© 2021 Urantia Society of Greater New York
190:0.1 YENİDEN DİRİLMİŞ İSA bu aşamada, âlemlerin bir fanisinin yükseliş morontia sürecini deneyimlemek amacıyla Urantia üzerinde kısa bir süre geçirmeye hazırlanmıştı. Her ne kadar morontia yaşamının bu süreci fani vücutlaşımının dünyasında harcanacak olsa da, o her açıdan, Jerusem’in yedi malikane dünyasının ilerleyen morontia yaşamı boyunca geçen Satania fanilerinin deneyimine eştir.
190:0.2 Yaşam bahşedilişi olarak — İsa’da içkin bulunan ve onun ölümden yükselmesini mümkün kılan bu gücün tamamı, onun krallık inananlarına bahşetmiş olduğu ebedi yaşamın hediyesinin tam da kendisi olup, bu aşamada bile olağan ölümün engellerinden onların yeniden dirilişini kesin hale getirmektedir[1].
190:0.3 Alemlerin fanileri, İsa’nın mezardan bu Pazar sabahı dirilmiş olduğu günde geçiş veya morontia bedeninin aynı türü ile yeniden diriliş sabahında yükselecektir. Bu bedenler döngü içindeki kana sahip değillerdir; ve, bu türden varlıklar olağan maddi yiyecekle beslenmemektedir; yine de, bu morontia biçimleri gerçektir. Çeşitli inananlar İsa’yı yeniden dirilişinden sonra gördüklerinde, onu gerçekten de görmüşlerdi; onlar bedenlerinin kendilerini kandırmış olduğu hayallerin veya halüsinasyonların kurbanları değillerdi.
190:0.4 İsa’nın yeniden dirilişine dair kalıcı inanç, öncül müjde öğretisinin tüm kollarına ait inancın ana niteliğidir[2]. Kudüs’te, İskenderiye’de, Antakya’da ve Philadelphia’da tüm müjde öğretmenleri Üstün’ün yeniden dirilişinin bu şart koşulmamış inancında birleşmişti.
190:0.5 Mecdelli Meryem’in Üstün’ün yeniden dirilişini duyuşundaki başat rol göz önünde bulundurulduğunda, tıpkı Petrus’un havariler olduğu gibi Meryem’in kadınlar birliğinin ana sözcüsü olduğu kaydedilmelidir. Meryem kadın çalışanlarının başı değildi; o, onların başöğretmeni ve kamu sözcüsüydü. Meryem öncesinde, büyük özene sahip bir kadın hale gelmişti; Yusuf’un bahçesinin çalışanı olarak gördüğü bir kişiyle olan konuşmasındaki cüretkârlık sadece onun mezarı boş buluşundaki dehşeti göstermektedir. Adanmışlığının bütünlüğü olarak, onun sevgisinin derinliği ve şiddeti, onun bir anlığına bir Musevi kadınının bir yabancı kişiye olan yaklaşımının herkes tarafından kabul edilen sınırlarını unutmasına neden olmuştu.
190:1.1 Havariler İsa’nın kendilerinden ayrılmasını istememişlerdi; bu nedenle, onlar, tekrar yükselişine dair sözleri ile birlikte ölümüne dair ifadelerinin tümünü kulak ardı etmişlerdi. Onlar geldiği haliyle yeniden dirilişi beklemiyorlardı ve, onlar, reddedilemez kanıtın zorlaması ve kendi öz deneyimlerinin mutlak kanıtı ile yüzleşene kadar buna inanmayı reddetmişlerdi.
190:1.2 Havariler, İsa’yı gördüklerini ve onunla konuştuklarını sunan beş kadının raporuna inanmayı reddettiğinde, Mecdelli Meryem kabre geri dönmüş olup, diğerleri ise, deneyimlerini kızlarına ve diğer kadınlarına aktarmış oldukları Yusuf’un evine dönmüşlerdi. Ve, kadınlar onların raporuna inanmışlardı. Saat altıdan kısa bir süre sonra, Arimathealı Yusuf’un kızı ve İsa’yı görmüş olan dört kadın, olanların hepsini Yusuf’a, Nikodemus’a, Davud Zübeyde’ye ve burada bir araya gelmiş diğer kişilere anlatmış oldukları yer olan Nikodemus’un evine uğramışlardı. Nikodemus ve diğerleri onların hikayesinden kuşku duymuşlardı İsa’nın ölümden dirilişinden şüphe duymuşlardı onlar, Musevilerin bedeni götürdüklerini varsaymışlardı. Yusuf ve Davud rapora inanma eğilimi göstermişlerdi; o kadar ki, onlar mezarı incelemek için acele ile yetişip, her şeyi kadınların tasvir ettiği gibi bulmuştu. Ve, onlar oyuğu bu halde gören son kişiler olmuştu; zira, yüksek din-adamı yedi buçukta, mezar örtülerini kaldırmak için mabet kumandanını kabre göndermişti. Kumandan onların tümünü keten bir çarşafa sarıp, onları yakındaki bir yükseltiden atmıştı.
