İngilizce Urantia Kitabı, 2006'dan beri dünya çapında Kamu Malıdır.
Çeviriler: © 2021 Urantia Society of Greater New York
Makale 152. Kapernaum Krizine Kadar Giden Olaylar |
Dizin
Tek versiyon |
Makale 154. Kapernaum’daki Son Günler |
THE CRISIS AT CAPERNAUM
KAPERNAUM’DAKI KRIZ
1955 153:0.1 ON FRIDAY evening, the day of their arrival at Bethsaida, and on Sabbath morning, the apostles noticed that Jesus was seriously occupied with some momentous problem; they were cognizant that the Master was giving unusual thought to some important matter. He ate no breakfast and but little at noontide. All of Sabbath morning and the evening before, the twelve and their associates were gathered together in small groups about the house, in the garden, and along the seashore. There was a tension of uncertainty and a suspense of apprehension resting upon all of them. Jesus had said little to them since they left Jerusalem.
2021 153:0.1 CUMA akşamı, Bethsayda’ya ulaştıkları gün, ve Şabat sabahı, havariler, İsa’nın ciddi bir biçimde dikkate değer bir sorun ile meşgul olduğunu fark ettiler; onlar, Üstün’ün önemli bir sorun üzerinde olağandışı bir biçimde düşünmekte olduğunun farkındaydılar. O kahvaltı etmemiş, öğle vakti de çok az yemek yemişti. Tüm Şabat sabahı ve ondan önceki akşam, on ikili ve onların birliktelikleri evde, bahçede, ve kıyı şeridi boyunca küçük topluluklar halinde bir araya gelmişti. Orada hepsinin üzerinde, belirsizliğin yaratmış olduğu bir gerilim ve endişenin sebep olduğu bir bilinmezlik durumu bulunmaktaydı.
1955 153:0.2 Not in months had they seen the Master so preoccupied and uncommunicative. Even Simon Peter was depressed, if not downcast. Andrew was at a loss to know what to do for his dejected associates. Nathaniel said they were in the midst of the “lull before the storm.” Thomas expressed the opinion that “something out of the ordinary is about to happen.” Philip advised David Zebedee to “forget about plans for feeding and lodging the multitude until we know what the Master is thinking about.” Matthew was putting forth renewed efforts to replenish the treasury. James and John talked over the forthcoming sermon in the synagogue and speculated much as to its probable nature and scope. Simon Zelotes expressed the belief, in reality a hope, that “the Father in heaven may be about to intervene in some unexpected manner for the vindication and support of his Son,” while Judas Iscariot dared to indulge the thought that possibly Jesus was oppressed with regrets that “he did not have the courage and daring to permit the five thousand to proclaim him king of the Jews.”
2021 153:0.2 Aylardır onlar Üstün’ü bu kadar meşgul ve iletişimden uzak görmemişlerdi. Şimon Petrus bile, umutsuzluğa düşmüş olmasa bile, endişeli halde bulunmaktaydı. Andreas, umutsuzluğa düşmüş olan birliktelikleri için ne yapacağını bilmez haldeydi. Nathanyel, kendilerinin “fırtına öncesi sessizliğin” tam ortasında bulunduklarını söylemişti. Tomas, “beklenmeyen bir şeyin yakın zamanda gerçekleşeceği” görüşünü ifade etmişti. Filip Davud Zübeyde’ye, “Üstün’ün ne düşünmekte olduğunu bilene kadar kalabalıkları doyurma ve onları ağırlama tasarılarını unut” tavsiyesinde bulunmuştu. Yakub ve Yahya, sinagogda gerçekleşecek olan vaaz üzerine konuş olup, bu vaazın olası içeriği ve kapsamı üzerinde fazlasıyla varsayımlarda bulunmuştu. Şimon Zelotes, “gökteki Baba’nın Evladı’nın haklı olduğunu göstermek ve onu desteklemek için beklenmeyen bir biçimde müdahalede bulunacak olduğu” inancını, gerçekte ümidini, ifade etmişti; bu gerçekleşirken, Yudas İşkariyot, muhtemel bir biçimde İsa’nın “beş bin kişinin kendisini Museviler’in kralı olarak duyurmasına izin verecek cesarete sahip olmayışı” pişmanlığı altında ezilmekte bulunduğu düşüncesinin cazibesine düşmeye cüret etmişti.
1955 153:0.3 It was from among such a group of depressed and disconsolate followers that Jesus went forth on this beautiful Sabbath afternoon to preach his epoch-making sermon in the Capernaum synagogue. The only word of cheerful greeting or well-wishing from any of his immediate followers came from one of the unsuspecting Alpheus twins, who, as Jesus left the house on his way to the synagogue, saluted him cheerily and said: “We pray the Father will help you, and that we may have bigger multitudes than ever.”
2021 153:0.3 Kapernaum sinagogunda yeni bir çağ açan vaazını vermek için bu güzel Şabat öğleden sonrası İsa hareket ettiğinde, bu ilerleyişini cesareti kırılmış ve huzursuz halde bulunmakta olan bu türden bir topluluk içinden gerçekleştirmişti[1]. Doğrudan takipçileri arasından tek neşeli karşılayış veya iyi dilek sözü, tehlikenin farkında bulunmayan Alpheus ikizlerinden birinden gelmişti; İsa sinagoga olan yola çıkışında evden ayrılırken, onu neşeli bir biçimde selamlamış ve şunu söylemişti: “Bizler, Baba’nın sana yardımcı olması, ve her zamankinden daha da büyük kalabalıklara sahip olmamız için dua ediyoruz.”
1. THE SETTING OF THE STAGE
1. KOŞULLARIN BIR ARAYA GELMESI
1955 153:1.1 A distinguished congregation greeted Jesus at three o’clock on this exquisite Sabbath afternoon in the new Capernaum synagogue. Jairus presided and handed Jesus the Scriptures to read. The day before, fifty-three Pharisees and Sadducees had arrived from Jerusalem; more than thirty of the leaders and rulers of the neighboring synagogues were also present. These Jewish religious leaders were acting directly under orders from the Sanhedrin at Jerusalem, and they constituted the orthodox vanguard which had come to inaugurate open warfare on Jesus and his disciples. Sitting by the side of these Jewish leaders, in the synagogue seats of honor, were the official observers of Herod Antipas, who had been directed to ascertain the truth concerning the disturbing reports that an attempt had been made by the populace to proclaim Jesus the king of the Jews, over in the domains of his brother Philip.
