrain those who are there to come in that my house may be filled. I declare that none of those who were first bidden shall taste of my supper.’ And the servants did as their master commanded, and the house was filled.”
2021 167:2.2 “Bir zamanlar belli bir yönetici büyük bir akşam yemeği veriyordu; birçok davetliyi çağırmış bir biçimde, yemek zamanı davet edilmiş olanlara hizmetçilerini şunu söylemeleri için göndermişti: ‘Gelin, şimdi her şey hazır.’ Ve, onların tümü tek bir ağızdan bahanelerini söylemeye başladılar. İlki, ‘Ben daha yeni bir çiftlik aldım ve nasıl işliyor görmek zorundayım; umarım beni affedersin.’ Diğeri, ‘beş baş öküzü satın aldım, ve şimdi teslim almak zorundayım; umarım beni affedersin.’ Bir diğeri ‘Yeni evlendim, ve bu yüzden gelemem.’ Böylece hizmetçiler geri dönüp, bunları sahiplerine duyurdu. Evin sahibi bunları duyduğunda, oldukça kızmış olup, hizmetçilerine dönen bir biçimde, şunu söyledi: ‘Ben bu evlilik ziyafetini hazırladım; eti yumuşak hayvanları kestim ve her şey davetliler için hazır, ama onlar benim davetimi küçük görüyor; onlar herkesin topraklarına gitti ve mallarından yedi, ve onlar kendilerini şölenime çağırmış olan hizmetçilerime saygısızlık bile ediyor. Bu yüzden Derhal davranın, şehrin sokaklarına, geçitlerine gidin, ana yollarına çıkın, dar yollarına uğrayın, fakir ve itilmiş, gözleri görmez ve yürüyemezi buraya getirin, getirin ki evlilik şöleni davetlilere sahip olsun.’ Ve, hizmetçiler ev sahibinin emretmiş olduğu şeyi böylece yerine getirdiler; ve, böyleyken bile, daha fazla ziyaretçi için yer hala vardı. Bunun ardından, ev sahibi çalışanlarına: ‘Şimdi dış yollara ve şehir dışına çıkın ve bu şehre gelenleri doyurmak için benim evi beraberinizde getirin. Ben sizlere, ilk olarak çağrılmış olanlardan hiçbirinin yemeğimi tatmayacağını duyuruyorum.’ Ve, hizmetçiler üstünlerin emretmiş oldukları şeyi yerine getirdiler, ve ev doldu.”[10]
1955 167:2.3 And when they heard these words, they departed; every man went to his own place. At least one of the sneering Pharisees present that morning comprehended the meaning of this parable, for he was baptized that day and made public confession of his faith in the gospel of the kingdom. Abner preached on this parable that night at the general council of believers.
2021 167:2.3 Ve, bu kişiler bu sözleri duyduklarında, oradan ayrılmışlardı her kişi kendi mekânına çekildi. En sonunda, orada hazır bulunup dudak büken Ferisilerden bir tanesi bu simgesel hikâyenin anlamını kavramıştı zira, o, bu gün vaftiz olmuş ve krallın müjdesine olan inancını herkese açık bir biçimde itiraf etmişti. Abner bu gece, inananlardan meydana gelen genel toplantı da bu simgesel hikâye üzerine duyuruda bulunmuştu.
1955 167:2.4 The next day all of the apostles engaged in the philosophic exercise of endeavoring to interpret the meaning of this parable of the great supper. Though Jesus listened with interest to all of these differing interpretations, he steadfastly refused to offer them further help in understanding the parable. He would only say, “Let every man find out the meaning for himself and in his own soul.”
2021 167:2.4 Bir sonraki gün, havarilerin tümü, bu büyük akşam yemeği hikâyesinin içermiş olduğu anlamı yorumlamaya çalışmanın felsefi alıştırmasında bulunmuştu. Her ne kadar İsa ilgi ile bu farklılık gösteren yorumların tümünü dinlemiş olsa da, oldukça kararlı bir biçimde kendilerine hikâyenin anlaşılmasında ilave yardımda bulunmayı reddetmişti. O yalnızca şunu söylerdi, “Bırakınız her kişi anlamı kendi için ve kendi öz ruhunda bulsun.”
3. THE WOMAN WITH THE SPIRIT OF INFIRMITY
3. YILGIN TUTUMDAKI KADIN
1955 167:3.1 Abner had arranged for the Master to teach in the synagogue on this Sabbath day, the first time Jesus had appeared in a synagogue since they had all been closed to his teachings by order of the Sanhedrin. At the conclusion of the service Jesus looked down before him upon an elderly woman who wore a downcast expression, and who was much bent in form. This woman had long been fear-ridden, and all joy had passed out of her life. As Jesus stepped down from the pulpit, he went over to her and, touching her bowed-over form on the shoulder, said: “Woman, if you would only believe, you could be wholly loosed from your spirit of infirmity.” And this woman, who had been bowed down and bound up by the depressions of fear for more than eighteen years, believed the words of the Master and by faith straightened up immediately. When this woman saw that she had been made straight, she lifted up her voice and glorified God.
2021 167:3.1 Abner öncesinde, sinagogların tümünün Sanhedrin emri ile onun öğretilerine kapatılmış olmasından beri bir sinagogda ilk kez görünüşü olarak, bu Şabat günü Üstün’ün öğretide bulunmasını düzenlemişti. Ayinin sonunda, İsa, bir üzüntü ifadesi taşıyan ve fazlasıyla kambur olan, yaşlıca bir kadına doğru bakışlarını indirmişti. Bu kişi uzunca bir süre boyunca korku etkisinde yaşamıştı ve, her türlü neşe yaşamından kaçmıştı. İsa kürsüden inerken, ona doğru gitti, ve onun kambur bedeninde omzuna dokunarak, şunu söyledi: “Kadın, sadece inanacak olursan, yılgın halinden tamamiyle kurtulmuş olacaksın.” Ve, on sekiz yıldan fazla bir süre boyunca korkunun getirmiş olduğu ümitsizlik halinden dolayı eğilip ve bükülmüş olan bu kadın, Üstün’ün sözlerine inanmış olup, inançla derhal doğruldu. Bu kadın kendisinin doğrultulmuş olduğunu görünce, sesini yükseltti ve Tanrı’yı yüceltti.[11]
1955 167:3.2 Notwithstanding that this woman’s affliction was wholly mental, her bowed-over form being the result of her depressed mind, the people thought that Jesus had healed a real physical disorder. Although the congregation of the synagogue at Philadelphia was friendly toward the teachings of Jesus, the chief ruler of the synagogue was an unfriendly Pharisee. And as he shared the opinion of the congregation that Jesus had healed a physical disorder, and being indignant because Jesus had presumed to do such a thing on the Sabbath, he stood up before the congregation and said: “Are there not six days in which men should do all their work? In these working days come, therefore, and be healed, but not on the Sabbath day.”