190:1.3 Mezardan Davud ve Yusuf doğrudan bir biçimde, on havari ile üst odada bir görüşme düzenlemiş oldukları yer olan İlyas Markus’un evine gitmişlerdi. Yalnızca Yahya Zübeyde, çok küçük bir düzeyde olsa da, İsa’nın ölümden dirilmiş olduğuna inanma eğilimi göstermişti. Petrus ilk başta inanmıştı ancak, o Üstün’ü bulamayınca, büyük kuşkuya düşmüştü. Onların tümü, Musevilerin bedeni kaldırdığına inanma eğilimi göstermişti. Davud onlar ile tartışmayacaktı ancak, o ayrıldığında şunu söyledi: “Sizler havarilersiniz; sizler bu şeyleri anlamalısını. Ben sizlerle tartışmayacağım; yine de, bu sabah bir araya toplanmaları için ulakları görevlendirmiş olduğum Nikodemus’un evine geri dönüp, onlar bir araya gelince kendilerini Üstün’ün yeniden dirilişinin haberleri olarak on göndereceğim. Ben Üstün’ün ölünce, üçüncü gün dirileceğini söylediğini duydum; ve, ben ona inanıyorum” ve, krallığın bu umutsuzluk içindeki ve kendilerini kaybetmiş elçilerine konuşan bir biçimde, iletişimin ve haberin kendi kendisini görevlendirmiş olan bu başı havarilerden ayrılmıştı. Üst odadan yolu üzerinde, havarisel kaynakların tamamını taşır haldeki Yudas’ın kesesini Matta Levi’nin kucağına bırakmıştı.
190:1.4 Davud’un yirmi altı ulağı Nikodemus’un evine vardığında saat dokuz buçuktu. Davud onları çabucak bu geniş bahçede bir araya toplamış olup, kendilerine şu şekilde hitap etmişti:
190:1.5 “İnsanlar ve kardeşler, tüm bu zaman içinde sizler bana ve birbirlerinize vermiş olduğunuz yemin içinde hizmet verdiniz, ve ben sizleri, ellerinize hiçbir zaman bir kez dahi olsun yanlış bilgi vermemiş olduğuma şahitlik etmeye çağırmaktayım. Ben sizleri, krallığın gönüllü ulakları olarak son görevinize göndermek üzere olup, bunu gerçekleştirerek sizleri yeminlerinizden özgür bırakacak ve böylece ulak birliğini dağıtacak olacağım. Üstün artık fani ulaklara ihtiyaç duymamaktadır; o ölümden dirilmiştir. O bizlere onlar kendisini tutuklamadan önce ölüp, üçüncü gün tekrar dirileceğini söylemiştir. Ben kabri gördüm — kabir boş. Ben, İsa ile konuşmuş olan Mecdelli Meryem ve dört diğer kadınla konuştum. Ben şimdi sizleri dağıtıyor, elvedalarımı sunuyor ve sizleri ilgili görevlerinize gönderiyorum; ve, inananlara taşıyacağınız ileti şudur: ‘İsa ölümden dirildi; mezar boş.’”
190:1.6 Burada mevcut bulunanların büyük bir çoğunluğu bunu yapmaması için Davud’u ikna etmeye çabaladı. Ancak, onlar kendisini etkileyemedi. Onlar bunun ardından ulakların akıllarını çelmeye çalıştı ancak, onlar, kuşkunun sözlerine kulak vermeyeceklerdi. Ve böylece, bu Pazar sabahında saat ondan biraz önce, bu yirmi altı ulak, yeniden dirilmiş olan İsa’nın güçlü gerçeklik-gerçeğinin ilk habercileri olarak yola çıkmıştı. Ve, onlar bu göreve, Davud Zübeyde’ye ve birbirlerine olan sözlerini yeri getirme içinde, tıpkı diğerlerini gerçekleştirdikleri gibi çıkmışlardı. Bu kişiler Davud’ büyük bir güven duymaktaydılar. Onlar bu görev için, İsa’yı görmüş olanlarla konuşarak vakit geçirmeden bile ayrılmışlardı. Onların büyük bir çoğunluğu Davud’un kendilerine söylemiş olduğu şeye inanmışlardı ve, bir ölçüde kuşku duymuş olanlar bile iletiyi aynı kesinlik ve çabuklukta taşımışlardı.