2021 153:1.1 Yeni Kapernaum sinagogunda bu seçkin Şabat öğleden sonrası saat üçte, üst düzey bir ayin topluluğu İsa’yı karşılamıştı. Yairus ayine başkanlık etmek olup, İsa’ya okuması için yazıtları vermişti. Bir gün öncesinde elli üç Ferisi ve Saduki Kudüs’den gelmişti; otuzdan fazla sayıda komşu sinagogların önderleri ve yöneticileri de hâlihazır haldeydi. Bu Musevi önderleri doğrudan bir biçimde Kudüs’de bulunan Sanhedrin heyetinin emirleri altında hareket etmekteydi; ve, onlar, İsa ve onun takipçilerine doğrudan bir savaşı başlatmak için gelmiş bulunan köktenci koruyucuları oluşturmaktaydı. Bu Musevi önderlerinin yanı başında oturan bir biçimde, sinagogun onur koltuklarında, kardeşi Filip’in nüfuz alanı içinde kalabalıklar tarafından İsa’yı Museviler’in kralı olarak duyurmaya dair bir girişimin rahatsız edici bildirileri ile ilgili gerçeği tespit etmek amacıyla görevlendirilmiş bulunan Hirodes Antipa’nın resmi gözlemcileri bulunmaktaydı.
1955 153:1.2 Jesus comprehended that he faced the immediate declaration of avowed and open warfare by his increasing enemies, and he elected boldly to assume the offensive. At the feeding of the five thousand he had challenged their ideas of the material Messiah; now he chose again openly to attack their concept of the Jewish deliverer. This crisis, which began with the feeding of the five thousand, and which terminated with this Sabbath afternoon sermon, was the outward turning of the tide of popular fame and acclaim. Henceforth, the work of the kingdom was to be increasingly concerned with the more important task of winning lasting spiritual converts for the truly religious brotherhood of mankind. This sermon marks the crisis in the transition from the period of discussion, controversy, and decision to that of open warfare and final acceptance or final rejection.
2021 153:1.2 İsa, sayısı artan düşmanları tarafından sözü verilmiş ve açık bir savaşın her an gerçekleşecek olan duyurusuyla karşı karşıya olduğunu kavramıştı ve, o, buna cesur bir biçimde saldırı halinde bulunarak karşı koymayı tercih etmişti. Beş bin kişinin doyuruluşunda o, maddi nitelikteki Mesih’e dair onların düşüncelerine karşı gelmişti; şimdi ise o yine, Musevi kurtarıcısına dair onların kavramsallaşmalarına açık bir biçimde hücum etmeyi tercih etmişi. Beş bin kişinin doyurulması ile başlamış olan, ve bu Şabat öğleden sonrası vaaz ile sona ermiş bulunan, bu kriz, dışa dönük bir biçimde gerçekleşen yaygın ünün ve takdir dalgasının sonlanış anıydı. Bu andan itibaren, krallığın emekleri artan bir biçimde, insanlığın gerçekten dini olan kardeşliği için kalıcı nitelikteki ruhsal kazanılmış inananları elde etmenin daha önemli görevi ile ilgili hale gelecekti. Bu vaaz, tartışma niteliğindeki anlaşmazlık sürecinden, açık savaş ve nihai kabule veya nihai redde dair karara olan geçişteki krizi temsil etmektedir.
1955 153:1.3 The Master well knew that many of his followers were slowly but surely preparing their minds finally to reject him. He likewise knew that many of his disciples were slowly but certainly passing through that training of mind and that discipline of soul which would enable them to triumph over doubt and courageously to assert their full-fledged faith in the gospel of the kingdom. Jesus fully understood how men prepare themselves for the decisions of a crisis and the performance of sudden deeds of courageous choosing by the slow process of the reiterated choosing between the recurring situations of good and evil. He subjected his chosen messengers to repeated rehearsals in disappointment and provided them with frequent and testing opportunities for choosing between the right and the wrong way of meeting spiritual trials. He knew he could depend on his followers, when they met the final test, to make their vital decisions in accordance with prior and habitual mental attitudes and spirit reactions.
2021 153:1.3 Üstün; takipçilerinin çoğunun akıllarını, yavaş ancak kesin bir biçimde kendisini reddetmek için hazırlamış bulunduklarını oldukça iyi bilmekteydi. O benzer bir biçimde takipçilerinin çoğunun, şüphelerinin üstesinden gelmeye ve krallığın müjdesine olan koşulsuz inançlarını cesurca ortaya sermeye kendilerini yetkin hale getirecek aklın hazırlanışı ve ruhun tembihi sürecinden yavaş ve kesince geçmekte olduğunu biliyordu. İsa insanların kendilerini, iyilik ve kötülüğün tekrar eden koşulları arasında yinelenen tercihin yavaş süreci sonucunda bir kriz kararlarına veya cesurca karar verilen anlık eylemler için hazırlamakta olduklarını anlamıştı. O kendisinin seçmiş olduğu ileticileri, hayal kırıklığım tekrarlanan provalarına tabi tutmuş ve onlara sıkça, ruhsal sınavları vermenin iyi ve kötü yolu arasında tercihte bulunmak için zorlayıcı imkânlarını sunmuştu. O, öncül ve alışkanlık haline gelmiş zihinsel tutumlar ve ruhsal tepkiler uyarınca hayati kararlarını veren bir biçimde, nihai sınavla karşılaştıklarında takipçilerine güvenebileceğini biliyordu.
1955 153:1.4 This crisis in Jesus’ earth life began with the feeding of the five thousand and ended with this sermon in the synagogue; the crisis in the lives of the apostles began with this sermon in the synagogue and continued for a whole year, ending only with the Master’s trial and crucifixion.
2021 153:1.4 İsa’nın yeryüzü yaşamındaki bu kriz, beş bin kişinin doyurulması ile başlamış olup, sinagogdaki bu vaazla sona ermişti; havarilerin yaşamlarındaki kriz, sinagogdaki bu vaazla başlamış olup, yalnızca Üstün’ün yargılanışı ve çarmıha gerilişi ile sonlanan bir biçimde, bir bütün yıl sürmüştü.
1955 153:1.5 As they sat there in the synagogue that afternoon before Jesus began to speak, there was just one great mystery, just one supreme question, in the minds of all. Both his friends and his foes pondered just one thought, and that was: “Why did he himself so deliberately and effectively turn back the tide of popular enthusiasm?” And it was immediately before and immediately after this sermon that the doubts and disappointments of his disgruntled adherents grew into unconscious opposition and eventually turned into actual hatred. It was after this sermon in the synagogue that Judas Iscariot entertained his first conscious thought of deserting. But he did, for the time being, effectively master all such inclinations.
2021 153:1.5 Onlar, İsa konuşmaya başlamadan önce bu öğleden sonrası sinagogda otururlarken, herkesin aklında tek bir büyük gizem, tek bir yüce soru bulunmaktaydı. Hem onun arkadaşları hem de düşmanları yalnızca tek bir düşünce üzerine kafa yormuş olup, bu ise: “Neden o, bu kadar bilinçli ve etkili bir biçimde yaygın coşku dalgasına sırtını çevirmişti?” Ve, kızgın karşıtlarının sahip oldukları kuşkuların ve hayal kırıklıklarının bilinçsiz karşıtlığa ve nihai olarak hâlihazır nefrete dönüşmesi bu vaazdan hemen önce ve onun hemen sonrasında gerçekleşmişti. Yudas İskarot’un onları terk etmeye dair bilinç dâhilindeki ilk düşüncesi sinagogdaki bu vaazdan sonra gerçekleşmişti. Ancak, o, bir süreliğinde, tüm bu eğilimlerin üstesinden etkin bir biçimde gelebilmişti.