2021 167:3.2 Her ne kadar, kambur halinin onun umutsuzluk içindeki aklının bir sonucu olduğu biçimde, bu kişinin sıkıntısı tamamiyle zihinsel olsa da, insanlar İsa’nın gerçek bir fiziksel bozukluğu düzelmiş olduğunu düşündüler. Philadelphia’daki sinagog cemiyeti İsa’nın öğretisine karşı dostane olsa da, bu sinagogun baş yöneticisi dostane olmayan bir Ferisi’idi. Ve, İsa’nın bir fiziksel bozukluğu iyileştirmiş oluşuna dair cemiyetin fikrini paylaşmış ve Şabat günü İsa’nın bu türden bir şeyi yapmaya cüret edişi karşısında sinirlenmiş halde, ayine katılanların karşısında ayağa kalıp, şunu söylemişti: “İnsanların yapmaları gereken her şeyi gerçekleştireceği altı gün bulunmuyor mu? Bu çalışma günleri gelsin, iyileştirilme yapılsın, ancak Şabat günü değil.”[12]
1955 167:3.3 When the unfriendly ruler had thus spoken, Jesus returned to the speaker’s platform and said: “Why play the part of hypocrites? Does not every one of you, on the Sabbath, loose his ox from the stall and lead him forth for watering? If such a service is permissible on the Sabbath day, should not this woman, a daughter of Abraham who has been bound down by evil these eighteen years, be loosed from this bondage and led forth to partake of the waters of liberty and life, even on this Sabbath day?” And as the woman continued to glorify God, his critic was put to shame, and the congregation rejoiced with her that she had been healed.
2021 167:3.3 Dostane olmayan idareci bu şekilde konuştuğunda, İsa konuşma kürsüsüne geri dönüp, şunu söylemişti: “Neden iki yüzlülükte bulunmak gerekiyor ki? Her biriniz Şabat gününde büyük baş hayvanınızı tutulduğu yer olan ahırdan çıkarıp, sulamaya götürmüyor musunuz? Eğer böyle bir hizmete Şabat günü izin veriliyorsa, on sekiz yıl kötülük altında eğilmiş olan İbrahim bir kızı, bu kadın, tutsaklığından kurtarılmaya ve özgürlük ve yaşamın sularından beslenmeye götürülmemeli midir, bu Şabat günü de mi?” Ve, kadın Tanrı’yı yüceltmeye devam etmeyi sürdürdükçe, İsa’yı eleştirilen utanmış olup, ayin katılanları bu kadının iyileşmiş oluşu karşısında derin neşe duydular[13].
1955 167:3.4 As a result of his public criticism of Jesus on this Sabbath the chief ruler of the synagogue was deposed, and a follower of Jesus was put in his place.
2021 167:3.4 Bu Şabat günü İsa’yı herkes karşısında eleştirmesinin bir sonucu olarak sinagogun baş yöneticisi görevinden alınmış olup, İsa’nın bir takipçisi onun yerine getirilmişti.
1955 167:3.5 Jesus frequently delivered such victims of fear from their spirit of infirmity, from their depression of mind, and from their bondage of fear. But the people thought that all such afflictions were either physical disorders or possession of evil spirits.
2021 167:3.5 İsa sıklıkla gerçekleşen bir biçimde, yılgınlık tutumlarından, akıllarındaki ümitsizlik hislerinden ve korkuya olan köleliklerinden bu korku kurbanları kurtarmıştı. Ancak, insanlar tüm bu sıkıntılarının ya fiziksel bozukluklardan yâda kötülük ruhaniyetlerinin ruhlara girmesinden dolayı gerçekleşmiş olduğunu düşünmüştü.
1955 167:3.6 Jesus taught again in the synagogue on Sunday, and many were baptized by Abner at noon on that day in the river which flowed south of the city. On the morrow Jesus and the ten apostles would have started back to the Pella encampment but for the arrival of one of David’s messengers, who brought an urgent message to Jesus from his friends at Bethany, near Jerusalem.
2021 167:3.6 İsa sinagogdaki öğretisini bir kez daha Pazar günü gerçekleştirmişti; ve, birçok kişi o gün öğle vakti, şehrin güneyinde akmakta olan nehirde Abner tarafından vaftiz edilmişti. Ertesi sabah, Kudüs yakındaki, Bethani’de bulunan arkadaşlarından İsa’ya acil bir iletiyi getirmiş olan, Davud’un ileticilerinden bir tanesinin varışı olmasaydı, İsa ve on havari Pella kampına olan geri dönüşlerine başlayacaklardı.
4. THE MESSAGE FROM BETHANY
4. BETHANI’DEN GELEN İLETI
1955 167:4.1 Very late on Sunday night, February 26, a runner from Bethany arrived at Philadelphia, bringing a message from Martha and Mary which said, “Lord, he whom you love is very sick.” This message reached Jesus at the close of the evening conference and just as he was taking leave of the apostles for the night. At first Jesus made no reply. There occurred one of those strange interludes, a time when he appeared to be in communication with something outside of, and beyond, himself. And then, looking up, he addressed the messenger in the hearing of the apostles, saying: “This sickness is really not to the death. Doubt not that it may be used to glorify God and exalt the Son.”
2021 167:4.1 Pazar akşamı, Şubat’ın 26’sı, oldukça geç bir saate bir ulak, şunu söylemiş olan, Marta ve Meryem’den bir iletiyi getiren bir biçimde, Bethani’den Philadelphia’ya ulaşmıştı: “Koruyucu, senin derinden sevmiş olduğun kişi çok hasta[14].” Bu ileti İsa’ya akşam konuşmasının sonunda ulaşmış olup, İsa bu anda gece için havarilerine iyi geceler dilemekteydi. İlk başta İsa hiçbir cevapta bulunmamıştı. Orada, kendisinin dışında ve onun ötesinde bulunan bir konumdaki kişiyle bir iletişim içinde olduğu göründüğü bir vakit olarak, tuhaf ara hallerinden bir tanesi yaşanmıştı. Ve, bunun ardından, yukarı doğru bakar bir halde, o ileticiye, şunu söyleyen bir biçimde, havarilerin duyabildiği halde şöyle hitap etmişti: “Bu hastalık gerçekten de ölüme varmamaktadır. Onun, Tanrı’ya hak ettiği ihtişamı sunmak ve Evlat’ı yüceltmek için kullanılabileceğinden kuşku duymayın[15].”