190:1.7 Krallığın ruhsal birliği olarak, havariler; insanlığın kardeşliğine dair Üstün’ün müjdesinin toplumsallışımındaki bu ilk girişimi temsil eden bir biçimde bu tabancılar bu korkusuz ve verimli önderin emirleri altında bir dünya ve bir evrenin yükselmiş Kurtarıcısını duyurmak için yola çıkarken, korkuyu dışa vurmuş ve şüpheleri ifade etmiş oldukları yer olan üst odada bir araya gelmişti. Ve, onlar bu çok önemli hizmete, seçili temsilcileri onun sözüne inanmaya gönüllü olmadan ve şahitlerin kanıtını kabul etmeden önce katılmışlardı.
190:1.8 Bu yirmi altılı, Bethani’deki Lazarus’un evine ve güneydeki Berşeba’dan kuzeydeki Şam ve Şidon’a, doğudaki Philadelphia’dan ve Batı’daki İskenderiye’ye uzanan bir biçimde inanan merkezilerinin tümüne ve gitmişlerdi.
190:1.9 Davud kardeşlerinden ayrıldığında, o annesi için Yusuf’un evine uğramıştı ve, onlar daha sonra, İsa’nın bekler haldeki ailesine katılmak için Bethani’ye gitmişlerdi. Davud burada Bethani’de, dünyasal iyeliklerinden kurtulana kadar Marta ve Meryem ile beraber kalmışlardı ve, Davud onlara, kardeşleri Lazarus’a Philadelphia’da katılmak için yolculuklarında eşlik etmişti.
190:1.10 Bu dönemde yaklaşık olarak bir hafta içinde İsa’nın annesi olan Meryem’i Bethsayda’daki kendi evine götürmüştü. İsa’nın en büyük kardeşi olan Yakub ailesiyle birlikte Kudüs’te kalmaya devam etmişti. Ruth, Lazarus’un kız kardeşleri ile birlikte Bethani’de kalmaya devam etmişti. İsa’nın ailesinin geri kalanı Celile’ye geri dönmüştü. Davud Zübeyde, İsa’nın en küçük kız kardeşi olan Ruth ile evlendiği günün ertesi, erken Haziran’da, Philadelphia için Marta ve Meryem ile birlikte Bethani’den ayrılmıştı.
190:2.1 Morontia yeniden dirilişi anından yukarıdaki ruhaniyet yükseliş vaktine kadar İs, yeryüzü üzerindeki inananları tarafından görülebilen bütünlük içerisinde on dokuz ayrı görünümde bulundu[3]. O düşmanlarına görünmedi; ne de görünebilir bütünlüğündeki dışavurumundan ruhsal bir biçimde faydalanmayacak olanlara. Onun ilk görünüşü mezardaki beş kadınaydı onun ikinci görünümü, yine mezarda olan Mecdelli Meryem’eydi.
190:2.2 Üçüncü görünüm, Bethani’deki bu Pazarın öğlen sularında ortaya çıkmıştı. Öğleden kısa bir süre sonra, İsa’nın en büyük erkek kardeşi Yakub, Marta ve Meryem’in yeniden diriltilmiş kardeşinin boş mezarı önünde Lazarus’un bahçesinde durmaktaydı o burada aklında, Davud’un ulağı tarafından yaklaşık olarak bir saat önce verilmiş olan haber üzerine düşünmekteydi. Yakub her zaman, en büyük ağabeyinin yeryüzü üzerindeki görevine inanma eğilimi göstermişti; ancak, p uzunca bir süre boyunca İsa’nın çalışmalarına dair iletişimi yitirdiği için, İsa’nın Mesih oluşuna dair havarilerin daha sonraki ifadelerine dair çok büyük kuşkulara düşmüştü. Bütün aile şaşkınlık çerisine düşmüş olup, ulak tarafından getirilmiş olan haberler karşısında neredeyse ne düşüneceklerini bilmez hale gelmişti. Yakub Lazarus’un boş mezarı önünde dururken, Mecdelli Meryem olay yerine gelip, Yusuf’un mezarındaki erken sabah saatlerindeki deneyimlerini heyecanlı bir biçimde aileye aktarmaktaydı. O anlatımını tamamlamadan önce Davud Zübeyde ve onun annesi buraya ulaştı. Ruth, tabii ki, rapora inanmıştı, ve Davud ve Şalomi ile konuştuktan da Yude de.