1955 153:1.6 Everyone was in a state of perplexity. Jesus had left them dumfounded and confounded. He had recently engaged in the greatest demonstration of supernatural power to characterize his whole career. The feeding of the five thousand was the one event of his earth life which made the greatest appeal to the Jewish concept of the expected Messiah. But this extraordinary advantage was immediately and unexplainedly offset by his prompt and unequivocal refusal to be made king.
2021 153:1.6 Herkes büyük bir kafa karışıklığı durumu içerisindeydi. İsa kendilerini şaşkınlık ve hayretler içerisinde bırakmıştı. O yakın bir süre içinde, tüm sürecini niteleyecek doğa-üstü gücün en büyük gösteriminde bulunmuştu. Beş bin kişinin doyurulması onun yeryüzü yaşamı içinde, Museviler’in beklenen Mesih kavramsallaşmasına karşı gerçekleştirilmiş en büyük çekimin gerçekleştiği olaydı. Ancak, bu olağanüstü artı durum, derhal ve hiç beklenmeyen bir biçimde onun doğrudan ve şüphe bırakmayan krallık reddi ile nötrlenmişti.
1955 153:1.7 On Friday evening, and again on Sabbath morning, the Jerusalem leaders had labored long and earnestly with Jairus to prevent Jesus’ speaking in the synagogue, but it was of no avail. Jairus’s only reply to all this pleading was: “I have granted this request, and I will not violate my word.”
2021 153:1.7 Cuma akşamı, ve tekrar eder halde Şabat sabahı, Kudüs önderleri Yairus ile uzun ve candan bir biçimde İsa’nın sinagogdaki konuşmasını engellemek için çaba sarf etmişlerdi; ancak, bu onların emekleri boşa çıkmıştı. Yairus’un tüm bu talepler karşısında tek cevabı şu olmuştu: “Ben bu ricaya karşılık verdim, sözüme karşı gelmeyeceğim.”
2. THE EPOCHAL SERMON
2. ÇAĞ AÇAN VAAZ
1955 153:2.1 Jesus introduced this sermon by reading from the law as found in Deuteronomy: “But it shall come to pass, if this people will not hearken to the voice of God, that the curses of transgression shall surely overtake them. The Lord shall cause you to be smitten by your enemies; you shall be removed into all the kingdoms of the earth. And the Lord shall bring you and the king you have set up over you into the hands of a strange nation. You shall become an astonishment, a proverb, and a byword among all nations. Your sons and your daughters shall go into captivity. The strangers among you shall rise high in authority while you are brought very low. And these things shall be upon you and your seed forever because you would not hearken to the word of the Lord. Therefore shall you serve your enemies who shall come against you. You shall endure hunger and thirst and wear this alien yoke of iron. The Lord shall bring against you a nation from afar, from the end of the earth, a nation whose tongue you shall not understand, a nation of fierce countenance, a nation which will have little regard for you. And they shall besiege you in all your towns until the high fortified walls wherein you have trusted come down; and all the land shall fall into their hands. And it shall come to pass that you will be driven to eat the fruit of your own bodies, the flesh of your sons and daughters, during this time of siege, because of the straitness wherewith your enemies shall press you.”
2021 153:2.1 İsa bu vaazı, Tesniye’de bulunan kanundan okuyarak açmıştı: “Ancak, görülecek ki, eğer bu insanlar Tanrı’nın sözüne kulak vermezlerse, ona karşı gelmenin lanetleri kesin bir biçimde başlarına gelecektir. Koruyucu, düşmanlarınız tarafından cezalandırmanıza izin verecek; sizler, yeryüzünün tüm krallıklarından uzaklaştırılacaksınız. Sizler, milletlerin tümü içinde bir hayret, bir atasözü ve tekrar eden bir örnek haline geleceksiniz. Sizlerin erkek ve kız çocukları esir edilecek[2]. İçinizdeki yabancılar yönetimde yükselirken, sizler oldukça aşağıya düşeceksiniz[3]. Ve, bu şeyler, Koruyucu’nun sözüne kulak vermediğiniz için başınıza ve tohumunuzun başına gelecektir[4]. Böylece sizler, sizlere karşı gelecek düşmanlarınıza hizmet edeceksiniz[5]. Sizler aç ve susuz kalacak, bu görülmemiş demirden boyunduruğu giyeceksiniz. Koruyucu sizlerin karşısına uzaktan, dünyanın öte ucundan, dilini anlamadığınız, çetin yüze sahip, sizlere çok az değer veren, bir milleti getirecek. Ve, bu kişiler sizlerin tüm kasabalarını, güvendiğiniz tüm yüksek duvarlar yıkılana kadar işgal edecek; ve, toprakların tümü onların ellerine düşecek. Ve, görülecek ki, sizler, düşmanlarınızın sizleri zorlamalarının yarattığı baskı sonucu, işgalin bu süreci boyunca erkek ve kız evlatlarınızın bedenleri olarak, kendi öz vücutlarınızın meyvesini yemeye zorlanacaksınız.”
1955 153:2.2 And when Jesus had finished this reading, he turned to the Prophets and read from Jeremiah: “‘If you will not hearken to the words of my servants the prophets whom I have sent you, then will I make this house like Shiloh, and I will make this city a curse to all the nations of the earth.’ And the priests and the teachers heard Jeremiah speak these words in the house of the Lord. And it came to pass that, when Jeremiah had made an end of speaking all that the Lord had commanded him to speak to all the people, the priests and teachers laid hold of him, saying, ‘You shall surely die.’ And all the people crowded around Jeremiah in the house of the Lord. And when the princes of Judah heard these things, they sat in judgment on Jeremiah. Then spoke the priests and the teachers to the princes and to all the people, saying: ‘This man is worthy to die, for he has prophesied against our city, and you have heard him with your own ears.’ Then spoke Jeremiah to all the princes and to all the people: ‘The Lord sent me to prophesy against this house and against this city all the words which you have heard. Now, therefore, amend your ways and reform your doings and obey the voice of the Lord your God that you may escape the evil which has been pronounced against you. As for me, behold I am in your hands. Do with me as seems good and right in your eyes. But know you for certain that, if you put me to death, you shall bring innocent blood upon yourselves and upon this people, for of a truth the Lord has sent me to speak all these words in your ears.’
