İngilizce Urantia Kitabı, 2006'dan beri dünya çapında Kamu Malıdır.
Çeviriler: © 2021 Urantia Society of Greater New York
LAST TEACHING AT PELLA
PELLA’DAKI SON ÖĞRETI
1955 169:0.1 LATE on Monday evening, March 6, Jesus and the ten apostles arrived at the Pella camp. This was the last week of Jesus’ sojourn there, and he was very active in teaching the multitude and instructing the apostles. He preached every afternoon to the crowds and each night answered questions for the apostles and certain of the more advanced disciples residing at the camp.
2021 169:0.1 PAZARTESİ akşamı, Mart’ın 6’sı, geç saatlerde İsa ve on havari Pella kampına ulaşmıştı. Bu, İsa’nın buradaki konukluğunun son haftası olup, o kalabalıklara olan öğretimde ve havarilerin eğitiminde oldukça faaldi. O her öğleden sonrası kalabalıklara duyuruda bulunmuş olup, her gece havarilerin ve kampta ikamet etmekte olan daha ileri düzeydeki takipçilerin bir topluluğun sorularını cevaplamıştı.
1955 169:0.2 Word regarding the resurrection of Lazarus had reached the encampment two days before the Master’s arrival, and the entire assembly was agog. Not since the feeding of the five thousand had anything occurred which so aroused the imagination of the people. And thus it was at the very height of the second phase of the public ministry of the kingdom that Jesus planned to teach this one short week at Pella and then to begin the tour of southern Perea which led right up to the final and tragic experiences of the last week in Jerusalem.
2021 169:0.2 Lazarus’un yeniden dirilişine dair haber Üstün’ün varışından iki gün önce kampa ulaşmıştı ve, topluluğun tamamı yerinde duramaz haldeydi. Beş bin kişinin doyuruluşundan beri, insanların hayal gücünü bu kadar harekete geçirmiş herhangi bir şey yaşanmamıştı. Ve, böylece, İsa’nın Pella’da bu bir kısa hafta boyunca öğretide bulunmayı tasarlayışı ve bunun ardından Kudüs’teki son haftasında gerçekleşen nihai ve acı deneyimlere götüren güney Perea turnesine çıkışından oluşan, kamu hizmetinin ikinci fazının tam da doruk noktasında gerçekleşmişti.
1955 169:0.3 The Pharisees and the chief priests had begun to formulate their charges and to crystallize their accusations. They objected to the Master’s teachings on these grounds:
2021 169:0.3 Ferisiler ve baş din-adamları suçlamalarını oluşturmaya ve ifadelerini kesinleştirmeye başlamış haldeydiler. Onlar Üstün’ün öğretilerine şu temellerde karşı gelmişlerdi:
1955 169:0.4 1. He is a friend of publicans and sinners; he receives the ungodly and even eats with them.
1955 169:0.7 4. He is in league with devils. He works wonders and does seeming miracles by the power of Beelzebub, the prince of devils.
1. PARABLE OF THE LOST SON
1. KAYIP EVLAT’IN SIMGESEL HIKÂYESI
1955 169:1.1 On Thursday afternoon Jesus talked to the multitude about the “Grace of Salvation.” In the course of this sermon he retold the story of the lost sheep and the lost coin and then added his favorite parable of the prodigal son. Said Jesus:
2021 169:1.1 Perşembe öğleden sonrası, İsa kalabalığa “Kurtuluşun Şükranı”ndan bahsetmişti. Bu vaaz süresince o, kayıp koyunun ve meteliğin hikâyesini yeniden anlatmış olup, bunun sonrasında israf içindeki evlada dair gözde hikâyesini aktarmıştı. İsa şunu söyledi:
1955 169:1.2 “You have been admonished by the prophets from Samuel to John that you should seek for God—search for truth. Always have they said, ‘Seek the Lord while he may be found.’ And all such teaching should be taken to heart. But I have come to show you that, while you are seeking to find God, God is likewise seeking to find you. Many times have I told you the story of the good shepherd who left the ninety and nine sheep in the fold while he went forth searching for the one that was lost, and how, when he had found the straying sheep, he laid it over his shoulder and tenderly carried it back to the fold. And when the lost sheep had been restored to the fold, you remember that the good shepherd called in his friends and bade them rejoice with him over the finding of the sheep that had been lost. Again I say there is more joy in heaven over one sinner who repents than over the ninety and nine just persons who need no repentance. The fact that souls are lost only increases the interest of the heavenly Father. I have come to this world to do my Father’s bidding, and it has truly been said of the Son of Man that he is a friend of publicans and sinners.
2021 169:1.2 “Sizler, gerçekliği arar biçimde — Tanrı’yı aramanıza dair Şamuel’den Yahya’ya kadar peygamberler tarafından uyarılmış haldesiniz[7]. Onlar her zaman, ‘Bulunabilmesi için Koruyucu’yu arayın’ demişti. Ve, bu türden öğretilerin tümü kalpten dinlenilmelidir. Ancak, ben sizlere, sizler Tanrı’yı ararken, Tanrı’nın da benzer bir biçimde sizleri bulmayı arzuladığını göstermek için gelmiş bulunmaktayım. Birçok sefer ben sizlere, sürüde bulunan doksan dokuz koyunu kayıp olan biri için terk etmiş olan iyi çobanın hikâyesini anlattım; onun nasıl da, sürüden ayrılmış olan koyunu bulduğunda onu omzuna atıp, şefkatle sürüye geri taşıdığını. Ve, kayıp koyun sürüye geri döndüğünde, hatırlayacaksınız, iyi çobanın nasıl da arkadaşlarını çağırıp, kayıp koyunun bulunuşu kendisiyle birlikte kutlama isteyişini. Yine sizlere söylüyorum, pişmanlığa ihtiyaç duymayan tam da doksan dokuz kişi karşısında, pişman olmuş olan bir günahkâra dair cennet üzerinde daha fazla neşe duyulmaktadır. Ruhların kayboluşu gerçeği, cennetsel Baba’nın ilgisini yalnızca daha fazla çekmektedir. Ben bu dünyaya Babamın emrini yerine getirmek için gelmiş bulunmaktayım; ve, İnsan Evladı’nın gerçekten de vergi toplayıcıların ve günahkârların dostu oluşunun söylenişi tam anlamıyla doğruluk taşımaktadır[8].
1955 169:1.3 “You have been taught that divine acceptance comes after your repentance and as a result of all your works of sacrifice and penitence, but I assure you that the Father accepts you even before you have repented and sends the Son and his associates to find you and bring you, with rejoicing, back to the fold, the kingdom of sonship and spiritual progress. You are all like sheep which have gone astray, and I have come to seek and to save those who are lost.
2021 169:1.3 “Sizlere, kutsal kabulün pişman oluşunuzdan sonra ve fedalarınızın ve tövbelerinizin tümünün bir sonucu olarak geldiği öğretilmiştir; ancak, ben sizlere, Baba’nın sizleri pişman oluşunuzdan bile önce kabul etmiş ve Evladını ve onu birlikteliklerini sizleri bulmak ve, neşe içinde, evlatlığın ve ruhsal ilerleyişin krallığından olan sürüye geri getirmek için göndermiş olduğunun teminatını veriyorum. Tümünüz, doğru yoldan ayrılmış koyunlarsınız; ve, ben sizleri bulmak ve kayıp olanları kurtarmak için gelmiş bulunmaktayım[9].