190:2.3 Bu zaman zarfında, onlar Yakup’u ararken ve kendisini bulmadan önce, mezar yakınındaki bahçede orada dururken, sanki biri omzuna dokunmuş gibi, yakında bulunan bir mevcudiyetin farkına vardı ve, o bakmak için döndüğünde, yanı başında tuhaf bir bütünlükteki şeyin kademeli olarak ortaya çıkışını seyretti. O konuşamayacak kadar şaşkınlığa düşmüş ve kaçamayacak kadar korkuya kapılmıştı. Ve, bunun ardından, tuhaf bütünlük, şunları söyler bir biçimde konuşmuştu: “Yakub, ben seni krallığın hizmetine çağırmak için geldim. Kardeşlere içten ellerle katıl ve beni takip et.” Yakup kendi isminin söylenmiş olduğunu duyduğunda, kendisine seslenmiş olan kişinin en büyük ağabeyi olan İsa olduğunu tanımıştı. Onların hepsi bir ölçüde, Üstün’ün morontia halini tanımada güçlük çekmişlerdi; ancak, onların çok azı onun sesini veya aksi hallerde kendileriyle birlikte bir kez konuşmaya başladığındaki büyüleyici kişiliğini tanımada bir çeşit güçlük yaşamışlardı.[4]
190:2.4 Yakup İsa’nın kendisine seslendiğini algıladığında, şunu haykıran bir biçimde, dizlerine kapanmaya başladı: “Benim babam ve ağabeyim,” ancak İsa ondan ayağa kendisiyle konuşurken ayağa kalkmasını istedi. Ve, onlar, bahçe boyunca yürüyüp, neredeyse üç dakika boyunca konuştular; eski günlere ait deneyimlerden ve yakın gelecekteki olayların öngörüşü üzerinde konuştular. Onlar eve yaklaştıklarında, İsa: “Elveda, Yakub, sizleri hep beraber selamlayana kadar.”
190:2.5 Yakub şunu haykıran bir biçimde eve doğru koşarken, onlar kendisini Bethpage’de aramaktaydı: “Ben İsa’yı gördüm ve onunla konuştum, onunla sohbet ettim. O ölü değil; o dirildi. O gözlerimin önünde, şunu söyleyen bir biçimde, kayboldu: ‘Sizlerin hepinizi hep beraber karşılayana kadar elveda.’” Yude geri döndüğünde o sözünü daha bitirmemişti bile, ve o Yude’nin yararına İsa ile bahçede sohbet etme deneyimini tekrar anlattı. Ve, onların tümü İsa’nın yeniden dirilişine inanmaya başladı. Yakub bu aşamada, Celile’ye geri dönmeyeceğini bildirdi, ve Davud şunu haykırdı: “O yalnızca heyecan dolu kadınlar tarafından görülmedi; kolay kolay etkilenmeyen erkekler bile onu görmeye başladı. Ben onu kendim göreceğimi bekliyorum.”
190:2.6 Ve, Davud uzun süre beklemedi; zira, İsa’nın fani tanınma için dördüncü ortaya çıkışı tam da Marta ve Meryem’in bu evinde saat ikiden kısa bir süre önce ortaya çıktı İsa bu sefer, tamamı yirmi kişiden oluşan yeryüzü ailesi ve arkadaşlarının önünde ortaya çıktı. Üstün şunu söyleyen bir biçimde, açık olan arak kapıda ortaya çıktı: “Huzur sizler üzerinize olsun. Beden içinde bir kez bana yakın olanlara selam ve cennetin krallığı içindeki erkek ve kız kardeşlerim için birliktelik diliyorum. Nasıl olur da kuşku duyarsınız? Bütün bir kalple gerçekliğin ışığını takip etmeyi tercih etmeden önce neden bu kadar beklediniz? Gelin, bu nedenle, Baba’nın krallığı içindeki Gerçekliğin Ruhaniyetine ait birlikteliğe, hepiniz.” Onlar şaşkınlıklarının ilk dalgasından kurtulmaya başladıklarında ve onunla kucaklaşmak istercesine kendisine yaklaştıklarında, İsa görünüşlerinden kaybolmuştu.