2021 153:2.2 Ve, İsa bu okumayı sonlandırdığında, Peygamberlere dönüp, Yeremya’dan şunu okumuştu: “Eğer sizler, benim sizlere göndermiş olduğum hizmetçilerim olan peygamberlerin sözlerine kulak vermezseniz, bunun sonucunda ben bu evi Şiloh gibi yapacağım, ve bu şehri yeryüzü üzerindeki milletlerin tümü için bir lanet emsali haline getireceğim.’ Ve, din adamları ve öğretmenler Yeremya’nın Koruyucu’nun evindeki bu sözleri ifade edişini duymuşlardı. Ve, görüldü ki, Yeremya Koruyucu’nun kendisinin tüm insanlara konuşmasını emretmiş olduğu her şeyi söylediğinde, din adamları ve öğretmenler, şunu söyleyen bir biçimde, onun üzerine atılmışlardı: ‘Sen kesinlikle öleceksin.’ Ve, herkes, Koruyucu’nun evinde Yeremya’nın etrafında toplanmıştı. Ve, Yudah’ın prensleri bunları duyduğunda, Yeremya’yı yargıladılar. Bunun sonrasında, dinadamları ve öğretmenler, şunu söyleyen bir biçimde, insanların tümüne konuştu: ‘Bu adam ölmeyi hak ediyor, zira o bizlerin şehrini lanetledi, onu kendi kulaklarınızla duydunuz.’ Bunun üzerine, Yeremya, prenslerin hepsine ve insanların tümüne şunu söyledi: ‘Koruyucu beni, geleceğe dair bu ev ve bu şehre karşı duymuş olduğunuz her sözü söylemem için göndermiştir. Şimdi, bu nedenle, alışkanlıklarınızı değiştirin ve yaptığınız şeyleri köklüce gözden geçirin ve size karşı duyurulmuş olan kötülükten kaçınabilmeniz için Tanrınız olan Koruyucu’nun sözüne itaat edin. Ben hakkında ise, bakın ben sizin elleriniz deyim. Size ne iyi ve doğru görünüyorsa bana onu yapın. Ancak, şundan emin olun ki, eğer beni ölüme gönderirseniz, masum kanı kendinize ve bu insanlara getireceksiniz; zira, gerçektir ki, Koruyucu beni tüm bu sözleri kulaklarına yakından söylemem için göndermiştir.’[6]
1955 153:2.3 “The priests and teachers of that day sought to kill Jeremiah, but the judges would not consent, albeit, for his words of warning, they did let him down by cords in a filthy dungeon until he sank in mire up to his armpits. That is what this people did to the Prophet Jeremiah when he obeyed the Lord’s command to warn his brethren of their impending political downfall. Today, I desire to ask you: What will the chief priests and religious leaders of this people do with the man who dares to warn them of the day of their spiritual doom? Will you also seek to put to death the teacher who dares to proclaim the word of the Lord, and who fears not to point out wherein you refuse to walk in the way of light which leads to the entrance to the kingdom of heaven?
2021 153:2.3 “Bu günün din adamları ve öğretmenleri Yeremya’yı öldürmeyi amaçlamıştı, ancak hâkimler buna razı olmamıştı, her ne kadar kendisinin uyarı sözlerine rağmen, omuzlarına kadar gelen çamura batana kadar iplerle kendisin kirli bir zindana esir etmişlerse de. Bu, Koruyucu’nun gerçekleşmesi yakın siyasi çöküş için kardeşlerini uyarması emrine uyduğunda bu insanların Peygamber Yeremya’ya yapmış oldukları şeylerdir[7]. Bugün, ben sizlere şunu sormak istiyorum: Bu insanların baş din-adamları ve dini önderleri, ruhsal felaket günleri için kendilerini uyarmaya cüret eden bir kişi ile nasıl ilgilenir? Sizler de mi, Koruyucu’nun sözünü duyurmaya cüret eden ve cennetin krallığına girişe giden ışığın yolunda yürümeyi reddetmekte olduğunuza işaret etmekten korkmayan öğretmeni ölüme göndereceksiniz?
1955 153:2.4 “What is it you seek as evidence of my mission on earth? We have left you undisturbed in your positions of influence and power while we preached glad tidings to the poor and the outcast. We have made no hostile attack upon that which you hold in reverence but have rather proclaimed new liberty for man’s fear-ridden soul. I came into the world to reveal my Father and to establish on earth the spiritual brotherhood of the sons of God, the kingdom of heaven. And notwithstanding that I have so many times reminded you that my kingdom is not of this world, still has my Father granted you many manifestations of material wonders in addition to more evidential spiritual transformations and regenerations.
2021 153:2.4 “Benim yeryüzü üzerindeki görevime dair hangi kanıtı istiyorsunuz? Bizler, fakir ve dışlanmışlara iyi haberleri duyururken, sizleri sahip olduğunuz etki ve güç konumlarınızda rahatsız etmeden olduğunuz gibi bıraktık. Bizler, derin saygı duymuş olduğunuz şeylere karşı hiçbir düşmansı bir saldırıda bulunmamışken, yalnızca insanın korkuya bulanmış ruhu için yeni özgürlüğü duyurduk. Ben dünyaya, Babamı açığa çıkarmak ve yeryüzü üzerinde, cennetin krallığı olarak, Tanrı’nın evlatlarına dair ruhsal kardeşliği oluşturmak için geldim[8][9]. Ve, her ne kadar birçok sefer ben sizleri benim krallığımın bu dünyaya ait olmadığını hatırlatmış olsam da, Babam hâlihazırda, daha kanıtsal olan ruhsal dönüşümlere ve yenilenmelere ek olarak maddi harikaların birçok dışavurumunu bahşetmiştir[10].
1955 153:2.5 “What new sign is it that you seek at my hands? I declare that you already have sufficient evidence to enable you to make your decision. Verily, verily, I say to many who sit before me this day, you are confronted with the necessity of choosing which way you will go; and I say to you, as Joshua said to your forefathers, ‘choose you this day whom you will serve.’ Today, many of you stand at the parting of the ways.
2021 153:2.5 “Benim ellerinden daha hangi yeni işareti görmek istiyorsunuz? Ben, sizlerin hâlihazırda, karara varmanızı yetkin hale getirecek yeterli kanıta sahip olduğunuzu duyuruyorum. Gerçekten de, gerçekten de, ben, bu gün karşımda oturmuş olan birçok kişiye, sizlerin hangi yolu tercih etmeniz gerekliliği ile karşılaşmakta bulunduğunuzu söylüyorum; ve, ben sizlere, Yeşu’nun atalarınıza söylemiş olduğu gibi, ‘bugün kime hizmet etmek istiyorsanız onu seçin’ diyorum. Bugün sizlerin çoğu yol ayrımında bulunmaktadır[11].
1955 153:2.6 “Some of you, when you could not find me after the feasting of the multitude on the other side, hired the Tiberias fishing fleet, which a week before had taken shelter near by during a storm, to go in pursuit of me, and what for? Not for truth and righteousness or that you might the better know how to serve and minister to your fellow men! No, but rather that you might have more bread for which you had not labored. It was not to fill your souls with the word of life, but only that you might fill the belly with the bread of ease. And long have you been taught that the Messiah, when he should come, would work those wonders which would make life pleasant and easy for all the chosen people. It is not strange, then, that you who have been thus taught should long for the loaves and the fishes. But I declare to you that such is not the mission of the Son of Man. I have come to proclaim spiritual liberty, teach eternal truth, and foster living faith.