1955 167:4.2 Jesus was very fond of Martha, Mary, and their brother, Lazarus; he loved them with a fervent affection. His first and human thought was to go to their assistance at once, but another idea came into his combined mind. He had almost given up hope that the Jewish leaders at Jerusalem would ever accept the kingdom, but he still loved his people, and there now occurred to him a plan whereby the scribes and Pharisees of Jerusalem might have one more chance to accept his teachings; and he decided, his Father willing, to make this last appeal to Jerusalem the most profound and stupendous outward working of his entire earth career. The Jews clung to the idea of a wonder-working deliverer. And though he refused to stoop to the performance of material wonders or to the enactment of temporal exhibitions of political power, he did now ask the Father’s consent for the manifestation of his hitherto unexhibited power over life and death.
2021 167:4.2 İsa, Marta, Meryem ve onların kardeşleri olan Lazarus’tan fazlasıyla hoşnuttu; o kendilerini çok güçlü bir şefkat ile derinden sevmekteydi[16]. Onun ilk ve insani olan düşüncesi, onların derhal yardımlarına koşmaktı ancak, onun bileşik haldeki aklına başka bir düşünce gelmişti. O öncesinde, Kudüs’te bulunan Musevi önderlerin krallığı bir zaman zarfında kabul edeceklerine dair umudu neredeyse tamamen bırakmış haldeydi; ancak, o hala kendi insanlarını derinden sevmekteydi; ve, orada bu aşamada aklına, aracılığı ile Kudüs kâtipleri ve Ferisilerin kendi öğretilerini kabul etmek için bir tane daha imkâna sahip olabilecekleri bir plan fikri gelmişti; ve, İsa, eğer Babası bu iradeye sahip ise, Kudüs’teki bu son başvurunun onun tüm yeryüzü süreci içindeki en derin ve en hayretler verici emeği olmasına karar vermişti. Museviler, mucizeleri gerçekleştiren bir kurtarıcı düşüncesine sarılmaktaydılar. Ve, her ne kadar o maddi harikaları gerçekleştirmeyi veya siyasi gücün zamansal dışavurumlarını uygulamayı sırf insanları hoşnut kılmak için kabul etmeyi reddetmiş olsa da, o bu aşmada kesin bir biçimde, sahip olduğu bu zamana kadar yaşam ve ölüm üzerine gösterilmemiş olan gücün dışavurumu için Baba’nın iznini istemişti.
1955 167:4.3 The Jews were in the habit of burying their dead on the day of their demise; this was a necessary practice in such a warm climate. It often happened that they put in the tomb one who was merely comatose, so that on the second or even the third day, such a one would come forth from the tomb. But it was the belief of the Jews that, while the spirit or soul might linger near the body for two or three days, it never tarried after the third day; that decay was well advanced by the fourth day, and that no one ever returned from the tomb after the lapse of such a period. And it was for these reasons that Jesus tarried yet two full days in Philadelphia before he made ready to start for Bethany.
2021 167:4.3 Museviler, ölümün gerçekleştiği gün kefeni toprağa verme alışkanlığındaydılar; bu, bu türden sıcak bir iklimde gerekli bir uygulamaydı. Onların, aslında yalnızca koma halinde bulunan bir kişiyi tabuta koyup, bu kişinin de ikinci veya üçüncü gün tabuttan çıkması sıklıkla yaşanmıştı. Ancak, her ne kadar ruhaniyet ve ruhun iki veya üç gün boyunca beden yakınında vakit geçirmiş oluşu, ancak bunu hiçbir zaman üçüncü gün sonrası gerçekleştirmeyişi Musevilerin inancıydı gerçekte bozulma dördüncü gün oldukça ilerlemekte olup, bu türden bir vakit geçtikten sonra hiç kimse tabuttan geri dönmemekteydi. Ve, bu nedenlerden dolayı, İsa Bethani için ayrılmaya hazırlanmadan önce, Philadelphia’da iki bütün gün vakit geçirmeye devam etmişti[17].
1955 167:4.4 Accordingly, early on Wednesday morning he said to his apostles: “Let us prepare at once to go into Judea again.” And when the apostles heard their Master say this, they drew off by themselves for a time to take counsel of one another. James assumed the direction of the conference, and they all agreed that it was only folly to allow Jesus to go again into Judea, and they came back as one man and so informed him. Said James: “Master, you were in Jerusalem a few weeks back, and the leaders sought your death, while the people were minded to stone you. At that time you gave these men their chance to receive the truth, and we will not permit you to go again into Judea.”
2021 167:4.4 Bunun uyarınca, Çarşamba günü sabahı erkenden o havarilerine şunu söyledi: “Bir an önce Yudea’ya tekrar gitmek için hazırlanalım[18].” Ve, havariler Üstün’ün bunu söylediğini duyduğunda, birbirlerine danışmak için bir süreliğine kendi aralarına çekildiler. Yakub konuşmanın idaresini üstlenmiş olup, onlar hep birlikte İsa’nın Yudea’ya tekrar gitmesine izin vermenin yalnızca budalalık olacağına karar vermiş olup, tek bir vücut içerisinde geri gelip, bunu böylece ona söylediler. Yakub: “Üstün, sen yalnızca birkaç hafta önce Kudüs’teydin, ve önderler senin ölümünü amaçlarken, insanlar seni taşlamayı istediler. O zaman sen bu kişilere gerçeği almak için imkânlarını sundun, ve bizler senin tekrar Yudea’ya geri gitmene izin vermeyeceğiz[19].”
1955 167:4.5 Then said Jesus: “But do you not understand that there are twelve hours of the day in which work may safely be done? If a man walks in the day, he does not stumble inasmuch as he has light. If a man walks in the night, he is liable to stumble since he is without light. As long as my day lasts, I fear not to enter Judea. I would do one more mighty work for these Jews; I would give them one more chance to believe, even on their own terms—conditions of outward glory and the visible manifestation of the power of the Father and the love of the Son. Besides, do you not realize that our friend Lazarus has fallen asleep, and I would go to awake him out of this sleep!”