190:2.7 Onların tümü neyin gerçekleşmiş olduğuna dair kuşku duyan havarilere anlatmak için şehre doğru koşmayı istemişlerdi ama Yakub onları engelledi. Yalnızca Mecdelli Meryem’e Yusuf’un evine geri dönme izni verilmişti. Yakub, bahçe içinde konuşurlarken İsa’nın kendisine söylemiş olduğu belirli şeyler nedeniyle bu morontia ziyareti gerçekliğini onların etrafa yaymasını yasaklamıştı. Ancak, Yakub hiçbir zaman, Bethani’deki Lazarus’un evinde bu gün dirilmiş Üstün ile olan sohbete dair daha fazla şeyi açığa çıkarmamıştı.
190:3.1 Fani gözlerin farkındalığı için İsa’nın beşinci morontia dışavurumu, bu aynı Pazar öğleden sonrası yaklaşık olarak dördü on beş geçe, Arimethealı İsa’nın evinde bir araya toplanmış bir yirmi kişilik inananın mevcudiyetinde gerçekleşmişti. Mecdelli Meryem, bu ortaya çıkıştan yalnızca birkaç dakika önce Yusuf’un evine geri dönmüştü. İsa’nın kardeşi Yakub öncesinden, Bethani’deki Üstün’ün ortaya çıkışına dair havarilere hiçbir şeyin söylenmemesini istemişti. O Meryem’den, kadın kardeş inananlarına bu olayı anlatmadan sakınmasını istememişti. Bunun uyarınca, Meryem kadınların tümünden sırrı tutma yemini istedikten sonra, o, Bethani’de İsa’nın ailesiyle birlikteyken çok yakın bir süre içinde neyin yaşanmış olduğunu anlatmaya geçti. Ve, o, bu heyecan verici anlatının tam da ortasındayken, çok ani ve ulvi bir sessizlik ricası üzerlerine düştü; onlar tam da ortalarında dirilmiş İsa’nın oldukça bütüncül bir biçimde görülür haline bakmaktaydı O, şunu söyleyen bir biçimde, kendilerin karşıladı: “Barış üzerlerinize olsun. Krallığın birlikteliğinde ne Musevi ne gentile, ne zengin ne fakir, ne özgür ne tutsak, ne kadın ne de erkek bulunmamaktadır[5]. Sizler de, cennetin krallığı içinde Tanrı ile olan evlatlığın müjdesiyle insanlığın özgürlüğüne dair iyi haberleri yaymaya çağrılmış haldesiniz[6][7]. Bu müjdeyi duyuran ve ona olan inanç içindeki inananları olumlayan bir biçimde tüm dünyaya yayılın. Ve, bunu gerçekleştirirken, hasta olanlara hizmet vermeyi ve zayıf kalpteki ve korku etkisindekileri güçlendirmeyi unutmayın. Ve, ben her zaman sizlerle birlikte olacağım, dünyanın sonuna kadar bile[8].” Ve, o böyle konuştuğunda, gözlerinden kaybolmuştu; ve, kadınlar yüzlerine kapanıp, sessizlik içinde ibadet etmişlerdi.
190:3.2 Bu zaman zarfına kadar yaşanmış İsa’nın beş morontia görüşünden dördüne Mecdelli Meryem şahitlik etmişti.
190:3.3 Öğleden önceki süreç boyunca ulakları etrafa göndermenin bir sonucu olarak ve İsa’nın Yusuf’un evindeki bu görünüşü ile ilgili özel bilgilerin istemeden bir biçimde sızması nedeniyle, İsa’nın dirilmiş oluşuna dair bilginin şehre ulaştığını ve birçok kişinin kendisini görmüş olduğunu bildirmekte olduğu bilgisi Musevi yöneticilerinin kulaklarına gelmeye başlamıştı. Sanhedrin üyeleri bu dedikodular tarafından bütünüyle etkilenmişti. Annas ile gerçekleşen aceleci bir danışmadan sonra, Kaiaphas bu akşam saat sekizde bir araya gelmesi için bir Sanhedrin buluşması istemişti. İsa’nın yeniden dirilişinden bahsetmiş olan her bir kişinin sinagoglardan katılması eylemi bu görüşmede karara varılmıştı. Onu görmüş olduğunu duyuran herhangi bir kişinin ölüm cezasına çarptırılması bile önerilmişti; bu öneri, buna rağmen, mevcut bir panik haline yaklaşan bir kafa karışıklığı içinde buluşma dağıldığı için oylanmaya sunulmamıştı. Onlar, İsa’dan kurtulmuş olduklarını düşünmeye cüret etmişlerdi. Onlar, Nasıralı ile olan gerçek sorunlarının daha yeni başlamakta olduğunu keşfetmeye başlamaktaydılar.