2021 153:2.6 “Sizlerden bazıları, beni öte yakadaki kalabalıkların ziyafetinde bulamadığınızda, Tiberya balıkçı teknelerini kiralayıp, bir fırtına boyunca yakında bir yerde bir hafta sığınarak, beni aramak için yola çıktınız, ne için? Gerçeklik ve doğruluk için veya akran inanlarınıza daha iyi nasıl hizmet edebilmeyi ve yardımcı olabilmeyi öğrenebilmek için değil! Hayır, bunun yerine, emek vermediğiniz daha fazla ekmeğe sahip olabilmek için[12]. Ruhlarınızı yaşamın sözü ile değil, sadece, kolay ekmekle midelerinizi doyurabilmek için[13]. Ve, uzunca bir süre boyunca sizlere, Mesih’in, geldiği zaman, tüm seçilmiş insanlar için yaşamı güzel ve kolay yapacak bu harikaları gerçekleştirileceği öğretilmiştir. Bu nedenle, böyle öğretilmiş olan sizlerin, uzunca bir süre boyunca yemekleri ve balıkları aramanız tuhaf bir durum değildir. Ancak, ben sizlere, bu türden bir şeyin İnsan Evladı’nın görevi olmadığını duyuruyorum. Ben ruhsal özgürlüğü duyurmak, ebedi gerçekliği öğretmek ve yaşayan inancı desteklemek için gelmiş bulunmaktayım.
1955 153:2.7 “My brethren, hanker not after the meat which perishes but rather seek for the spiritual food that nourishes even to eternal life; and this is the bread of life which the Son gives to all who will take it and eat, for the Father has given the Son this life without measure. And when you asked me, ‘What must we do to perform the works of God?’ I plainly told you: ‘This is the work of God, that you believe him whom he has sent.’”
2021 153:2.7 “Kardeşlerim, yok olan etin arkasından değil, ebedi yaşama kadar bile beslemeye devam eden ruhsal yiyeceği arayınız; ve, bu, Evlat’ın, alacak ve yiyecek olan herkese vermiş olduğu yaşamın ekmeğidir; zira, Baba Evlat’a bu ekmeği hiçbir sınır olmadan vermiştir[14]. Ve, sizler bana, ‘Tanrı’nın vermiş olduğu görevleri yerine getirmemiz için neyi yapmak zorundayız?’ sorusunu sorduğunuz zaman, size yalın bir biçimde şunu söyledim: “Bu, göndermiş olduğu kişiye inanmanız Tanrı’nın vermiş olduğu görevdir[15].’”
1955 153:2.8 And then said Jesus, pointing up to the device of a pot of manna which decorated the lintel of this new synagogue, and which was embellished with grape clusters: “You have thought that your forefathers in the wilderness ate manna—the bread of heaven—but I say to you that this was the bread of earth. While Moses did not give your fathers bread from heaven, my Father now stands ready to give you the true bread of life. The bread of heaven is that which comes down from God and gives eternal life to the men of the world. And when you say to me, Give us this living bread, I will answer: I am this bread of life. He who comes to me shall not hunger, while he who believes me shall never thirst. You have seen me, lived with me, and beheld my works, yet you believe not that I came forth from the Father. But to those who do believe—fear not. All those led of the Father shall come to me, and he who comes to me shall in nowise be cast out.
2021 153:2.8 Ve, bunun sonrasında İsa, bu yeni sinagogun giriş kapısının üstünü süsleyen ve üzerinde üzüm bağları olan bir manna testisini işaret eden bir biçimde, şunu söylemişti: “Sizler, atalarınızın ıssızda — cennet ekmeği olarak — manna yediğinizi düşünegeldiniz, ancak, ben sizlere, bunun yeryüzüne ait ekmek olduğunu söylüyorum[16][17]. Musa babalarınıza cennetten olan ekmeği vermemişse de, Babam şimdi gerçek yaşamın ekmeğini vermeye hazırdır. Cennetin ekmeği Tanrı’dan gelmekte olup, dünyanın insanlarına ebedi yaşamı vermektedir. Ve, sizler bana, Bu yaşayan ekmeği ver, dediğiniz zaman, ben sizlere şunu diyeceğim: Ben o yaşayan ekmeğim[18]. Bana gelen kişi açlık çekmeyecek, bana inanan bir daha susuzluk duymayacak. Sizler beni gördünüz, benimle birlikte yaşadınız ve benim yaptıklarıma şahit oldunuz; yine de sizler, benim Baba’dan bir amaç için geliyor olduğuma inanmıyorsunuz. Ancak, inanan kişiler — korku duymayın. Tanrı tarafından yönlendirilen herkes bana gelecek, ve bana gelmiş olanlar hiçbir şekilde yalnız bırakılmayacaktır.
1955 153:2.9 “And now let me declare to you, once and for all time, that I have come down upon the earth, not to do my own will, but the will of Him who sent me. And this is the final will of Him who sent me, that of all those he has given me I should not lose one. And this is the will of the Father: That every one who beholds the Son and who believes him shall have eternal life. Only yesterday did I feed you with bread for your bodies; today I offer you the bread of life for your hungry souls. Will you now take the bread of the spirit as you then so willingly ate the bread of this world?”
2021 153:2.9 “Ve, şimdi benim sizlere, bir kez ve ebedi bir biçimde, şunu duyurmama izin verin: “Ben yeryüzüne, kendi irademi gerçekleştirmek için değil, beni gönderen O’nun iradesini gerçekleştirmek için inmiş bulunmaktayım. Ve, onun bana vermiş olduğu hiç kimseyi yitirmemem, beni göndermiş olan O’nun nihai iradesidir[19]. Ve, bu, Baba’nın iradesidir: Evladı gören ve ona inanan herkes ebedi yaşama sahip olacaktır[20]. Daha dün ben sizi bedenleriniz için ekmekle doyurdum; bugün ben size, aç ruhlarınız için yaşamın ekmeğini sunuyorum. Şimdi, ruhaniyetin ekmeğini, bu dünyanın ekmeğini tam da o zaman yediğiniz gibi aynı istekle alacak mısınız?”
1955 153:2.10 As Jesus paused for a moment to look over the congregation, one of the teachers from Jerusalem (a member of the Sanhedrin) rose up and asked: “Do I understand you to say that you are the bread which comes down from heaven, and that the manna which Moses gave to our fathers in the wilderness did not?” And Jesus answered the Pharisee, “You understood aright.” Then said the Pharisee: “But are you not Jesus of Nazareth, the son of Joseph, the carpenter? Are not your father and mother, as well as your brothers and sisters, well known to many of us? How then is it that you appear here in God’s house and declare that you have come down from heaven?”