1955 169:1.4 “And you should also remember the story of the woman who, having had ten pieces of silver made into a necklace of adornment, lost one piece, and how she lit the lamp and diligently swept the house and kept up the search until she found the lost piece of silver. And as soon as she found the coin that was lost, she called together her friends and neighbors, saying, ‘Rejoice with me, for I have found the piece that was lost.’ So again I say, there is always joy in the presence of the angels of heaven over one sinner who repents and returns to the Father’s fold. And I tell you this story to impress upon you that the Father and his Son go forth to search for those who are lost, and in this search we employ all influences capable of rendering assistance in our diligent efforts to find those who are lost, those who stand in need of salvation. And so, while the Son of Man goes out in the wilderness to seek for the sheep gone astray, he also searches for the coin which is lost in the house. The sheep wanders away, unintentionally; the coin is covered by the dust of time and obscured by the accumulation of the things of men.
2021 169:1.4 “Ve, sizler aynı zamanda; takı olan, on gümüş parçasından meydana gelmiş bir kolyede, bir parçayı düşürüp de, lamba yakıp, tüm evi onu bulana kadar didik didik arayan bir kadının hikâyesini hatırlamalısınız. Ve, kadın nasıl da, meteliği bulur bulmaz, arkadaşlarını ve komşularını çağırıp ‘Benimle eğlenin, çünkü ben kayıp olan parçayı buldum’ demiş olduğunu. İşte tekrar söylüyorum, tövbe edip Baba’nın sürüsüne geri dönen bir tek günahkâra dair göğün meleklerinin mevcudiyeti içinde her zaman neşe bulunmaktadır[10][11]. Ve, ben sizlere bu hikâyeyi, Baba ve Evladı’nın kaybolmuş olanları aramak için yola çıktığının, ve bu arayışta, kurtuluş ihtiyacında bulunanlar olarak, kaybolmuş olanları bulmaya dair kararlı çabalarımızda bizlere destek olacak her türlü etkiyi kullanacağımızın altını çizmek için aktarmaktayım. Ve, böylece, İnsan Evladı, doğru yoldan ayrılmış koyunu aramak için ıssıza giderken, sizler de evde kaybolmuş olan meteliği aramaktasınız. Koyun, istemeyen bir halde sürüden ayrılmaktadır; meteliğin üstünü zamanın tozu örtmekte ve insanlara ait şeyler onu görünmez kılmaktadır.
1955 169:1.5 “And now I would like to tell you the story of a thoughtless son of a well-to-do farmer who deliberately left his father’s house and went off into a foreign land, where he fell into much tribulation. You recall that the sheep strayed away without intention, but this youth left his home with premeditation. It was like this:
2021 169:1.5 “Ve, şimdi ben sizlere; babasının evinden bilinçli bir biçimde ayrılmış ve, üzerinde birçok sıkıntıya düştüğü yer olan, yabancı bir yere gitmiş varlıklı bir çiftçinin düşüncesiz bir evladının hikâyesini anlatmak istiyorum. Sizler, istemeden yoldan ayrılan koyunu hatırlayacaksınız; ancak, bu genç evini isteyerek terk etmişti. Hikâye şöyle gerçekleşmişti:
1955 169:1.6 “A certain man had two sons; one, the younger, was lighthearted and carefree, always seeking for a good time and shirking responsibility, while his older brother was serious, sober, hard-working, and willing to bear responsibility. Now these two brothers did not get along well together; they were always quarreling and bickering. The younger lad was cheerful and vivacious, but indolent and unreliable; the older son was steady and industrious, at the same time self-centered, surly, and conceited. The younger son enjoyed play but shunned work; the older devoted himself to work but seldom played. This association became so disagreeable that the younger son came to his father and said: ‘Father, give me the third portion of your possessions which would fall to me and allow me to go out into the world to seek my own fortune.’ And when the father heard this request, knowing how unhappy the young man was at home and with his older brother, he divided his property, giving the youth his share.
2021 169:1.6 “Bir adam iki erkek çocuğa sahipti; biri, her zaman rahatlığı ve sorumsuz yaşamı arzular halde, kaygısız ve umursamaz biriydi; daha büyük çocuk ise ciddi, ne yaptığını bilen, çalışkan ve sorumluluğu taşımaya istekli biriydi. Zaman geldi ki bu iki kardeş iyi anlaşamadı onlar her zaman tartışmakta ve ufak şeylerden atışmaktaydı. Genç olanı neşeli ve yaşam doluydu ama tembel ve güvenilmez nitelikteydi; büyük evlat güvenilir ve çalışkandı, aynı zamanda bencil, kendini fazla önemser ve kibirliydi. Genç evlat oyunu fazlaca sevmekteydi ama işten kaçmaktaydı büyük kendisini işe adamış olup, nadiren oyuna katılmaktaydı. İkisinin birlikteliği o kadar tatsız hale gelmişti ki, genç evlat babasına gelip, şunu söylemişti: ‘Baba, payıma düşmekte olan sahip olduğun şeylerin üçte birini bana ver, şansımı denemek için dünyayı görmeme izin ver.’ Ve, baba bu talebi duyduğunda, genç evladının evde ve abisiyle nasıl mutsuz olduğunu bilen halde, servetini ölüp, gence payını verdi[12].
1955 169:1.7 “Within a few weeks the young man gathered together all his funds and set out upon a journey to a far country, and finding nothing profitable to do which was also pleasurable, he soon wasted all his inheritance in riotous living. And when he had spent all, there arose a prolonged famine in that country, and he found himself in want. And so, when he suffered hunger and his distress was great, he found employment with one of the citizens of that country, who sent him into the fields to feed swine. And the young man would fain have filled himself with the husks which the swine ate, but no one would give him anything.
2021 169:1.7 “Birkaç hafta içinde genç adam tüm kaynaklarını bir araya toplayıp, uzakta bir ülkeye olan yoluna çıktı ve, aynı zamanda keyif veren karlı hiçbir şeyi bulamamış halde, yakın bir süre içinde tüm mirasını bu israf doluşu yaşamında harcadı. Ve, her şeyini tükettiğinde, bu ülkede uzunca sürecek bir kıtlık baş göstermiş olup, kendisini ihtiyaç duyar halde bulmuştu. Ve, böylece, aç kaldığında ve sıkıntısı çok büyük düzeylere ulaştığında, o, domuzları beslemek için kendisini tarlalara göndermiş olan bu ülkenin vatandaşlarından birinin altında çalışır halde gördü. Ve, domuzların yediği yemiş kabukları ile karnını doyurmaya bile istekliydi, ancak hiç kimse ona bir parça bile bir şey vermemekteydi[13].
1955 169:1.8 “One day, when he was very hungry, he came to himself and said: ‘How many hired servants of my father have bread enough and to spare while I perish with hunger, feeding swine off here in a foreign country! I will arise and go to my father, and I will say to him: Father, I have sinned against heaven and against you. I am no more worthy to be called your son; only be willing to make me one of your hired servants.’ And when the young man had reached this decision, he arose and started out for his father’s house.