190:4.1 Flavius isimli birinin evinde, dört buçuk sularında, Üstün, burada bir araya gelmiş olan bir kırk sayıdaki Yunan inananına altıncı morontia görünüşünde bulunmuştu. Onlar Üstün’ün yeniden dirilişine dair haberleri tartışmaya girişmişken, o aralarında kendisini gösterdi; her ne kadar kapılar güvenli bir biçimde kapanmış olsa da; ve, onlara seslenen bir biçimde şunu söyledi: “Huzur üzerinize olsun. İnsan Evladı yeryüzü üzerinde Museviler arasında ortaya çıkmış olsa da, o insanların tümüne hizmet etmek için gelmiştir. Babamın krallığında ne Musevi ne de gentile olmayacaktır; hepiniz kardeşler olacaksınız — Tanrı’nın evlatları olarak[9]. Bu nedenle, krallığın elçilerinden almış olduğunuz kurtuluşun bu müjdesini duyuran bir biçimde tüm dünyaya gidin; ve, ben, Baba’nın inanç ve gerçekliğe ait evlatlarının kardeşliği içinde sizlerle birlikte olacağım[10][11][12][13].” Ve, o kendilerini bu şekilde görevlendirdiğinde, o ayrılmış olup, onlar kendisini bir daha görmemişlerdi. Onlar bu akşamın tamamı boyunca evde kalmaya devam etmişti; onlar şaşkınlıktan ve bu görevde ilerleme korkusundan fazlasıyla etkilenmiş haldeydi. Ne de bu Yananlıların herhangi biri bu gece uyumuştu; onlar bu şeyler üzerine konuşmak için ayakta kalmış ve Üstün’ün kendilerini tekrar ziyaret edeceğini umut etmişlerdi. Bu toplulukta, askerler İsa’yı tutukladığında ve Yudas onu bir öpücük ile ihanet ettiğinde Gethsemane’de bulunmuş olan birçok Yunanlı bulunmaktaydı.
190:4.2 İsa’nın yeniden dirilişine dair dedikodular ve onun birçok takipçisine olan birçok görünümüne dair bildiriler hızlıca bir biçimde yayılmaktaydı ve, bütün bir biçimde şehir, yüksek derecedeki bir heyecana ulaşmıştı. Halihazırda Üstün ailesine, kadınlara, ve Yunanlılara görünmüş olup, kısa bir süre çinde kendisini havarilere açığa çıkaracaktı. Sanhedrin, Musevi yöneticilere çok ani bir biçimde atılmış olan bu yeni sorunlar üzerinde düşünmeye başlayacaktı. İsa havarilerini fazlasıyla önemsemekteydi, ancak o bu aşamada, kendisinin onları ziyaret etmesinden önce ulvi düşünmeyle ve irdeleyici irdeleyişle dolu birkaç ilave saat içinde yalnız bırakılmalarını arzu etmişti.
190:5.1 Kudüs’ün yaklaşık olarak 10 kilometre batısında bulunan Emmaus’ta, kurbanlara, törenlere ve şölenlere katılan bir biçimde Kudüs’te Hamursuz haftasını geçirmekte olan iki kardeş çoban yaşamaktaydı. Kardeşlerin büyüğü olan Kleopas İsa’nın kısmi bir inananıydı en azından o sinagogdan atılmıştı. Onun küçük kardeşi Yakub bir inanan değildi, her ne kadar onun ilgisini Üstün’ün öğretilerine ve çalışmalarına dair birçok şey çekmiş olsa da.
190:5.2 Bu Pazar öğleden sonrası, Kudüs’ten yaklaşık olarak beş kilometre dışarıda ve saat beşten birkaç dakika önce, bu iki kardeş Emmaus yolu boyunca ilerlerken, onun öğretileri olarak İsa hakkında büyük bir içtenlikle konuşmaktaydı ve, onlar özellikle İsa’nın mezarının boş oluşundan ve bazı kadınların onunla konuşmuş olduğundan bahsetmişlerdi[14]. Kleopas bu bildirilere yarı gönüllü bir biçimde inanmaktaydı ancak Yakup bütün bir olayın muhtemelen bir aldatma olduğunda ısrarcıydı. Evlerine doğru ilerlerken onlar bu şekilde söyleşşir ve farklı görüşlerini bildirirken, yedinci ortaya çıkışı olarak İsa’nın morontia görünümü, onlar ilerlerken yanlarında belirdi. Kleopas öncesinde İsa’nın öğretimini çoğu sefer duymuştu ve o birkaç farklı zamanda Kudüs inananlarının evlerinde onunla birlikte yemek yemişti. Ancak, o, Üstün kendileriyle hiçbir kısıtlama olmadan konuşmaya başladığında bile onu tanımamışlardı.