2021 153:2.10 İsa bir anlığına ayin için toplanmış bulunan kalabalığa göz gezdirmek için durduğunda, Kudüs’den gelmekte olan öğretmenlerden bir tanesi (Sanhedrin’in bir üyesi), ayağa kalkıp şu soruyu sormuştu: “Senin cennetten gelen ekmek olduğunu ve Musa’nın ıssızda atalarımıza vermiş olduğu mannanın böyle olmadığını doğru mu duyuyorum?” Ve, İsa Ferisiye, “Tamamiyle doğru duydun” dedi. Bunun sonrasında Ferisi: “Ama sen, marangoz, Yusuf’un oğlu, Nasıralı İsa değil misin? Senin erkek ve kız kardeşlerine ek olarak baban ve annen, bizlerin çoğu tarafından iyice bilinmemekte midir? Öyleyse nasıl olur da sen burada Tanrı’nın evinde ortaya çıkıp, cennetten inmiş olduğunu duyuruyorsun?”[21]
1955 153:2.11 By this time there was much murmuring in the synagogue, and such a tumult was threatened that Jesus stood up and said: “Let us be patient; the truth never suffers from honest examination. I am all that you say but more. The Father and I are one; the Son does only that which the Father teaches him, while all those who are given to the Son by the Father, the Son will receive to himself. You have read where it is written in the Prophets, ‘You shall all be taught by God,’ and that ‘Those whom the Father teaches will hear also his Son.’ Every one who yields to the teaching of the Father’s indwelling spirit will eventually come to me. Not that any man has seen the Father, but the Father’s spirit does live within man. And the Son who came down from heaven, he has surely seen the Father. And those who truly believe this Son already have eternal life.
2021 153:2.11 Bu zaman zarfında, sinagog içerisinde fazlasıyla uğultu bulunmaktaydı ve, öyle bir gürültü kopmuştu ki İsa ayağa kalkıp, şunu söylemişti: “Sabırlı olalım; gerçeklik hiçbir zaman dürüst irdeleyişten zarar görmez. Ben söylediğin her şeyim, ama fazlasıyım da. Baba ve Ben biriz; Evlat yalnızca Baba’nın ona öğretmiş olduğu şeyi yapmaktadır; bunun karşısında, Evlat’a Baba tarafından verilmiş olan her kişiyi, Evlat kendi bünyesine almaktadır[22][23]. Peygamberlerde şunun yazılmış olduğu yeri okudunuz, ‘Hepiniz Tanrı tarafından öğretileceksiniz’, ve şunu, ‘Baba’nın öğretmiş oldukları kişiler aynı zamanda Evladı’nı duyacak[24].’ Baba’nın ikamet eden ruhaniyetinin öğretisine onay veren herkes nihai olarak bana gelecektir. Hiç kimse Baba’yı görmemiştir, ancak Baba’nın ruhaniyeti insan içinde yaşamaktadır. Ve, cennetten gelen Evlat, kesin bir biçimde Baba’yı görmüştür. Ve, bu Evlat’a gerçek bir biçimde inananlar hâlihazırda ebedi yaşama sahiptir[25].
1955 153:2.12 “I am this bread of life. Your fathers ate manna in the wilderness and are dead. But this bread which comes down from God, if a man eats thereof, he shall never die in spirit. I repeat, I am this living bread, and every soul who attains the realization of this united nature of God and man shall live forever. And this bread of life which I give to all who will receive is my own living and combined nature. The Father in the Son and the Son one with the Father—that is my life-giving revelation to the world and my saving gift to all nations.”
2021 153:2.12 “Ben, yaşamın bu ekmeğiyim[26]. Atalarınız ıssızda mannayı yediler ve onlar şimdi hayatta değiller. Ancak, Tanrı’dan aşağıya inen bu ekmeği eğer insan yiyecek olursa, hiçbir zaman ruhaniyet içinde ölmeyecektir[27]. Tekrar ediyorum, ben bu yaşayan ekmeğim, ve Tanrı ve insanın bu bütünleşmiş doğasının gerçekleşimine erişen her ruh sonsuza kadar yaşayacaktır. Ve, alacak olan herkese verdiğim yaşamın bu ekmeği benim yaşayan ve birleşik doğamdır. Evlat içindeki Baba ve Baba ile bir olan Evlat — bu, benim dünyaya olan yaşam-veren açığa çıkarışım ve milletlerin tümü için kurtarıcı hediyemdir.”
1955 153:2.13 When Jesus had finished speaking, the ruler of the synagogue dismissed the congregation, but they would not depart. They crowded up around Jesus to ask more questions while others murmured and disputed among themselves. And this state of affairs continued for more than three hours. It was well past seven o’clock before the audience finally dispersed.
2021 153:2.13 İsa konuşmasını bitirdiğinde, sinagogun yöneticisi ayin topluluğunu dağıtmıştı ancak, onlar ayrılmak istememekteydi. Onlar İsa’nın etrafında kendisine daha fazla soru sormak için toplanmıştı diğerleri ise kendi aralarında söylenip, tartışmaya tutulmuşlardı[28]. Ve, bu sahne üç saatten daha fazla bir süre boyunca bu şekilde devam etmişti. Kalabalığım tamamiyle dağılışı yediyi çoktan geçen bir saati bulmuştu.
3. THE AFTER MEETING
3. BULUŞMA SONRASI
1955 153:3.1 Many were the questions asked Jesus during this after meeting. Some were asked by his perplexed disciples, but more were asked by caviling unbelievers who sought only to embarrass and entrap him.
2021 153:3.1 Bu buluşma sonrasında İsa’ya birçok soru sorulmuştu. Onlardan bazıları, onun kafa karışıklığı içindeki takipçileri tarafından sorulmuştu; ancak, bu sorulardan daha da fazlası, yalnızca kendisini utandırmak ve tuzağa düşürmeyi amaçlayan eleştirel inanmayanlar tarafından dile getirilmişti.
1955 153:3.2 One of the visiting Pharisees, mounting a lampstand, shouted out this question: “You tell us that you are the bread of life. How can you give us your flesh to eat or your blood to drink? What avail is your teaching if it cannot be carried out?” And Jesus answered this question, saying: “I did not teach you that my flesh is the bread of life nor that my blood is the water thereof. But I did say that my life in the flesh is a bestowal of the bread of heaven. The fact of the Word of God bestowed in the flesh and the phenomenon of the Son of Man subject to the will of God, constitute a reality of experience which is equivalent to the divine sustenance. You cannot eat my flesh nor can you drink my blood, but you can become one in spirit with me even as I am one in spirit with the Father. You can be nourished by the eternal word of God, which is indeed the bread of life, and which has been bestowed in the likeness of mortal flesh; and you can be watered in soul by the divine spirit, which is truly the water of life. The Father has sent me into the world to show how he desires to indwell and direct all men; and I have so lived this life in the flesh as to inspire all men likewise ever to seek to know and do the will of the indwelling heavenly Father.”