2021 169:1.8 “O bir gün çok aç olduğunda, kendisine gelip, şunu söylemişti: ‘Ben burada, yabancı bir ülkede domuzları posalarla besleyerek açlıktan yok olmaktayken, babam, doyacak kadar ekmeğe sahip olup, hatta onları biriktiren ne kadar da fazla hizmetçiye sahip! Kalkıp babama gideceğim, ve kendisine şunu söyleyeceğim: Baba, ben cennete ve sana karşı geldim. Ben artık, senin evladın olarak adlandırılmayı bile hak etmiyorum; sadece, beni tutmuş olduğun hizmetçilerinden biri yapmanı istiyorum.’ Ve, genç adam bu karara vardığında, doğrulup, babasının evine doğru yola koyulmuştu[14].
1955 169:1.9 “Now this father had grieved much for his son; he had missed the cheerful, though thoughtless, lad. This father loved this son and was always on the lookout for his return, so that on the day he approached his home, even while he was yet afar off, the father saw him and, being moved with loving compassion, ran out to meet him, and with affectionate greeting he embraced and kissed him. And after they had thus met, the son looked up into his father’s tearful face and said: ‘Father, I have sinned against heaven and in your sight; I am no more worthy to be called a son’—but the lad did not find opportunity to complete his confession because the overjoyed father said to the servants who had by this time come running up: ‘Bring quickly his best robe, the one I have saved, and put it on him and put the son’s ring on his hand and fetch sandals for his feet.’
2021 169:1.9 “Bu aşamada baba, evladının yokluğundan fazlasıyla kederlenmiş haldeydi; o, her ne kadar düşüncesiz olsa da, küçük neşeli oğlunu özlemekteydi. Bu baba bu evladını derinden sevmiş olup, her zaman onun geri dönüş yolunu gözlemişti; ve, böylece bu evlat evine yaklaştığında, çok uzaktan baba kendisini görmüş, içi merhametle dolu halde, kendisi karşılamak için koşmuştu; geldiğinde bana şefkatle onu karşılamış, kucaklamış ve öpmüştü. Ve, onlar bu şekilde buluştuktan sonra, evlat babanın gözü yaşlı yüzüne bakıp, şunu söylemişti: ‘Baba, ben cennete karşı ve gözün önünde günah işledim; artık bir evlat olarak çağrılmayı hak etmiyorum’ — ancak, ufaklık itirafını tamamlamaya fırsat bulamadı çünkü fazlasıyla neşe içindeki baba bu zaman zarfında kendilerine koşmakta olan hizmetkârlarına şunu söylemişti: ‘Ona, saklamış olduğum, en iyi kaftanı getirin, onu giydirin, evlatlık yüzüğünü parmağına girip, ayaklarına ayakkabıları geçirin.’[15]
1955 169:1.10 “And then, after the happy father had led the footsore and weary lad into the house, he called to his servants: ‘Bring on the fatted calf and kill it, and let us eat and make merry, for this my son was dead and is alive again; he was lost and is found.’ And they all gathered about the father to rejoice with him over the restoration of his son.
2021 169:1.10 “Ve, bunun sonrasında, mutlu baba ayağı acı içindeki ve yorgun evladı eve götürdükten sonra, hizmetçilerini çağırıp şunu demişti: ‘Gürbüz buzağıyı getirin ve onu kesin, şölen hazırlayın ve bizleri keyiflendirin; zira, benim evladım ölüydü ancak o şimdi tekrar yaşıyor; o kayıptı fakat bulundu.’ Ve, onların tümü, oğluyla tekrar kavuşmasını neşeyle kutlamak için babanın etrafında toplandı[16].
1955 169:1.11 “About this time, while they were celebrating, the elder son came in from his day’s work in the field, and as he drew near the house, he heard the music and the dancing. And when he came up to the back door, he called out one of the servants and inquired as to the meaning of all this festivity. And then said the servant: ‘Your long-lost brother has come home, and your father has killed the fatted calf to rejoice over his son’s safe return. Come in that you also may greet your brother and receive him back into your father’s house.’
2021 169:1.11 “Bunlar gerçekleşirken, onlar kutlama içindeyken, büyük evlat tarladaki günün çalışmasından gelmiş olup, eve yaklaşırken müzik ve oyun sesini duymuştu. Ve, o arka kapıya geldiğinde, hizmetçilerden bir tanesini çağırıp, tüm bu kutlamaların anlamını sordu. Ve, bunun ardından hizmetçi şunu söyledi: ‘Senin uzun zamandır kayıp kardeşin eve geri döndü, ve senin baban kendi oğlunun sağ salim eve varışını kutlamak için gürbüz buzağını kesti. Kardeşini selamlamak için sen de içeri gel, ve onu babanın evine geri kabul et.’[17]
1955 169:1.12 “But when the older brother heard this, he was so hurt and angry he would not go into the house. When his father heard of his resentment of the welcome of his younger brother, he went out to entreat him. But the older son would not yield to his father’s persuasion. He answered his father, saying: ‘Here these many years have I served you, never transgressing the least of your commands, and yet you never gave me even a kid that I might make merry with my friends. I have remained here to care for you all these years, and you never made rejoicing over my faithful service, but when this your son returns, having squandered your substance with harlots, you make haste to kill the fatted calf and make merry over him.’
2021 169:1.12 “Ancak, büyük evlat bunu duyduğunda, o kadar incinmiş ve kızgın hale gelmişti ki, eve girmedi. Babası bu oğlunun kardeşini karşılamayı reddedişini duyduğunda, ona rica etmek için dışarı çıktı. Ancak, büyük evlat babasının iknasına kendisini teslim etmeyecekti. O babasını, şunu söyleyen bir biçimde, cevaplamıştı: ‘Ben burada bu kadar yıl boyunca sana, emirlerinin bir tanesine bile karşı gelmeyen bir biçimde, hizmet ettim; ama yine de, sen bana, arkadaşlarımla eğlenmem için körpe keçi bile vermedin. Ben burada tüm bu yıllar boyunca sana bakmak için kaldım ve sen hiçbir zaman benim doğru hizmetimi kutlamadın; ancak, bu oğlun, sahip olduğun şeyleri kadınlara harcayan bir biçimde, geri döndüğünde, hiç vakit kaybetmeden gürbüz buzağını kesin, onu kutluyorsun.’[18]
1955 169:1.13 “Since this father truly loved both of his sons, he tried to reason with this older one: ‘But, my son, you have all the while been with me, and all this which I have is yours. You could have had a kid at any time you had made friends to share your merriment. But it is only proper that you should now join with me in being glad and merry because of your brother’s return. Think of it, my son, your brother was lost and is found; he has returned alive to us!’”
2021 169:1.13 “Bu baba gerçekten de iki evladını da derinden sevmiş olduğu için, bu büyük evlada açıklamada bulunmayı denedi: ‘Ama, benim evladım, sen bu süre boyunca hep benimle birlikteydin, ve sahip olduğum her şey senin. İstediğin zaman arkadaşlarınla eğlenmek için bir körpe keçiyi kesebilirdin. Ancak, senin şimdi mutlulukla bana katılman ve kardeşinin dönüşünden mutlu olman tek beklenilen şeydir. Düşün benim evladım, kardeşin kaybolmuştu ve şimdi bulundu; o bizlere canlı olarak geri döndü!”[19]
1955 169:1.14 This was one of the most touching and effective of all the parables which Jesus ever presented to impress upon his hearers the Father’s willingness to receive all who seek entrance into the kingdom of heaven.