190:5.3 Onlarla kısa bir süre ilerledikten sonra, İsa şunu söylemişti: “Ben sizlere gelirken hangi sözleri bu kadar içtenlikle birbirlerinize ifade ettiniz?” Ve, İsa bu şekilde konuştuğunda, onlar durup, kendilerini üzüntülü bir şaşkınlıkla görmüşlerdi. Kleopas şunu söylemişti: “Kudüs’te konaklayıp, yakın zamanda olanlara dair şeyleri bilmemen nasıl mümkün olabilir?” Bunun ardından şunu sordu “Hangi şeyleri?” Kleopas: “Eğer gerçekten bu olanları bilmiyorsan, sen, Tanrı’nın ve tüm insanların önünde sözünde ve eylemlerinde kudretli olan bir peygamber Nasıralı İsa’ya dair bu söylentileri duymamış olan Kudüs’teki tek kişisin. Baş din-adamları ve bizlerin yöneticileri onu Romalılara teslim edip, onların kendisini çarmığa gerilmesini istemişlerdi. Öncesinde birçoklarımız onun İsrail’i gentilelilerin boyunduruğundan kurtaracağını umut etmişti. Ama bu hiçbir bir biçimde gerçekleşmedi. Şimdi onun çarmığa gerilişinin üçüncü günü ve bazı kadınlar, tam da bu sabah onların kendisinin mezarına gitmiş ve onu boş olarak görmüş olduğunu duyuruşuyla şaşkınlığa uğrattı. Ve, bu aynı kadınlar, onların bu kişi ile konuşmuş olduğunda ısrar etmekte; onlar, bu kişinin ölümden dirilmiş olduğunu öne sürmekte. Ve, bu kadınlar bunu erkeklere bildirdiğinde, havarilerin ikisi kabre doğru koşup, benzer bir biçimde onu boş halde bulmuşlardı” — ve burada Yakup kardeşinin sözünü kesip, “ancak onlar İsa’yı göremediler” dedi[15].
190:5.4 Onlar beraber yürürken, İsa onlara şunu söyledi: “Gerçeği kavramada ne kadar da yavaşsınız! Sohbetiniz bu kişinin öğretileri ve yaptıkları üzerine olduğunu söylediğinizde, bu öğretilere daha faza aşina olduğum için sizleri aydınlatabilirim[16][17]. Bu İsa’nın her zaman krallığının bu dünyaya ait olmadığını öğretmiş olduğunu hatırlamıyor musunuz; ve, Tanrı’nın evlatları olarak, insanların tümünün, Cennetsel Baba’nın derin sevgisine ait gerçeklikten oluşan bu yeni krallıktaki derin sevgi dolu hizmetten meydana gelen kardeşlik birlikteliği içindeki ruhsal neşede özgürlüğü ve bağımsızlığı bulmaları gerektiğini? Bu İnsan Evladı’nın, hasta ve sıkıntı içindekilere hizmet ederek ve korkuyla tutsak edilmiş ve kötülükle köleleştirilmiş kişileri özgür hale getiren bir biçimde, insanların tümü için Tanrı’nın kurtarılışını nasıl da duyurmuş olduğunu hatırlamıyor musunuz? Nasıralı bu kişinin havarilerine, kendisini ölüme gönderecek olan düşmanlarına teslim edilen bir biçimde Kudüs’e gitmek zorunda ve üçüncü gün yeniden dirilecek oluşunu söyleyişini bilmiyor musunuz? Bunların tümü sizlere söylenmedi mi? Museviler ve gentileliler için kurtuluşun bu gününe dair, içinde yeryüzüne ait ailelerin tümünün kutsanacağını yazan Yazıtları hiç mi okumadınız; onun, ihtiyaç içindekilerin haykırışını duyacağını ve kendisini arayan fakirlerin ruhlarını kurtaracağını milletlerin tümünün kendisini kutsanmış olarak çağıracağını? Endişe içindeki bir şekilde böyle bir Kurtarıcı’nın büyük bir kayanın gölgesi olacağını[18][19][20][21][22][23][24]. Onun, koyunları kollarına toplayarak onları göğsünde ilgiyle taşıyan gerçek bir