2021 153:3.2 Ziyaret eden Ferisilerden bir tanesi, bir lamba sehpasının üzerine çıkan bir biçimde, şu soruyu bağırarak dile getirmişti: “Sen bizlere kendinin yaşamın ekmeği olduğunu söylüyorsun. Sen bizlere karnımızı doyurmak için bedenini, susuzluluğumuzu gidermek için kanını nasıl vereceksin? Eğer yerine getirilmedikçe öğretinin ne anlamı var ki?” Ve, İsa, şunu söyleyen bir biçimde, bu soruyu cevapladı: “Ben size ne bedenimin yaşamın ekmeği, ne de kanımın onun suyu olduğunu öğrettim. Ancak, ben, beden içindeki yaşamımın, cennetin ekmeğine ait bir bahşedilmişlik olduğunu söyledim[29]. Beden içinde Tanrı’nın Sözü’nün bahşedilmiş olduğu gerçeği ve İnsan Evladı’nın Tanrı’nın iradesine tabi oluşu olgusu, kutsal beslenmeye denk olan bir deneyim gerçekliğini oluşturmaktadır[30]. Sizler benim bedenimi yiyemez, kanımı içemezsiniz; ancak sizler, tıpkı benim mevcut an içerisinde ruhaniyette Baba ile bir bütün olduğum gibi, ruhaniyette benimle bir bütün haline gelebilirsiniz. Sizler, gerçekten de yaşamın ekmeği olan, ve fani bedenin sureti içerisinde bahşedilmiş bulunan yaşam ekmeği halindeki Tanrı’nın ebedi sözü ile beslenebilirsiniz; ve, sizler, gerçekten yaşamın suyu olan kutsal ruhaniyet ile ruh içinde susuzluğunuzu giderebilirsiniz. Baba beni dünyaya, insanların tümünde ne kadar da fazla ikamet etmek ve onları yönlendirmek istediğini göstermek için göndermiştir; ve, ben bu yaşamı, benzer bir biçimde ikamet eden cennetsel Baba’nın iradesini sürekli olarak bilmeyi ve onu gerçekleştirmeyi amaçlayan tüm insanlara ilham kaynağı olmak için yaşadım.”
1955 153:3.3 Then one of the Jerusalem spies who had been observing Jesus and his apostles, said: “We notice that neither you nor your apostles wash your hands properly before you eat bread. You must well know that such a practice as eating with defiled and unwashed hands is a transgression of the law of the elders. Neither do you properly wash your drinking cups and eating vessels. Why is it that you show such disrespect for the traditions of the fathers and the laws of our elders?” And when Jesus heard him speak, he answered: “Why is it that you transgress the commandments of God by the laws of your tradition? The commandment says, ‘Honor your father and your mother,’ and directs that you share with them your substance if necessary; but you enact a law of tradition which permits undutiful children to say that the money wherewith the parents might have been assisted has been ‘given to God.’ The law of the elders thus relieves such crafty children of their responsibility, notwithstanding that the children subsequently use all such monies for their own comfort. Why is it that you in this way make void the commandment by your own tradition? Well did Isaiah prophesy of you hypocrites, saying: ‘This people honors me with their lips, but their heart is far from me. In vain do they worship me, teaching as their doctrines the precepts of men.’
2021 153:3.3 Bunun sonrasında, İsa ve hafiyelerini gözetlemekte olan Kudüs hafiyelerinden bir tanesi, şunu söylemişti: “Bizler, ne senin ne de havarilerinin yemek yemeden önce ellerinizi beklenen bir biçimde yıkamadığınızı fark ettik[31]. Sizler, kirli ve yıkanmamış eller ile yemek yeme türünden bir uygulamanın, kıdemlilerin kanuna bir karşı geliş olduğunu çok iyi bilmesiniz. Ne de sizler su içtiğin bardakları ve yemek yenen kacakları yerinde bir biçimde yıkamaktasınız. Neden sizler, atalarımızın geleneklerine ve kıdemlilerimizin kanunlarına bu denli saygısızlıkta bulunuyorsunuz?” Ve, İsa onun bu sözünü duyduğunda, şu cevabı vermişti: “Neden sizler Tanrı’nın emirlerine geleneklerinizin içerdiği yasalarla karşı geliyorsunuz? Emir, ‘Babana ve annene saygı duy’, der, ve sizlerin, gerektiğinde, onlarla bir sahip olduğunuz şeyleri paylaşmanızı emreder; ancak, sizler, görevini yerine getirmeyen çocukların ebeveynlerini desteklemek için kullanmaları gereken ancak zamanında kullanılmayan paralarının ‘Tanrı’ya verilmesine’ izin vermektesiniz[32]. Her ne kadar çocuklar daha sonra tüm bu parayı kendi keyifleri için harcayacak olsa da, kıdemlilerin kanunu böylece bu türden işini bilen çocukları sahip oldukları sorumluluktan kurtarmaktadır. Neden sizler bu şekilde, kendi öz geleneğinizle bu emri boşa çıkarıyorsunuz? İşaya, şunu söyleyen bir biçimde, siz ikiyüzlüler hakkında önceden haber vermişti: ‘Bu insanlar beni dudaklarıyla onurlandırmakta, ancak kalpleri benden oldukça uzaktadır. Kendi inanç savlarını insanların kuralları olarak öğreterek onlar boşuna bana ibadet etmektedir[33].’
1955 153:3.4 “You can see how it is that you desert the commandment while you hold fast to the tradition of men. Altogether willing are you to reject the word of God while you maintain your own traditions. And in many other ways do you dare to set up your own teachings above the law and the prophets.”
2021 153:3.4 “Sizler, insanların geleneğine ne kadar sıkı tutunurken, emri boşa çıkarmakta olduğunuzu görebilirsiniz. Sizler, kendi geleneklerinizi sürdürürken, Tanrı’nın sözünü reddetmeye gönüllü olmaktasınız. Ve, birçok başka biçimde sizler, kendi öz öğretilerinizi kanunun ve peygamberlerin üstünde koymaya cüret etmektesiniz.”
1955 153:3.5 Jesus then directed his remarks to all present. He said: “But hearken to me, all of you. It is not that which enters into the mouth that spiritually defiles the man, but rather that which proceeds out of the mouth and from the heart.” But even the apostles failed fully to grasp the meaning of his words, for Simon Peter also asked him: “Lest some of your hearers be unnecessarily offended, would you explain to us the meaning of these words?” And then said Jesus to Peter: “Are you also hard of understanding? Know you not that every plant which my heavenly Father has not planted shall be rooted up? Turn now your attention to those who would know the truth. You cannot compel men to love the truth. Many of these teachers are blind guides. And you know that, if the blind lead the blind, both shall fall into the pit. But hearken while I tell you the truth concerning those things which morally defile and spiritually contaminate men. I declare it is not that which enters the body by the mouth or gains access to the mind through the eyes and ears, that defiles the man. Man is only defiled by that evil which may originate within the heart, and which finds expression in the words and deeds of such unholy persons. Do you not know it is from the heart that there come forth evil thoughts, wicked projects of murder, theft, and adulteries, together with jealousy, pride, anger, revenge, railings, and false witness? And it is just such things that defile men, and not that they eat bread with ceremonially unclean hands.”