2021 169:1.14 Bu İsa’nın; dinleyicilerine, cennetin krallığına girişi arayan herkesi Baba’nın kabul etmedeki gönüllülüğünü vurgulamak için sunmuş olduğu simgesel hikâyeler içinde en dokunaklı ve etkili olanlardan bir tanesiydi.
1955 169:1.15 Jesus was very partial to telling these three stories at the same time. He presented the story of the lost sheep to show that, when men unintentionally stray away from the path of life, the Father is mindful of such lost ones and goes out, with his Sons, the true shepherds of the flock, to seek the lost sheep. He then would recite the story of the coin lost in the house to illustrate how thorough is the divine searching for all who are confused, confounded, or otherwise spiritually blinded by the material cares and accumulations of life. And then he would launch forth into the telling of this parable of the lost son, the reception of the returning prodigal, to show how complete is the restoration of the lost son into his Father’s house and heart.
2021 169:1.15 İsa, bu üç hikâyeyi aynı anda sunmada oldukça istekliydi. O kayıp koyunun hikâyesini; insanlar istemeden yaşamın yolundan ayrıldığında, Baba’nın bu kayıp olanları düşündüğünü ve, sürünün doğru çobanları olan, Evlatları ile birlikte, kayıp koyunları aramaya çıktığını göstermek için sunmuştu[20]. O bunun ardından evde kaybedilen meteliğin hikâyesini; kafası karışmış, ne yapacağını bilmeyen veya bunun dışındaki hallerde yaşamın maddi ilgileri ve servetleri tarafından ruhsal olarak gözleri görmez hale gelmiş olanlar için kutsal arayışın ne kadar da kapsamlı olduğunu örneklendirmek için anlatırdı[21]. Ve, bunun ardından o, müsrifin geri dönüşünün kabulü olarak, kayıp evladın bu hikâyesine, Baba’nın evine ve kalbine kayıp evladın geri kazandırılışın ne kadar bütüncül olduğunu göstermek için anlatmaya başlardı[22].
1955 169:1.16 Many, many times during his years of teaching, Jesus told and retold this story of the prodigal son. This parable and the story of the good Samaritan were his favorite means of teaching the love of the Father and the neighborliness of man.
2021 169:1.16 Öğreti yılları boyunca birçok ama birçok kez İsa, müsrif oğlun bu hikâyesini tekrar tekrar anlatmıştı. Bu simgesel anlatı ve iyi Samiri hikâyesi, Baba’nın derin sevgisini ve insanların kardeşliğini öğretmede onun gözde araçlarıydı.
2. PARABLE OF THE SHREWD STEWARD
2. AKILLI KORUYUCU’NUN SIMGESEL HIKÂYESI
1955 169:2.1 One evening Simon Zelotes, commenting on one of Jesus’ statements, said: “Master, what did you mean when you said today that many of the children of the world are wiser in their generation than are the children of the kingdom since they are skillful in making friends with the mammon of unrighteousness?” Jesus answered:
2021 169:2.1 Bir akşam Şimon Zelotes, İsa’nın söylediklerinin biri üzerinde yorumda bulunan bir biçimde, şunu söyledi: “Üstün, dünyanın çocuklarının çoğunun doğru olmayan paragöz kişilerle arkadaşlıkta bulunmada daha mahir oldukları için cennetin krallığınınkilerden daha bilge olduklarını bugün söylediğinde neyi kastettin?” İsa şu cevabı vermişti:[23]
1955 169:2.2 “Some of you, before you entered the kingdom, were very shrewd in dealing with your business associates. If you were unjust and often unfair, you were nonetheless prudent and farseeing in that you transacted your business with an eye single to your present profit and future safety. Likewise should you now so order your lives in the kingdom as to provide for your present joy while you also make certain of your future enjoyment of treasures laid up in heaven. If you were so diligent in making gains for yourselves when in the service of self, why should you show less diligence in gaining souls for the kingdom since you are now servants of the brotherhood of man and stewards of God?
2021 169:2.2 “Sizlerden bazıları, krallığa girmeden önce, iş birliktelikleri içinde oldukça kurnaz haldeydi. Sizler hakkaniyet gözetmeyip ve sıklıkla adil olmayan bir biçimde davrandıysanız da, yine de, her zaman bir gözünüz mevcut karınızda ve gelecek güvenliğinizde olduğu için, akıllı ve geleceği görür halde işlerinizi yürüttünüz. Benzer bir biçimde sizler şimdi; burada mevcut neşenizi sağlarken, bir yandan da cennette biriken hazinelerinizi gelecekte keyifle deneyimlemeyi teminat altına alır halde, krallık içinde yaşamlarınızı düzenlemelisiniz. Eğer sizler, benliğe hizmette bulunduğunuz zaman kendiniz için kazançları elde etmede bu kadar titiz olduysanız, şimdi sizler insanların kardeşliğine ait hizmetçiler ve Tanrı’nın koruyucuları iseniz, ruhları kazanmada neden daha az titizlik gösteresiniz?[24]
1955 169:2.3 “You may all learn a lesson from the story of a certain rich man who had a shrewd but unjust steward. This steward had not only oppressed his master’s clients for his own selfish gain, but he had also directly wasted and squandered his master’s funds. When all this finally came to the ears of his master, he called the steward before him and asked the meaning of these rumors and required that he should give immediate accounting of his stewardship and prepare to turn his master’s affairs over to another.
2021 169:2.3 “Hepiniz, akıllı ancak adaletsiz bir koyucuya sahip bir zengin adamın hikâyesinden bir ders çıkarabilirsiniz. Bu koruyucu kendi bencil kazancı için sahibinin müşterilerine yalnızca kötü davranmadı, o aynı zamanda sahibinin kaynaklarını doğrudan bir biçimde israf boşa verip, onları çarçur etti. Ve, tüm bunların hepsi nihayet sahibinin kulağına gittiğinde, o koruyucusunu karşısına çağırdı ve bu dedikoduların anlamını sordu; ve, o, koruyuculuğunun derhal bir muhasebesini isteyip, sahibinin işlerini başkasına devretmeye hazır olmasını istedi.[25]
1955 169:2.4 “Now this unfaithful steward began to say to himself: ‘What shall I do since I am about to lose this stewardship? I have not the strength to dig; to beg I am ashamed. I know what I will do to make certain that, when I am put out of this stewardship, I will be welcomed into the houses of all who do business with my master.’ And then, calling in each of his lord’s debtors, he said to the first, ‘How much do you owe my master?’ He answered, ‘A hundred measures of oil.’ Then said the steward, ‘Take your wax board bond, sit down quickly, and change it to fifty.’ Then he said to another debtor, ‘How much do you owe?’ And he replied, ‘A hundred measures of wheat.’ Then said the steward, ‘Take your bond and write fourscore.’ And this he did with numerous other debtors. And so did this dishonest steward seek to make friends for himself after he would be discharged from his stewardship. Even his lord and master, when he subsequently found out about this, was compelled to admit that his unfaithful steward had at least shown sagacity in the manner in which he had sought to provide for future days of want and adversity.