2021 167:4.5 Bunun sonrasında, İsa: “Ancak, herhangi bir işi güvenle gerçekleştirmek için günde on iki saatin bulunduğunu anlamıyor musunuz? Eğer bir kişi gün içinde yürürse, gecedekine kıyasla daha az sendeleyecektir[20]. Eğer bir kişi gece yürürse, ışık olmadığı için sendelemeye elverişli halde bulunacaktır. Benim günlerim sürene kadar, Yudea’ya girmekten korkmuyorum. Ben bu Museviler için bir kudretli emekte daha bulunacağım; ben onlara inanmak için bir şans daha vereceğim, her ne kadar onların anladığı biçimde olsa da — dışa dönük ihtişam içinde ve Baba’nın gücünün ve Evlat’ın derin sevgisinin görünür dışavurumu halinde. Bunun yanı sıra, arkadaşımız Lazarus’un uykuya dalmış olduğunu görmüyor musunuz, ben onu bu uykudan uyandırmak istiyorum!”[21]
1955 167:4.6 Then said one of the apostles: “Master, if Lazarus has fallen asleep, then will he the more surely recover.” It was the custom of the Jews at that time to speak of death as a form of sleep, but as the apostles did not understand that Jesus meant that Lazarus had departed from this world, he now said plainly: “Lazarus is dead. And I am glad for your sakes, even if the others are not thereby saved, that I was not there, to the end that you shall now have new cause to believe in me; and by that which you will witness, you should all be strengthened in preparation for that day when I shall take leave of you and go to the Father.”
2021 167:4.6 Bunun ardından, havarilerden bir tanesi şunu söyledi: “Üstün, eğer Lazarus uykuya dalmışsa, o oldukça kesin bir biçimde eski haline dönecektir.” Bu zamanlarda Museviler’in ölümden bir uyku biçiminde bahsetmeleri adetti; ancak, havariler İsa’nın, Lazarus’un bu dünyadan ayrılmış oluşunu kastettiğini anlamamışları o bu aşamada yalın bir biçimde: “Lazarus öldü. Ve, ben sizin adınıza mutluyum; her ne kadar ben tek bir yerde olduğum için diğerleri bunun aracılığı ile kurtarılmayacak olsa da, şimdi bana inanmak için sizlerin yeni bir nedene sahip olacağınız için; ve, gözlemleyeceğiniz şeyle, hepiniz, sizlerden ayrılacağım ve Baba’ya gideceğim güne hazırlıkta tamamiyle güçlenmelisiniz[22].”
1955 167:4.7 When they could not persuade him to refrain from going into Judea, and when some of the apostles were loath even to accompany him, Thomas addressed his fellows, saying: “We have told the Master our fears, but he is determined to go to Bethany. I am satisfied it means the end; they will surely kill him, but if that is the Master’s choice, then let us acquit ourselves like men of courage; let us go also that we may die with him.” And it was ever so; in matters requiring deliberate and sustained courage, Thomas was always the mainstay of the twelve apostles.
2021 167:4.7 Onlar İsa’yı, Yudea’ya gitmekten kaçınması için ikna edemediklerinde, havarilerden bazıları kendisine eşlik etmeyi bile istememişti; Tomas, şunu söyleyen bir biçimde, akranlarına: “Bizler Üstüne korkularımızı söyledik, ancak o Bethani’ye gitmeye kararlı. Ben bunun onun sonu anlamına geleceğini kabul ediyorum; onlar kesin bir biçimde kendisini öldürecekler; ancak, eğer bu Üstün’ün tercihi ise, ona cesur kişiler olarak karşılık verelim; kendisi ile birlikte ölebilmek için bizler de o yoldan gidelim[23].” Ve, bu her zaman böyle olmuştu; bilinçli ve kararlı cesaret gerektiren hususlarda Tomas her zaman on iki havarinin bel kemiği olmuştu.
5. ON THE WAY TO BETHANY
5. BETHANI’YE OLAN YOLLARINDA
1955 167:5.1 On the way to Judea Jesus was followed by a company of almost fifty of his friends and enemies. At their noon lunchtime, on Wednesday, he talked to his apostles and this group of followers on the “Terms of Salvation,” and at the end of this lesson told the parable of the Pharisee and the publican (a tax collector). Said Jesus: “You see, then, that the Father gives salvation to the children of men, and this salvation is a free gift to all who have the faith to receive sonship in the divine family. There is nothing man can do to earn this salvation. Works of self-righteousness cannot buy the favor of God, and much praying in public will not atone for lack of living faith in the heart. Men you may deceive by your outward service, but God looks into your souls. What I am telling you is well illustrated by two men who went into the temple to pray, the one a Pharisee and the other a publican. The Pharisee stood and prayed to himself: ‘O God, I thank you that I am not like the rest of men, extortioners, unlearned, unjust, adulterers, or even like this publican. I fast twice a week; I give tithes of all that I get.’ But the publican, standing afar off, would not so much as lift his eyes to heaven but smote his breast, saying, ‘God be merciful to me a sinner.’ I tell you that the publican went home with God’s approval rather than the Pharisee, for every one who exalts himself shall be humbled, but he who humbles himself shall be exalted.”
2021 167:5.1 Yudea yolunda İsa, arkadaşları ve düşmanlarından oluşan neredeyse elli kişilik bir kafile tarafından takip edilmişti. Öğlen yemek vakti, Çarşamba günü, o havarilerine ve takip edenlerin bu topluluğuna “Kurtuluş Şartları” üzerine konuşmuş olup, Ferisi ve publikan (bir vergi toplayıcısı) hakkındaki şu hikâyeyi anlatmıştı. İsa: “Bunun ardından, Baba’nın kurtuluşu insanın çocuklarına verdiğini görürsünüz; ve, bu kurtuluş, kutsal aile içinde evlatlığı almak için inanca sahip olan herkes için karşılıksız bir hediyedir. Bu kurtuluşu kazanmak için insanın elleriyle yapabileceği hiçbir şey bulunmamaktadır. Kendini üstün görerek gerçekleştirilen şeyler Tanrı’nın iltimasını satın alamaz; ve, herkes önünde fazlasıyla dua etmek, kalp içinde yaşayan inancın yoksunluğunun yerine geçemez. İnsanlar dışa yönelik hizmetleri ile aldatabilir; ancak, Tanrı sizlerin ruhlarınızı görmektedir. Sizlere söylediğim şey, bir Ferisi ve diğeri ise publikan olarak mabede dua etmek için giden iki kişi tarafından oldukça iyi bir biçimde sergilenmektedir[24]. Ferisi orada durup, kendi kendisine şöyle dua etti: ‘Ey Tanrı, ben sana benim diğer insanlar gibi, haraççılar, eğitimsizler, adil olmayanlar, evlilik dışı ilişkide bulunanlar ve hatta bu publikan gibi biri olmadığım için teşekkür ediyorum. Hafta iki kez oruç tutuyorum; kazandığım her şeyi sinagoguma vergi olarak veriyorum.’ Ancak, uzakta durur haldeki, publikan, öyle gözlerini gökyüzüne fazlaca kaldırmazdı, ancak, şunu söyleyerek, göğsüne vurmuştu, ‘Tanrı benim gibi bir günahkâra merhamet et.’ Ben sizlere Ferisi yerine publikanın eve Tanrı’nın onayını kabul etmiş olarak gitmiş olduğunu söylüyorum; zira, kendisini yücelten herkes alçak gönüllüğü tadacak, ancak kendisini alçaltan herkes yüceltilecektir.”[25]
1955 167:5.2 That night, in Jericho, the unfriendly Pharisees sought to entrap the Master by inducing him to discuss marriage and divorce, as did their fellows one time in Galilee, but Jesus artfully avoided their efforts to bring him into conflict with their laws concerning divorce. As the publican and the Pharisee illustrated good and bad religion, their divorce practices served to contrast the better marriage laws of the Jewish code with the disgraceful laxity of the Pharisaic interpretations of these Mosaic divorce statutes. The Pharisee judged himself by the lowest standard; the publican squared himself by the highest ideal. Devotion, to the Pharisee, was a means of inducing self-righteous inactivity and the assurance of false spiritual security; devotion, to the publican, was a means of stirring up his soul to the realization of the need for repentance, confession, and the acceptance, by faith, of merciful forgiveness. The Pharisee sought justice; the publican sought mercy. The law of the universe is: Ask and you shall receive; seek and you shall find.