çoban gibi sürüsünü besleyecek oluşunu[25]. Onun, ruhsal olarak gözleri görmez haldekilerin gözlerini açacağını ve mutsuzluğun mahkumlarını bütüncül bağımsızlığa ve ışığa getireceğini; karanlıkta bulunan herkesin ebedi kurtuluşun büyük ışığını göreceğini[26][27]. Onun kalbi kırılmışların yaralarını saracağını, günahın tutsaklarına özgürlüğü duyuracağını ve korkuyla köleleştirilmiş ve kötülükle tutsak edilmiş olanların zindanlarını açacağını[28]. Yas içindekileri teselli edip, onlara, keder ve ağırlığın yerine kurtuluşun neşesini bahşedeceğini[29][30]. Onun, ulusların tümünün arzusu ve doğruluğu arayanların sonsuza kadar sürecek neşesi olacağını[31][32]. Gerçekliğin ve doğruluşun bu Evladı’nın dünya üzerinde iyileştirici ışık ve kurtarıcı güç ile doğacağını onun kendi insanlarını günahlarından bile kurtaracağını onun gerçekten de kayıp olanları arayıp onları kurtaracağını[33][34][35][36]. Onun zayıfları yok etmeyeceğini, açlık ve susuzluk çekmekte olanların tümüne kurtuluşun hizmetinde bulunacağını[37]. Ona inananların ebedi yaşama sahip olacağını[38]. Onun ruhaniyetini bedenin tümüne aktaracağını ve bu Gerçeklik Ruhaniyeti’nin, sonsuza kadar sürecek olan yaşama fışkıran bir biçimde, her inanan içinde bir su deryası olacağını[39][40]. Sizlere bu kişinin vermiş olduğu krallığın müjdesinin ne kadar büyük olduğunu anlamıyor musunuz? Sizlere gelmiş olan bir kurtuluşun ne kadar da büyük olduğunu algılamıyor musunuz?[41][42]
190:5.5 Bu zaman zarfında onlar, bu kardeşlerin oturmuş oldukları köyün yakınına varmışlardı. Yol boyunca ilerlerken İsa onlara öğretide bulunmaya başladığından beri bu iki kişi tek bir cümle dahi etmemişti. Yakın bir süre içinde onlar mütevazi yerleşkelerinin karşısına gelmişlerdi, ve İsa, yola devam eden bir biçimde onlardan ayrılmak üzereydi; ancak, onlar, İsa’nın eve girip kendileriyle birlikte kalmasını istemişlerdi. Havanın kararmak üzere oluşunu söyleyip, onun kendileriyle birlikte kalmalarında ısrar etmişlerdi. Sonunda İsa razı olmuştu, ve kısa bir süre içinde onlara eve girip, yemek sofrasına oturmuşlardı. Onlar kendisine kutsaması için ekmek vermiş olup, İsa ekmeği bölüp onlara verirken, onların gözleri birden açılmıştı Kleopas konuklarının Üstün’ün kendisi olduğunu tanımıştı. Ve, o, “Bu Üstün —“ dediğinde, morontialı İsa gözlerinden kayboldu.[43]
190:5.6 Ve, bunun ardından onlar birbirlerine “Yolda beraberce yürürken bizlere konuştukça kalplerimizin yanmış olmasına şaşırmamamız gerek!”[44]
190:5.7 Onlar yemek için ara vermeyeceklerdi. Onlar Morontia Üstünü’nü görmüş olup, dirilmiş Kurtarıcı’nın iyi haberlerini haykırmak için doğrudan Kudüs’ün yolunu tutmuşlardı[45].
190:5.8 Bu akşam saat dokuz sularında ve Üstün onluya göründen biraz önce, heyecan içindeki bu iki kardeş, İsa’nın kendilerini görmüş olduğunu ve onun kendileriyle konuşmuş olduğunu duyuran bir biçimde, üst odadaki havarilerin konuşmasını bölmüşlerdi[46]. Ve, onlar, İsa’nın kendilerine söylemiş olduğu her şeyi aktarmış olup, ekmeği bölüşüne kadar onun kim olduğunu nasıl anlamamış olduklarını söylemişlerdi.