2021 169:2.4 “Bu aşamada, bu doğru olmayan koruyucu kendisine şunu söylemeye başladı: ‘Bu koruyuculuğumu kaybetmek üzereyim, ne yapmalıyım? Kazacak kuvvetim yok; dilencilik desen, yapmaya utanırım. Ne yapacağımı biliyorum: Ben bu koruyuculuktan alındığımda, kendimi, üstünüm ile iş yapan hanelerin tümünde iyi karşılanacak hale getirmek için her şeyi yapacağım.’ Ve, bunun ardından, sahibine borcu olan herkesi çağıran bir biçimde, ilkine ‘Üstünüme ne kadar borcun var?’ diye sordu. Bu kişi, ‘Yüz ölçü yağ’ dedi. Bunun ardından koruyucu, ‘Parafinli kâğıt hesabını getir, hemen şuraya otur, ve yüzü elli yap.’ Bunun ardından, bir başka borçluya ‘Ne kadar borcun var?’ diye sordu. Ve, bu kişi, ‘Yüz ölçü buğday’ dedi. Bunun ardından, koruyucu, ‘senedini getir ve seksen’ yaz dedi. Ve, o bunu çok sayıdaki başka borçlu ile gerçekleştirmişti. Ve, böylece, bu dürüst olmayan koruyucu, koruyuculuktan atıldığında kendisine arkadaş yaratmaya çalışmıştı. Onun sahibi ve üstünü bile daha sonra bunu öğrendiğinde; doğru olmayan koruyucusunun, yokluk ve sıkıntının bu gelecek günleri için bir şeyler yapmayı amaçlaması tutumunda en azından akıllıca bir şey yapmış olduğunu kabul etmek durumunda kalmıştı.[26]
1955 169:2.5 “And it is in this way that the sons of this world sometimes show more wisdom in their preparation for the future than do the children of light. I say to you who profess to be acquiring treasure in heaven: Take lessons from those who make friends with the mammon of unrighteousness, and likewise so conduct your lives that you make eternal friendship with the forces of righteousness in order that, when all things earthly fail, you shall be joyfully received into the eternal habitations.
2021 169:2.5 “Ve, bu bakımdan, bu dünyanın çocukları zaman zaman, gelecek için hazırlanışlarında ışığın çocuklarına kıyasla daha fazla bilgelik sergilemektedir[27]. Ben cennet içinde hazineleri elde etmekte olduklarını duyuran sizlere şunu söylüyorum: Doğru olmayan paragözler ile arkadaşlıkta bulunanlardan dersler çıkarın, ve benzer bir biçimde yaşamlarınızı ona göre idame ettirin ki, dünyasal olan her şey sizleri yüzüstü bıraktığında, ebedi yerleşkeye neşe içinde kabul edilebilesiniz.
1955 169:2.6 “I affirm that he who is faithful in little will also be faithful in much, while he who is unrighteous in little will also be unrighteous in much. If you have not shown foresight and integrity in the affairs of this world, how can you hope to be faithful and prudent when you are trusted with the stewardship of the true riches of the heavenly kingdom? If you are not good stewards and faithful bankers, if you have not been faithful in that which is another’s, who will be foolish enough to give you great treasure in your own name?
2021 169:2.6 “Ben sizlere şunun teminatını veriyorum: Küçük şeylerde doğru olan kişi, aynı zamanda büyük şeylerde de doğru olacaktır; küçük şeylerde doğru olmayan kişi, büyük şeylerde de doğru olmayacaktır[28]. Eğer sizler, bu dünyanın olaylarında öngörüşlülüğü ve dürüstlüğü göstermediyseniz, cennetsel krallığın gerçek zenginliklerin koruyuculuğuna emanet edildiğinizde nasıl doğru ve akıllı olmayı ümit edebilirsiniz? Eğer sizler iyi koruyucular ve doğru muhasebeciler değilseniz, başkasına ait olanda doğru olmadıysanız, her kim büyük hazineleri sizlerin üstüne verecek kadar budala olabilir ki?[29]
1955 169:2.8 When the Pharisees who were present heard this, they began to sneer and scoff since they were much given to the acquirement of riches. These unfriendly hearers sought to engage Jesus in unprofitable argumentation, but he refused to debate with his enemies. When the Pharisees fell to wrangling among themselves, their loud speaking attracted large numbers of the multitude encamped thereabouts; and when they began to dispute with each other, Jesus withdrew, going to his tent for the night.
2021 169:2.8 Burada bulunan Ferisiler bunu duyduklarında, zenginliklere elde etmeye fazlasıyla adanmış oldukları için dudaklarını bükmeye ve alay etmeye başlamışlardı[31]. Bu dostane olmayan dinleyiciler İsa ile nafile bir tartışmaya girmeye çalışmışlardı ancak, İsa onlarla söyleşide bulunmayı reddetmişti. Ferisiler kendi içlerinde bir söz dalaşına tutuştuklarında, onların gürültülü konuşması bu yerleşke çevresinde konaklamakta olan kişilerden büyük bir kalabalığı etraflarına toplamıştı ve, onlar birbirleriyle tartışmaya başladıklarında, İsa, gece için çadırına çekilen bir biçimde, aralarından ayrılmıştı.
3. THE RICH MAN AND THE BEGGAR
3. ZENGIN ADAM VE DILENCI
1955 169:3.1 When the meeting became too noisy, Simon Peter, standing up, took charge, saying: “Men and brethren, it is not seemly thus to dispute among yourselves. The Master has spoken, and you do well to ponder his words. And this is no new doctrine which he proclaimed to you. Have you not also heard the allegory of the Nazarites concerning the rich man and the beggar? Some of us heard John the Baptist thunder this parable of warning to those who love riches and covet dishonest wealth. And while this olden parable is not according to the gospel we preach, you would all do well to heed its lessons until such a time as you comprehend the new light of the kingdom of heaven. The story as John told it was like this:
2021 169:3.1 Buluşma çok gürültü hale geldiğinde, Şimon Petrus, ayağa kalkan bir biçimde, sorumluluğu ele alıp şunu söylemişti: “Sizler ve kardeşler, aranızda bu şekilde münakaşa etmeniz hoş değildir. Üstün sözünü söylemiştir, ve sizler onun sözleri üzerine konuşmada iyi bir şey yapıyorsunuz. Ve, bu, sizlere duyurmuş olduğu yeni bir inanç savı değildir. Zengin adam ve dilenciyi içeren Nazarilerin hikâyesini de duymadınız mı? Bizlerden bazıları, zenginlikleri derinden seven ve dürüst olmayan servete sahip olmayı arzu eden kişilere uyarıda bulunur haldeki Vaftizci Yahya’nın bu hikâyeyi haykırışını duyduk. Ve, her ne kadar bu eski hikâye duyurduğumuz müjde uyarınca olmasa da, hepiniz, cennetin krallığının yeni ışığını kavrayacağınız bir vakte kadar onun derslerine kulak verseniz iyi bir şey yapmış olursunuz. Yahya’nın hikâyesi şu şekilde anlatılmaktaydı:
1955 169:3.2 “There was a certain rich man named Dives, who, being clothed in purple and fine linen, lived in mirth and splendor every day. And there was a certain beggar named Lazarus, who was laid at this rich man’s gate, covered with sores and desiring to be fed with the crumbs which fell from the rich man’s table; yes, even the dogs came and licked his sores. And it came to pass that the beggar died and was carried away by the angels to rest in Abraham’s bosom. And then, presently, this rich man also died and was buried with great pomp and regal splendor. When the rich man departed from this world, he waked up in Hades, and finding himself in torment, he lifted up his eyes and beheld Abraham afar off and Lazarus in his bosom. And then Dives cried aloud: ‘Father Abraham, have mercy on me and send over Lazarus that he may dip the tip of his finger in water to cool my tongue, for I am in great anguish because of my punishment.’ And then Abraham replied: ‘My son, you should remember that in your lifetime you enjoyed the good things while Lazarus in like manner suffered the evil. But now all this is changed, seeing that Lazarus is comforted while you are tormented. And besides, between us and you there is a great gulf so that we cannot go to you, neither can you come over to us.’ Then said Dives to Abraham: ‘I pray you send Lazarus back to my father’s house, inasmuch as I have five brothers, that he may so testify as to prevent my brothers from coming to this place of torment.’ But Abraham said: ‘My son, they have Moses and the prophets; let them hear them.’ And then answered Dives: ‘No, No, Father Abraham! but if one go to them from the dead, they will repent.’ And then said Abraham: ‘If they hear not Moses and the prophets, neither will they be persuaded even if one were to rise from the dead.’”