2021 167:5.2 O gece, Eriha’da, dostane olmayan Ferisiler, akranlarının bir seferinde Celile’de gerçekleştirmiş olduğu gibi, onu evlilik ve boşanma hususlarına konuşmaya iten bir biçimde, Üstün’ün tuzağa getirmeyi amaçlamışlardı ancak, İsa mahirane bir biçimde, kendisini boşanmaya dair kanunları ile çatışmaya getirecek olan çabalarından kaçınmıştı[26]. Publikan ve Ferisi iyi ve kötü dini gösterirken, onların boşanma uygulamaları, evlilik yasalarına dair Musevi kanunları ile bu Musasal boşanma yönergelerine dair Ferisilerin utanç dolu yorum genişliği arasındaki farkı göstermekteydi. Ferisiler kendilerini en alt düzeydeki ortak ölçüt ile yargılamaktaydı publikan kendisini en yüksek ideal ile feda etmeyi amaçlamaktaydı. Adanma, bir Ferisi için, kendini üstün gören eylemsizliğe gitmenin bir aracı ve sahte ruhsal güvencenin teminatıydı adanma, publikan için, ruhun — merhamet dolu bağışlamaya ait olan — inanç ile pişmanlık, itiraf ve kabul edilme ihtiyaçlarının tatmin edilmesi nihai amacını gerçekleştirmek için bir araçtı. Ferisi adaleti aramaktaydı publikan bağışlamayı bulmuştu. Evrenin kanunu şudur: İstediğinizi alacak, aradığınızı ettiğinizi bulacaksınız[27][28].
1955 167:5.3 Though Jesus refused to be drawn into a controversy with the Pharisees concerning divorce, he did proclaim a positive teaching of the highest ideals regarding marriage. He exalted marriage as the most ideal and highest of all human relationships. Likewise, he intimated strong disapproval of the lax and unfair divorce practices of the Jerusalem Jews, who at that time permitted a man to divorce his wife for the most trifling of reasons, such as being a poor cook, a faulty housekeeper, or for no better reason than that he had become enamored of a better-looking woman.
2021 167:5.3 Her ne kadar İsa boşanmaya dair Ferisiler ile bir çekişmeye çekilmeyi reddetmişse de, kesin bir biçimde, evlilik hakkında en yüksek ideallerden meydana gelen olumlayıcı bir öğretiyi duyurmuştu[29]. O evliliği, tüm insan ilişkileri içinde en ideal ve en yükseği olarak yüceltmişti. Benzer bir biçimde o; zayıf bir aşçı, kusurlu bir ev kadını gibi, veya kocanın daha alımlı görünen bir kadına âşık olmasından daha iyi bir nedene sahip olmaz halde, bu dönemlerde olabilecek en küçük nedenlerden olayı bir erkeğin eşini boşamasına izin veren, Kudüs Musevilerinin gevşek ve adaletsiz boşanma uygulamalarına güçlü bir biçimde karşı çıkışının ipucunu vermişti.
1955 167:5.4 The Pharisees had even gone so far as to teach that divorce of this easy variety was a special dispensation granted the Jewish people, particularly the Pharisees. And so, while Jesus refused to make pronouncements dealing with marriage and divorce, he did most bitterly denounce these shameful floutings of the marriage relationship and pointed out their injustice to women and children. He never sanctioned any divorce practice which gave man any advantage over woman; the Master countenanced only those teachings which accorded women equality with men.
2021 167:5.4 Ferisiler bu basit nedenlerle boşanmanın, özellikle Ferisiler olmak üzere, Musevi insanları için verilmiş özel bir uygulama olduğunu öğreten biçimde ileri bile gitmiş haldelerdi. Ve, böylece, İsa evlilik ve boşanmayı içeren duyurularda bulunmayı reddederken, oldukça sert bir biçimde evlilik ilişkilerinin bu utanç verici alayını kınamış ve onların kadınlara ve çocuklara olan adaletsizlerine işaret etmişti. O hiçbir zaman, kadın karşısında insana üstünlük veren bir boşanma uygulamasına izin vermemişti; Üstün yalnızca, kadınlara erkekler ile eş düzeyi veren öğretileri iyi gözle bakmıştı.
1955 167:5.5 Although Jesus did not offer new mandates governing marriage and divorce, he did urge the Jews to live up to their own laws and higher teachings. He constantly appealed to the written Scriptures in his effort to improve their practices along these social lines. While thus upholding the high and ideal concepts of marriage, Jesus skillfully avoided clashing with his questioners about the social practices represented by either their written laws or their much-cherished divorce privileges.
2021 167:5.5 Her ne kadar İsa evlilik ve boşanmayı düzeyen yeni emirler sunmamış olsa da, o güçlü bir biçimde Museviler’den kendi öz yasaları ve daha yüksekte bulunan öğretileri uyarınca yaşamalarını istemişti. O sürekli olarak, bu toplumsal amaçlar doğrultusunda onların adetlerini geliştirmek çabasında yazılı Yazıtlar’a başvurmuştu. Evliliğin yüksek ve ideal kavramsallaşmalarını korurken, İsa mahir bir biçimde hem yazılı kanunları hem de fazlasıyla memnuniyet duydukları boşanma ayrıcalıkları tarafından görülmekte olan toplumsal uygulamaları hakkında soruda bulunanlar ile çatışmaktan kaçınmıştı.
1955 167:5.6 It was very difficult for the apostles to understand the Master’s reluctance to make positive pronouncements relative to scientific, social, economic, and political problems. They did not fully realize that his earth mission was exclusively concerned with revelations of spiritual and religious truths.
2021 167:5.6 Havariler için; Üstün’ün bilimsel, toplumsal, ekonomik ve siyasim sorunları içine alan olumlayıcı duyularda bulunmaya olan isteksizliğini anlamaları oldukça zordu. Onlar, onun yeryüzü görevinin tamamen ruhsal ve dini gerçeklerin açığa çıkarılışı ile ilgili olduğunu bütünüyle fark edemiyorlardı.
1955 167:5.7 After Jesus had talked about marriage and divorce, later on that evening his apostles privately asked many additional questions, and his answers to these inquiries relieved their minds of many misconceptions. At the conclusion of this conference Jesus said: “Marriage is honorable and is to be desired by all men. The fact that the Son of Man pursues his earth mission alone is in no way a reflection on the desirability of marriage. That I should so work is the Father’s will, but this same Father has directed the creation of male and female, and it is the divine will that men and women should find their highest service and consequent joy in the establishment of homes for the reception and training of children, in the creation of whom these parents become copartners with the Makers of heaven and earth. And for this cause shall a man leave his father and mother and shall cleave to his wife, and they two shall become as one.”
2021 167:5.7 İsa’nın evlilik ve boşanma hakkında konuşmasından sonra, bu akşam ilerleyen saatlerde onun havarileri özel olarak kendisine birçok ilave soruda bulunmuştu; ve, onun bu sorulara olan cevapları havarilerin akıllarındaki birçok yanlış anlaşılmanın giderilmesini sağlamıştı[30]. Bu konuşmanın sonunda İsa şunu söylemişti: “Evlilik onurlu nitelikte olup, tüm insanlar tarafından arzulanacaktır. İnsan Evladı’nın yeryüzü üzerindeki görevinin peşine yalnız olarak düşmüş olması, evliliğin arzulanır niteliğine dair hiçbir şeyi yansıtmamaktadır. Bu şekilde emek vermem Baba’nın iradesidir; ancak, bu aynı Baba, erkek ve kadının yaratılmasını emretmiştir; ve, erkek ve kadınların en yüksek hizmetlerini ve bunu izleyen neşelerini, yaratımları ile bu ebeveynlerin gökyüzünün ve yeryüzünün Yaratanları ile ortak-eşler haline geldiği, çocukların doğumu ve hazırlanışı için evi kurmada bulmaları kutsal iradedir[31]. Ve, bu amaçla, bir kişi anne ve babasından ayrılmalı, eşine sıkıca bağlanmalı ve ikisi bir bütün haline gelmelidir[32].”
1955 167:5.8 And in this way Jesus relieved the minds of the apostles of many worries about marriage and cleared up many misunderstandings regarding divorce; at the same time he did much to exalt their ideals of social union and to augment their respect for women and children and for the home.
2021 167:5.8 Ve, bu şekilde, İsa, havarilerinin akıllarından evlilik ile ilgili birçok endişeyi gidermiş olup, boşanmaya dair birçok yanlış anlaşılmayı temizlemişti; aynı zamanda o, bu toplumsal birlikteliğe dair ideallerini yükseltmek ve kadın ve çocuklara ve eve olan saygılarını arttırmak için fazlaca şeyi gerçekleştirmişti.
6. BLESSING THE LITTLE CHILDREN
6. KÜÇÜK ÇOCUKLARIN KUTSANIŞI
1955 167:6.1 That evening Jesus’ message regarding marriage and the blessedness of children spread all over Jericho, so that the next morning, long before Jesus and the apostles prepared to leave, even before breakfast time, scores of mothers came to where Jesus lodged, bringing their children in their arms and leading them by their hands, and desired that he bless the little ones. When the apostles went out to view this assemblage of mothers with their children, they endeavored to send them away, but these women refused to depart until the Master laid his hands on their children and blessed them. And when the apostles loudly rebuked these mothers, Jesus, hearing the tumult, came out and indignantly reproved them, saying: “Suffer little children to come to me; forbid them not, for of such is the kingdom of heaven. Verily, verily, I say to you, whosoever receives not the kingdom of God as a little child shall hardly enter therein to grow up to the full stature of spiritual manhood.”
2021 167:6.1 O akşam, İsa’nın evliliğe ve çocukların kutsanmış niteliğine dair iletisi tüm Eriha’ya yayılmıştı öyle ki, bir sonraki sabah, İsa ve havarilerin ayrılmak için hazırlanışından uzunca bir süre önce, kahvaltı vaktinden bile önce düzinelerce anne, kollarında çocuklarını getiren ve onları ellerinde tutan bir biçimde, İsa’nın konaklamakta olduğu yere gelmiş ve İsa’nın küçük çocukları kutsanışını arzu etmişlerdi. Havariler çocuklarıyla birlikte annelerin bu toplanışını görmek için dışarı çıktıklarında, onları evlerine göndermeye çalışmışlardı ancak, bu kadınlar, Üstün çocuklarının başına ellerini uzatıp onları kutsamadıkça ayrılmayı reddetmişlerdi[33]. Ve, havariler sesli bir biçimde bu kadınları uyardığında, kargaşayı duyan bir halde İsa, dışarı çıkmış olup, rahatsız olmuş bir biçimde şunu söyleyerek onları uyarmıştı: “Küçük çocukların bana gelmesini engellemeyin; onları yasaklamayın, zira cennetin krallığı onlarındır. Gerçekten de, gerçekten de, sizlere söylüyorum ki, Tanrı’nın krallığını bir çocuk gibi almayan kişi, ruhsal erişkinliğin bütüncül haline erişen bir biçimde büyümek için oraya neredeyse hiçbir biçimde giremez[34].”
1955 167:6.2 And when the Master had spoken to his apostles, he received all of the children, laying his hands on them, while he spoke words of courage and hope to their mothers.
1955 167:6.3 Jesus often talked to his apostles about the celestial mansions and taught that the advancing children of God must there grow up spiritually as children grow up physically on this world. And so does the sacred oftentimes appear to be the common, as on this day these children and their mothers little realized that the onlooking intelligences of Nebadon beheld the children of Jericho playing with the Creator of a universe.
2021 167:6.3 İsa sıklıkla havarilerine göksel malikânelerden bahsetmiş olup, onlara Tanrı’nın çocuklarının buralarda bu dünya üzerinde çocukların fiziksel bir biçimde büyümesi gibi ruhsal olarak büyümek zorunda olduklarını öğretmişti. Ve, kutsal olanın zaman zaman alışılageldik halde görünüşü gibi, bu gün bu çocuklar ve anneleri Nebadon’un izler haldeki uslarının Eriha çocuklarının bir evrenin Yaratanı ile oynamakta oluşunu gözlemlediklerinin farkına çok az vardılar.