2021 169:3.2 “Bir zamanlar Dives isminde zengin bir kişi yaşamaktaydı bu kişi, morlar içinde ve az bulunur ketenlere sarılır halde, her günü mutlulukla ve olabilecek en iyi halde yaşamaktaydı. Ve, orada aynı zamanda Lazarus isminde bir dilenci bulunmaktaydı bu dilenci, zengin kişinin kapısı girişinde uzanır halde, morluklarla kaplı olup, zenginin masasından düşen kırıntılar ile beslenmeyi arzu etmekteydi; evet, köpekler bile gelip onun morluklarını yalamaktaydı. Ve, öyle bir vakit geldi ki, dilenci öldü ve İbrahim’in bağrında ikamet etmekte olan melekler tarafından taşındı. Ve, bunun ardından, yakın bir süre içinde, bu zengin kişi de öldü ve büyük ihtişam ve saygınlık gösterisi içinde defnedildi. Zengin kişi bu dünyadan ayrıldığında, Hades içinde gözlerini açtı ve kendisini derin acılar içerisinde buldu; gözlerini kaldırdığında uzaktaki İbrahim’i görüp, Lazarus’u onun bağrında buldu. Ve, bunun ardından Dives şöyle haykırdı: “Baba İbrahim, bana merhamet et ve Lazarus’u buraya gönder; umarım o parmağının ucunu suya batırıp benim dilimi serinletir, zira cezamdan dolayı büyük acılar içerisindeyim.’ Ve, bunun sonrasında İbrahim şu cevabı verdi: ‘Benim evladım, hatırla, Lazarus benzer bir biçimde kötülükten sıkıntı çekerken, yaşamın içinde sen iyi şeylerin keyfini çıkardın. Ancak, şimdi bunların hepsi değişti; Lazarus keyif içindeyken, sen acı çekmektesin. Ve, bunun yanı sıra, bizler ve senin aranda büyük bir uçurum var; bizler sana gelemeyiz, ne de sen bizlere gelebilirsin.’ Bunun ardından Dives İbrahim’e şunu söyledi: “Umarım sen Lazarus’u babamın evine geri gönderirsin; beş kardeşim olduğu için, o bu şahitliği ile kardeşlerimin bu acı çektirilen yere gelmesini engelleyebilir.’ Ancak, İbrahim: ‘Benim evladım, onlar Musa ve peygamberlere sahipler; bırak kardeşlerin bu kişileri duysunlar.’ Ve, bunun ardından Dives: ‘Hayır, hayır, Ata İbrahim! Eğer biri onlara ölümden gelecek olursa, onlar tövbe edeceklerdir.’ Ve, bunun üzerine İbrahim: ‘Eğer onlar Musa ve peygamberleri duymazlarsa, ne de bir kişinin ölümden dirilişiyle ikna olacaklardır.’”[32][33]
1955 169:3.3 After Peter had recited this ancient parable of the Nazarite brotherhood, and since the crowd had quieted down, Andrew arose and dismissed them for the night. Although both the apostles and his disciples frequently asked Jesus questions about the parable of Dives and Lazarus, he never consented to make comment thereon.
2021 169:3.3 Peter Nazari kardeşliğinin bu tarihi hikâyesini anlattıktan sonra, ve kalabalık yatıştığı için, Andreas ayağa kalktı ve onları gece için dağıttı. Her ne kadar iki havari de ve kendi takipçileri İsa’ya sürekli olarak Dives ve Lazarus’un simgesel hikâyesine dair sıklıkla sorular sormuş olsa da, o bunun üzerine yorumda bulunmaya hiçbir zaman razı olmadı.
4. THE FATHER AND HIS KINGDOM
4. BABA VE ONUN KRALLIĞI
1955 169:4.1 Jesus always had trouble trying to explain to the apostles that, while they proclaimed the establishment of the kingdom of God, the Father in heaven was not a king. At the time Jesus lived on earth and taught in the flesh, the people of Urantia knew mostly of kings and emperors in the governments of the nations, and the Jews had long contemplated the coming of the kingdom of God. For these and other reasons, the Master thought best to designate the spiritual brotherhood of man as the kingdom of heaven and the spirit head of this brotherhood as the Father in heaven. Never did Jesus refer to his Father as a king. In his intimate talks with the apostles he always referred to himself as the Son of Man and as their elder brother. He depicted all his followers as servants of mankind and messengers of the gospel of the kingdom.
2021 169:4.1 İsa her zaman, Tanrı’nın krallığının kuruluşunu duyururlarken, cennet içindeki Baba’nın bir kral olmadığını havarilerine açıklamaya çalışmada sorun yaşadı. İsa’nın yeryüzü üzerinde yaşadığı ve beden içinde öğretimde bulunduğu zaman zarfında, Urantia’nın insanları milletlerin idaresinde en fazla kralları ve imparatorları bilmekteydi; ve, Museviler uzunca bir süre boyunca, Tanrı’nın krallığının gelişi üzerine düşünmüş haldelerdi. Bu ve diğer nedenlerden dolayı, Üstün, insanın ruhsal kardeşliğini cennetin krallığı biçiminde ve bu kardeşliğin ruhani başını cennet içindeki Baba olarak adlandırmanın en iyisi olduğunu düşünmüştü. Bir sefer dahi olsun İsa Babasından bir kral olarak bahsetmişti. Havariler ile olan yakın ve doğrudan konuşmalarında o her zaman kendisine, İnsan Evladı ve onların büyük abisi atfında bulunmuştu. O takipçilerinin tümünü, insanlığın hizmetçileri ve krallığın müjdesinin ulakları olarak tasvir etmişti.
1955 169:4.2 Jesus never gave his apostles a systematic lesson concerning the personality and attributes of the Father in heaven. He never asked men to believe in his Father; he took it for granted they did. Jesus never belittled himself by offering arguments in proof of the reality of the Father. His teaching regarding the Father all centered in the declaration that he and the Father are one; that he who has seen the Son has seen the Father; that the Father, like the Son, knows all things; that only the Son really knows the Father, and he to whom the Son will reveal him; that he who knows the Son knows also the Father; and that the Father sent him into the world to reveal their combined natures and to show forth their conjoint work. He never made other pronouncements about his Father except to the woman of Samaria at Jacob’s well, when he declared, “God is spirit.”