1955 167:6.4 Woman’s status in Palestine was much improved by Jesus’ teaching; and so it would have been throughout the world if his followers had not departed so far from that which he painstakingly taught them.
2021 167:6.4 Filistin’de kadının düzeyi, İsa’nın öğretisi tarafından fazlasıyla ilerlemişti; ve, eğer İsa’nın takipçileri onun kendilerine oldukça zorlu emeklerle öğretmiş olduğu şeylerden bu kadar ayrılmamış olsaydı, bu gelişme dünyanın tamamı boyunca şu an kendisini göstermiş halde olurdu.
1955 167:6.5 It was also at Jericho, in connection with the discussion of the early religious training of children in habits of divine worship, that Jesus impressed upon his apostles the great value of beauty as an influence leading to the urge to worship, especially with children. The Master by precept and example taught the value of worshiping the Creator in the midst of the natural surroundings of creation. He preferred to commune with the heavenly Father amidst the trees and among the lowly creatures of the natural world. He rejoiced to contemplate the Father through the inspiring spectacle of the starry realms of the Creator Sons.
2021 167:6.5 Kutsal ibadetin alışkanlıkları içinde çocukların öncül dini hazırlanışı üzerine olan konuşmayla iniltili olarak, İsa’nın havarilerine, özellikle çocukları içeren bir biçimde, ibadet etme uyarımına götüren bir etki halinde güzelliğin büyük değerinin altını çizişi aynı zamanda Eriha’da gerçekleşmişti. Üstün, yaratımın sahip olduğu doğal çevre içinde Yaratan’a ibadet etmenin değerini bizzat ve örnek olarak öğretmişti. O, ağaçlar ve doğal dünyanın alt düzeydeki yaratılmışları arasında cennetsel Baba ile bir araya bir bütün haline gelmeyi tercih etmişti. O, Yaratan Evlatların yıldızsal âlemlerinin ilham verici görünüşü boyunca Baba hakkında düşünmeden derin sevk almıştı.
1955 167:6.6 When it is not possible to worship God in the tabernacles of nature, men should do their best to provide houses of beauty, sanctuaries of appealing simplicity and artistic embellishment, so that the highest of human emotions may be aroused in association with the intellectual approach to spiritual communion with God. Truth, beauty, and holiness are powerful and effective aids to true worship. But spirit communion is not promoted by mere massive ornateness and overmuch embellishment with man’s elaborate and ostentatious art. Beauty is most religious when it is most simple and naturelike. How unfortunate that little children should have their first introduction to concepts of public worship in cold and barren rooms so devoid of the beauty appeal and so empty of all suggestion of good cheer and inspiring holiness! The child should be introduced to worship in nature’s outdoors and later accompany his parents to public houses of religious assembly which are at least as materially attractive and artistically beautiful as the home in which he is daily domiciled.
2021 167:6.6 Doğa içindeki ibadet yerlerinde Tanrı’ya ibadet etmek mümkün olmadığında, insanlar evlerini, çekici yalınlığın ve sanatsal süslemelerin mabetleri halinde güzelliğin mekânı hale getirmek için ellerinden gelenin en iyisini yapmalılar ki, Tanrı ile olan ruhsal birlikteliğe ussal bir biçimde yaklaşmak için insanın en yüksek duyguları harekete geçebilsin. Gerçeklik, güzellik ve kutsallık, gerçek ibadet için güçlü ve verimli yardımcılardır. Ancak, ruhaniyet birlikteliği, yalnızca büyük ölçekteki süsler ve insanın detaylı ve gösterişli sanatının yansıtmakta olduğu haddinden fazla süslemeyle gerçekleştirilemez. Güzellik, en yalın ve doğaya benzer halde en dinidir. Küçük çocukların, güzellik çekiciliğinden bu kadar yoksun ve neşe ve ilham verici kutsallığın her türlü hatırlatıcısından bu kadar uzak olan soğuk ve ıssız odalarda kamu ibadetine dair kavramsallaşmalara olan ilk eğitimi almaları ne kadar da talihsizdir! Çocuk ibadetle doğayla baş başa olan mekânlarda tanıştırılmalı ve daha sonra ebeveynlerine, en azından bu çocuğun günlük hayatında kalmış olduğu ev kadar maddi bir biçimde ilgi çekici ve sanatsal olarak güzel olan kamunun dini toplanış evlerinde eşlik etmelidir.
7. THE TALK ABOUT ANGELS
7. MELEKLER ÜZERINE KONUŞMA
1955 167:7.1 As they journeyed up the hills from Jericho to Bethany, Nathaniel walked most of the way by the side of Jesus, and their discussion of children in relation to the kingdom of heaven led indirectly to the consideration of the ministry of angels. Nathaniel finally asked the Master this question: “Seeing that the high priest is a Sadducee, and since the Sadducees do not believe in angels, what shall we teach the people regarding the heavenly ministers?” Then, among other things, Jesus said:
2021 167:7.1 Onlar Eriha’dan Bethani’ye tepelere çıkarak seyahat ederlerken, Nathanyel yolun büyük bir kısmını İsa’nın yanı başında yürümüştü; ve, cennetin krallığı ile ilişkili olan onların çocuklar üzerine konuşması dolaylı bir biçimde meleklerin hizmetini içeren bir söyleşiye açılmıştı. Nathanyel nihai olarak Üstün’e şu soruyu sormuştu: “En yüksek din-adamının bir Sadduki olduğunu gören bir halde, ve Saddukilerin meleklere inanmadığını bilerek, bizler göksel hizmetkârlar hakkında insanlara ne öğretmeliyiz?” Bunun ardından, diğer şeylerden de bahseden bir biçimde, İsa şunu söylemişti:
1955 167:7.2 “The angelic hosts are a separate order of created beings; they are entirely different from the material order of mortal creatures, and they function as a distinct group of universe intelligences. Angels are not of that group of creatures called ‘the Sons of God’ in the Scriptures; neither are they the glorified spirits of mortal men who have gone on to progress through the mansions on high. Angels are a direct creation, and they do not reproduce themselves. The angelic hosts have only a spiritual kinship with the human race. As man progresses in the journey to the Father in Paradise, he does traverse a state of being at one time analogous to the state of the angels, but mortal man never becomes an angel.
2021 167:7.2 “Meleksel birlikler, yaratılmış varlıkların ayrı bir düzeyidir; onlar fani yaratılmışların maddi düzeyinden tamamiyle farklı olup, evren uslarının ayrı bir topluluğu olarak faaliyet gösterirler. Melekler, Yazıtlar’da ‘Tanrı Evlatları’ olarak adlandırılan o topluluk değildir; ne de onlar, yukarıdaki malikâneler boyunca ilerleme sürecine girmiş ve bunu tamamlamış olan eskiden fani olan insanlara ait yüceltilmiş ruhaniyetlerdir[36][37]. Melekler doğrudan bir yaratım olup, kendileri arasında doğumda bulunmamaktadırlar. Meleksel birlikler, insan ırkı ile yalnızca ruhsal bir ortak bağa sahiptirler. İnsan Cennet içindeki Baba’ya olan seyahatinde ilerlerken, meleklerin düzeyine bir aşamada benzemekte olan bir varlık düzeyini kat ederler; ancak, fani insan hiçbir zaman bir melek haline gelmemektedir.
1955 167:7.3 “The angels never die, as man does. The angels are immortal unless, perchance, they become involved in sin as did some of them with the deceptions of Lucifer. The angels are the spirit servants in heaven, and they are neither all-wise nor all-powerful. But all of the loyal angels are truly pure and holy.
2021 167:7.3 “İnsanın olduğu gibi melekler hiçbir zaman ölmemektedir. Melekler; muhtemel bir biçimde, Lucifer aldanışında bazılarının gerçekleştirmiş olduğu gibi günaha katılır hale gelmedikçe, ölümsüz niteliktedirler. Melekler cennet içinde ruhaniyet hizmetçileridirler; ve, onlar ne her şeyi bilen ne de her şeye gücü yeten haldedirler. Ancak, sadık melekler gerçekten de saf ve kutsaldırlar.
1955 167:7.4 “And do you not remember that I said to you once before that, if you had your spiritual eyes anointed, you would then see the heavens opened and behold the angels of God ascending and descending? It is by the ministry of the angels that one world may be kept in touch with other worlds, for have I not repeatedly told you that I have other sheep not of this fold? And these angels are not the spies of the spirit world who watch upon you and then go forth to tell the Father the thoughts of your heart and to report on the deeds of the flesh. The Father has no need of such service inasmuch as his own spirit lives within you. But these angelic spirits do function to keep one part of the heavenly creation informed concerning the doings of other and remote parts of the universe. And many of the angels, while functioning in the government of the Father and the universes of the Sons, are assigned to the service of the human races. When I taught you that many of these seraphim are ministering spirits, I spoke not in figurative language nor in poetic strains. And all this is true, regardless of your difficulty in comprehending such matters.
2021 167:7.4 “Ve, bir seferinde benim sizlere; eğer ruhsal gözleriniz kutsanırsa, gökyüzünü tüm çıplaklığıyla görüp, inen ve çıkan Tanrı’nın meleklerini gözleyebilirsiniz demiş olduğumu hatırlamıyor musunuz? Meleklerin vasıtasıyla bir dünya diğerleriyle iletişim halinde tutulabilir; zira, ben sizlere, bu ahırda bulunmayan başka koyunlara sahip olduğumu söylemedim mi? Ve, bu melekler, sizleri izleyen daha sonra da kalbinizdeki düşünceleri koşup Baba’ya söyleyip, beden içindeki eylemlerinizi bildiren ruhaniyet hafiyeleri değillerdir[38][39]. Baba’nın, kendi öz ruhaniyeti sizler içinde yaşadığı müddetçe bu türden bir hizmete ihtiyacı bulunmamaktadır[40]. Ancak, bu meleksel ruhaniyetler, cennetsel yaratımın bir kısmını evrenin diğer ve uzak kısımlarının eylemleri hakkında bilgili halde kılmak için faaliyet göstermektedirler. Ve, meleklerin çoğu, Baba’nın başında bulunduğu yönetimde ve Evlatların evrenlerinde faaliyet gösterirken, insan ırklarının hizmetine verilmişlerdir. Ben sizlere bu yüksek meleklerin birçoğunun hizmetkâr ruhaniyetler olduklarını öğrettiğimde, gerçekte ne değişmeceli bir dil ne de şairane bir ifade kullandım[41]. Ve, tüm bunların hepsi, bu türden hususları anlamada yaşadığınız zorluktan bağımsız olarak, gerçek niteliktedir.
1955 167:7.5 “Many of these angels are engaged in the work of saving men, for have I not told you of the seraphic joy when one soul elects to forsake sin and begin the search for God? I did even tell you of the joy in the presence of the angels of heaven over one sinner who repents, thereby indicating the existence of other and higher orders of celestial beings who are likewise concerned in the spiritual welfare and with the divine progress of mortal man.
2021 167:7.5 “Bu meleklerin çoğu insanları kurtarma emekleri içindedirler; zira, ben sizlere, bir ruh günahı bırakmayı tercih ettiği ve Tanrı’yı aramaya başladığı zaman ortaya çıkan meleksel neşeden bahsetmedim mi? Ben sizlere; tövbe eden bir günahkâr üzerine gökteki meleklerin mevcudiyetinde ortaya çıkan neşeden bile bahsetmiş olup, böylece, fani insanın ruhsal refahı ve kutsal ilerleyişi ile benzer bir biçimde ilgili halde bulunan göksel varlıkların başka ve daha yüksek düzeyde bulunan üyelerin mevcudiyetini belirtmiştim[42].
1955 167:7.6 “Also are these angels very much concerned with the means whereby man’s spirit is released from the tabernacles of the flesh and his soul escorted to the mansions in heaven. Angels are the sure and heavenly guides of the soul of man during that uncharted and indefinite period of time which intervenes between the death of the flesh and the new life in the spirit abodes.”
2021 167:7.6 “Aynı zamanda bu melekler, aracılığı ile insan ruhaniyetinin bedenin tapınaklarından salındığı ve onun ruhunun cennet içindeki malikânelerine eşlik edildiği araçlar ile fazlasıyla ilişkilidir[43]. Melekler, bedenin ölümü ile ruhaniyet mekânlarda yeni yaşam arasındaki aşina olunmayan ve ne zaman tamamlanacağı bilinmez süreç boyunca, insan ruhunun kesin ve cennetsel rehberleridir.”
1955 167:7.7 And he would have spoken further with Nathaniel regarding the ministry of angels, but he was interrupted by the approach of Martha, who had been informed that the Master was drawing near to Bethany by friends who had observed him ascending the hills to the east. And she now hastened to greet him.
2021 167:7.7 Ve, İsa Nathanyel ile meleklerin hizmeti hakkında daha fazla konuşmak istiyordu ancak onun konuşması, doğudaki tepelerden kendisini iner halde gören arkadaşları tarafından Üstün’ün Bethani’ye yaklaşmakta olduğu bilgilendirilmiş halde bulunan, Marta’nın yaklaşması üzerine yarıda kesilmişti. Ve, Marta bu aşamada kendisini karşılamaya koşmaktaydı.