2021 169:4.2 İsa hiçbir zaman havarilerine, cennet içindeki Baba’nın kişiliğine ve kişilik özelliklerine dair sistematik bir ders vermemişti. O hiçbir zaman insanlardan kendi Babasına inanmalarını istememişti; o, insanların yapmış oldukları şeyleri görmezden gelmişti. İsa hiçbir zaman vaktini, Baba’nın gerçekliğinin kanıtı için savlarını sunmanın nafile emekleriyle harcamamıştı. Onun Baba’ya dair öğretisinin tümü, o ve Baba’nın bir tek oluşunun duyurusunda odaklanmıştı Evladı görmüş kişinin Babayı görmüş oluşuna; Evlad’ın gerçekleştirdiği gibi, Baba’nın her şeyi bilmekte oluşuna; yalnızca Evlad’ın gerçekte Baba’yı bildiğine ve Baba’yı Evlad’ın açığa çıkaracağına; ve, Baba’nın kendisini bu dünyaya birleşik doğalarını açığa çıkarmak ve ortak emeklerini göstermek için göndermiş olduğuna[34][35][36][37][38][39][40][41]. O, “Tanrı ruhaniyettir” duyurusunda bulunduğu zamanki, Yakub’un kuyusunda Samaryalı kadına gerçekleştirdiği zamankinin dışında, Babasına dair başka hiçbir duyuruda bulunmamıştı[42].
1955 169:4.3 You learn about God from Jesus by observing the divinity of his life, not by depending on his teachings. From the life of the Master you may each assimilate that concept of God which represents the measure of your capacity to perceive realities spiritual and divine, truths real and eternal. The finite can never hope to comprehend the Infinite except as the Infinite was focalized in the time-space personality of the finite experience of the human life of Jesus of Nazareth.
2021 169:4.3 Sizler İsa’dan Tanrı’ya dair şeyleri, onun yaşamının kutsallığını gözlemleyerek öğreneceksiniz; onun öğretilerine yaslanarak değil. Üstün’ün yaşamından her biriniz; ruhsal ve kutsal gerçeklikleri, şimdi anın ve ebediyetin gerçekliklerini kavramak için yetkinliğinizin ölçüsünü gösteren Tanrı kavramsallaşmasını çıkarabilirsiniz. Sınırlı olan hiçbir zaman, Sınırsız Nasıralı İsa’nın insan yaşamının sınırlı deneyimine ait zaman-mekân kişiliğinde odaklanışı dışında, Sınırsız’ı anlamayı hayal dahi edemez.
1955 169:4.4 Jesus well knew that God can be known only by the realities of experience; never can he be understood by the mere teaching of the mind. Jesus taught his apostles that, while they never could fully understand God, they could most certainly know him, even as they had known the Son of Man. You can know God, not by understanding what Jesus said, but by knowing what Jesus was. Jesus was a revelation of God.
2021 169:4.4 İsa, Tanrı’nın yalnızca deneyimin gerçeklikleri tarafından bilinebilir nitelikte olduğunu bilmekteydi; o, kendisinin hiçbir zaman aklın salt öğretişi ile anlaşılamayacağını. İsa havarilerine, her ne kadar onlar bütünüyle Tanrı’yı anlayamayacak halde bulunsalar da, onu, tıpkı İnsan Evladı’nı bildikleri halde, kesin bir biçimde bilebileceklerini öğretmişti. Sizler Tanrı’yı bilebilirsiniz; İsa’nın ne söylediğini anlayarak değil, İsa’nın kim olduğunu bilerek. İsa, Tanrı’nın bir açığa çıkarılışının tam da kendisiydi.
1955 169:4.5 Except when quoting the Hebrew scriptures, Jesus referred to Deity by only two names: God and Father. And when the Master made reference to his Father as God, he usually employed the Hebrew word signifying the plural God (the Trinity) and not the word Yahweh, which stood for the progressive conception of the tribal God of the Jews.
2021 169:4.5 İbrani yazıtlarına atıfta bulunma dışında, İsa İlahiyat’dan yalnızca iki isimde söz etmişti: Tanrı ve Baba. Ve, Üstün Babası’na Tanrı olarak atıfta bulunduğunda, o genellikle, çoğul Tanrı (Kutsal Üçleme olarak) anlamına gelen İbrani kelimesini kullanmıştı Musevilerin kabile Tanrısı anlamına gelen gelişmiş kavramsallaşma halindeki, Yahveh kelimesini değil.
1955 169:4.6 Jesus never called the Father a king, and he very much regretted that the Jewish hope for a restored kingdom and John’s proclamation of a coming kingdom made it necessary for him to denominate his proposed spiritual brotherhood the kingdom of heaven. With the one exception—the declaration that “God is spirit”—Jesus never referred to Deity in any manner other than in terms descriptive of his own personal relationship with the First Source and Center of Paradise.
2021 169:4.6 İsa hiçbir zaman Baba’yı bir kral olarak çağırmamıştı ve, o, yeniden getirilmiş bir krallığa dair Musevi umudunun ve Yahya’nın gelecek bir krallığı duyuruşunun öne sürmüş olduğu kendi ruhsal kardeşlik birlikteliğini cennetin krallığı olarak adlandırmayı gerekli kılmış olmasından fazlasıyla üzüntü duymuştu[43][44][45][46]. Tek bir istisna dışında — “Tanrı’nın ruhaniyet” oluşu duyurusu dışında — İsa hiçbir zaman İlahiyat’a, İlk Kaynak ve Merkez ile olan kişisel ilişkisinin tasvirsel kavramları dışında başka hiçbir biçimde atıfta bulunmamıştı[47].
1955 169:4.7 Jesus employed the word God to designate the idea of Deity and the word Father to designate the experience of knowing God. When the word Father is employed to denote God, it should be understood in its largest possible meaning. The word God cannot be defined and therefore stands for the infinite concept of the Father, while the term Father, being capable of partial definition, may be employed to represent the human concept of the divine Father as he is associated with man during the course of mortal existence.
2021 169:4.7 İsa Tanrı kelimesini İlahiyat düşüncesini ve Baba kelimesini Tanrı’yı bilme deneyimini adlandırmak için kullanmıştı. Baba Tanrı’yı adlandırmada kullandığında, bu kavram kapsayabildiği en geniş anlamda anlaşılmalıdır. Tanrı kelimesi tanımlanamaz niteliktedir; ve, bu nedenle, o, Baba’nın sınırsız olan kavramsallaşması anlamına gelirken, kısmen tanımlanabilir bir halde, Baba terimi, fani mevcudiyetin süreci boyunca insan ile ilişkili konumunda, kutsal Baba’ya dair insani kavramsallaşmayı temsil edecek biçimde kullanılabilir.
1955 169:4.8 To the Jews, Elohim was the God of gods, while Yahweh was the God of Israel. Jesus accepted the concept of Elohim and called this supreme group of beings God. In the place of the concept of Yahweh, the racial deity, he introduced the idea of the fatherhood of God and the world-wide brotherhood of man. He exalted the Yahweh concept of a deified racial Father to the idea of a Father of all the children of men, a divine Father of the individual believer. And he further taught that this God of universes and this Father of all men were one and the same Paradise Deity.
2021 169:4.8 Museviler için, Elohim Tanrılar’ın Tanrısı iken, Yahveh İsrail’in Tanrısı anlamına gelmekteydi. İsa Elohim kavramsallaşmasını kabul etmiş olup, varlıklardan meydana gelen bu en yüce topluluğu Tanrı olarak adlandırmıştı. Irksal ilahiyat halindeki, Yahveh kavramsallaşması yerine, o Tanrı’nın babalığını ve insanın tüm dünya çapındaki kardeşliği düşüncesini sunmuştu. O, ilahlaştırılmış ırksal bir Baba’ya dair Yahveh kavramsallaşmasını, bireysel inananın kutsal bir Babası halindeki, insan çocuklarının tümüne ait bir Baba düşüncesine yüceltmişti. Ve, o buna ilaveten, evrenlere ait bu Tanrı’nın ve insanların tümünün bu Babası’nın, bir tek ve aynı Cennet İlahiyatı olduğunu öğretmişti.
1955 169:4.9 Jesus never claimed to be the manifestation of Elohim (God) in the flesh. He never declared that he was a revelation of Elohim (God) to the worlds. He never taught that he who had seen him had seen Elohim (God). But he did proclaim himself as the revelation of the Father in the flesh, and he did say that whoso had seen him had seen the Father. As the divine Son he claimed to represent only the Father.
2021 169:4.9 İsa hiçbir zaman kendisinin, Elohim’in (Tanrı’nın) beden içindeki dışavurumu olduğunu söylememişti. O hiçbir zaman kendisinin, Elohim’in (Tanrı’nın) dünyalara olan bir açığa çıkarılışı olduğunu duyurmamıştı. O hiçbir zaman, kendisini görmüş olan kişinin Elohim’i (Tanrı’yı) görmüş olacağını öğretmemişti. Ancak, o, kendisinin, beden içindeki Baba’nın açığa çıkarılışı olduğunu duyurmuştu; ve, o kesin bir biçimde, kendisini gören kişinin Baba’yı görmüş olduğunu söylemişti. Kutsal evlat olarak o, yalnızca Baba’yı temsil etmekte olduğunu söylemişti.
1955 169:4.10 He was, indeed, the Son of even the Elohim God; but in the likeness of mortal flesh and to the mortal sons of God, he chose to limit his life revelation to the portrayal of his Father’s character in so far as such a revelation might be comprehensible to mortal man. As regards the character of the other persons of the Paradise Trinity, we shall have to be content with the teaching that they are altogether like the Father, who has been revealed in personal portraiture in the life of his incarnated Son, Jesus of Nazareth.
2021 169:4.10 O, gerçekten de, Elohim Tanrısı’nın bile Evladı’idi; ancak, fani beden sureti içinde ve Tanrı’nın fani evlatları için o, fani insan tarafından kavranabilecek bir açığa çıkarılış ölçüsünde Babası’nın karakterinin temsili ile kendi yaşam açığa çıkarışını sınırlandırmayı tercih etmişti. Mesele Cennet Kutsal Üçlemesi’nin diğer bireylerinin karakterine geldiğinde, bizler; onların hep birlikte, Nasıralı İsa olarak vücutlaştırılmış Evladı’nın yaşamındaki kişisel portrede açığa çıkarıldığı, Baba oluşu bilgisiyle yetinmeliyiz.
1955 169:4.11 Although Jesus revealed the true nature of the heavenly Father in his earth life, he taught little about him. In fact, he taught only two things: that God in himself is spirit, and that, in all matters of relationship with his creatures, he is a Father. On this evening Jesus made the final pronouncement of his relationship with God when he declared: “I have come out from the Father, and I have come into the world; again, I will leave the world and go to the Father.”
2021 169:4.11 Her ne kadar İsa yeryüzü yaşamında cennetsel Baba’nın gerçek doğasını açığa çıkarmış olsa da, o Baba hakkında çok az şey öğretmişti. Gerçekte, o yalnızca iki şey öğretmişti: Tanrı’nın kendisinin ruhaniyet oluşunu, ve, yaratılmışları ile ilişkisinin tüm hususlarında kendisinin bir Baba oluşunu. Bu akşam İsa, şunu duyurduğunda, Tanrı ile olan ilişkisine dair nihai bildirisinde bulunmuştu: Ben Baba’dan gelmiş, ve ben dünyaya gelmiş haldeyim; tekrar ediyorum, ben bu dünyadan ayrılacak ve Baba’ya gideceğim[48].”
1955 169:4.12 But mark you! never did Jesus say, “Whoso has heard me has heard God.” But he did say, “He who has seen me has seen the Father.” To hear Jesus’ teaching is not equivalent to knowing God, but to see Jesus is an experience which in itself is a revelation of the Father to the soul. The God of universes rules the far-flung creation, but it is the Father in heaven who sends forth his spirit to dwell within your minds.
2021 169:4.12 Ancak, dikkat edin! İsa hiçbir zaman şunu söylemedi: “Beni duymuş olanlar Tanrı’yı duymuşlardır.” Ancak, o kesin bir biçimde şunu söyledi: “Beni görmüş olanlar Baba’yı görmüşlerdir[49].” İsa’nın öğretisini duymak, Tanrı’yı bilmeye denk düşmemektedir; ancak, İsa’yı görmek, kendi içinde Baba’nın ruha bir açığa çıkarılışı olduğu bir deneyimdir. Evrenlerin Tanrısı uçsuz bucaksız yaratıma hükmetmektedir; ancak, akıllarınız içinde ikamet etmek için ruhaniyetini götüren kişi cennet içindeki Baba’dır.
1955 169:4.13 Jesus is the spiritual lens in human likeness which makes visible to the material creature Him who is invisible. He is your elder brother who, in the flesh, makes known to you a Being of infinite attributes whom not even the celestial hosts can presume fully to understand. But all of this must consist in the personal experience of the individual believer. God who is spirit can be known only as a spiritual experience. God can be revealed to the finite sons of the material worlds, by the divine Son of the spiritual realms, only as a Father. You can know the Eternal as a Father; you can worship him as the God of universes, the infinite Creator of all existences.
2021 169:4.13 İsa, görünmez olan O’nu maddi yaratılmış için görünür kılan insan sureti içindeki ruhsal mercektir. O; göksel birliklerin bile bütünüyle anlamaya cüret edemediği, sınırsız niteliklere sahip bir Varlık’ı, beden içinde, sizler tarafından bilinir hale getiren ağabeyinizdir. Ancak, tüm bunların hepsi, bireysel inananın kişisel deneyiminde gerçekleşmek zorundadır. Kendisi ruhaniyet olan Tanrı, yalnızca bir ruhsal deneyim olarak bilinebilir[50]. Tanrı, maddi dünyaların sınırlı evlatlarına, ruhsal âlemlerin kutsal Evladı tarafından, yalnızca bir Baba olarak açığa çıkarılabilir. Sizler Ebedi’yi bir Baba olarak bilebilirsiniz; sizler ona, mevcudiyetlerin tümünün sınırsız Yaratan’ı olarak, evrenlerin Tanrısı halinde ibadet edebilirsiniz.