2021 153:3.5 İsa bunun sonrasında, sözlerini orada bulunan herkese yöneltmişti. O şunu söyledi: “Ancak, bana kulak verin, hepiniz[34]. Ağızdan giren şey insanı ruhsal olarak kirletmez; ağızdan çıkan ve kalpten gelen şey onu kirletir.” Ancak, havariler bile onun sözlerinin anlamını bütünüyle kavramada başarısız olmuştu; zira, Şimon Petrus aynı zamanda: “Dinleyicilerinden bazılarının sözlerini yanlış anlamaması için, bu sözlerin anlamını bizlere açıklar mısın?” Ve, bunun sonrasında İsa Petrus’a: “Sen de mi anlamakta zorlanıyorsun? Bilmiyor musun benim cennetsel Babam’ın dikmediği her bitki sökülecek? Şimdi dikkatini gerçeği bilecek olanlara ver. İnsanları gerçeği sevmeye zorlayamazsın. Bu öğretmenlerden çoğu gözleri görmez rehberlerdir[35]. Ve, sen biliyorsun, eğer gözü görmez bir kişi diğer gözü görmeze yol gösterirse, her ikisi de çukura düşecektir. Ancak, insanları ahlaksal olarak kirleten ve onları ruhsal olarak bozan şeyler hakkında gerçeği sizlere söylerken bana kulak verin. Ben, bedene ağızdan giren veya gözlerden ve kulaklardan akla ulaşan şeylerin insanları kirletmediğini duyuruyorum. İnsan yalnızca, kalp içinde kökenini alan ve bu türden kutsal olmayan kişilerin sözcükleri ve eylemleriyle kendisine ifade bulan kötülük ile kirlenir. Bilmiyor musun, kıskançlık, gurur, kızgınlık, intikam, sövgü ve yalancı şahitlikle beraber kötü düşünceler, cinayete, hırsızlığa ve zinaya dair ahlaksız tasarımları kalpten hareket etmektedir? Ve, tam da bu tür şeyler insanları kirletmektedir, törensel bakımdan temiz olmayan eller ile yemek yemek değil.”
1955 153:3.6 The Pharisaic commissioners of the Jerusalem Sanhedrin were now almost convinced that Jesus must be apprehended on a charge of blasphemy or on one of flouting the sacred law of the Jews; wherefore their efforts to involve him in the discussion of, and possible attack upon, some of the traditions of the elders, or so-called oral laws of the nation. No matter how scarce water might be, these traditionally enslaved Jews would never fail to go through with the required ceremonial washing of the hands before every meal. It was their belief that “it is better to die than to transgress the commandments of the elders.” The spies asked this question because it had been reported that Jesus had said, “Salvation is a matter of clean hearts rather than of clean hands.” But such beliefs, when they once become a part of one’s religion, are hard to get away from. Even many years after this day the Apostle Peter was still held in the bondage of fear to many of these traditions about things clean and unclean, only being finally delivered by experiencing an extraordinary and vivid dream. All of this can the better be understood when it is recalled that these Jews looked upon eating with unwashed hands in the same light as commerce with a harlot, and both were equally punishable by excommunication.
2021 153:3.6 Kudüs Sanhedrin’in Ferisi heyet üyeleri bu aşamada neredeyse tamamen, İsa’nın Tanrı’ya hakaret veya Museviler’in kutsal yasalarından bir tanesini aşağılamak suçuyla yakalanabileceğinden emin olmuşlardı bu nedenle onlar kendisini, kıdemlilerin geleneklerinden herhangi birine, veya adlandırıldığı-biçimiyle milletin sözlü yasalarını tartışmaya, ve muhtemel bir biçimde bunlara saldırıda bulunmaya çekmeye çabalamaktaydılar. Su her ne kadar kıt olsa da, bu gelenek tarafından esir haldeki Museviler, her yemekten önce ellerini zorunlu kılınan törensel yıkama sürecinden geçmezlik etmezlerdi. “Kıdemlilerin emirlerine karşı gelmektense ölmenin daha iyi olduğu” onların inancıydı. Hafiyeler bu soruyu; İsa’nın daha öncesinde, “Kurtuluş, temiz ellerden ziyade bir temiz kalplerin meselesidir” demiş oluşuna dair bir bildirişin kendilerine iletilmesi nedeniyle sormuşlardı. Ancak, bu türden inanışlar, bir kez bir kişinin dininin bir parçası haline geldiğinde, kurtulması zor olan şeylerdir. Bu günden sonraki birçok yıl boyunca Havari Petrus hala, nihai olarak yalnızca olağanüstü ve oldukça keskin bir rüyayı deneyimlemekle kurtulan bir biçimde, temiz ve temiz olmayan şeylere dair bu geleneklerin birçoğuna karşı korkunun esiri altında bulunmuştu[36]. Tüm bunların hepsi; bu Museviler’in, temiz olmayan ellerle yemek yemek ile bir hayat kadınıyla ilişkide bulunmayı aynı düzeyde gördükleri hatırlanınca daha iyi anlaşılabilir; ve, bunların her ikisi de eşit düzeyde dinden uzaklaştırma cezasını taşımaktaydı.
1955 153:3.7 Thus did the Master elect to discuss and expose the folly of the whole rabbinic system of rules and regulations which was represented by the oral law—the traditions of the elders, all of which were regarded as more sacred and more binding upon the Jews than even the teachings of the Scriptures. And Jesus spoke out with less reserve because he knew the hour had come when he could do nothing more to prevent an open rupture of relations with these religious leaders.
2021 153:3.7 Böylelikle Üstün; hepsinin Museviler üzerinde Yazıtların taşımış olduğu öğretilerden bile daha kutsal ve daha bağlayıcı olarak görülmekte olduğu, kıdemlilerin gelenekleri halindeki — sözlü kanun tarafından temsil edilmekte olan kurallar ve yönergelerden meydana gelen tüm hahamsal sistemin anlamsızlığını tartışmayı ve onu gün ışığına çıkarmayı tercih etmişti. Ve, İsa daha az çekince ile bunları açık bir biçimde ifade etmişti; çünkü, o, bu dini önderler ile olan ilişkilerde bariz bir bozuluşu önlemek için artık hiçbir şey yapamayacağı vaktin gelmiş olduğunu biliyordu.
4. LAST WORDS IN THE SYNAGOGUE
4. SINAGOGDAKI SON SÖZLER
1955 153:4.1 In the midst of the discussions of this after meeting, one of the Pharisees from Jerusalem brought to Jesus a distraught youth who was possessed of an unruly and rebellious spirit. Leading this demented lad up to Jesus, he said: “What can you do for such affliction as this? Can you cast out devils?” And when the Master looked upon the youth, he was moved with compassion and, beckoning for the lad to come to him, took him by the hand and said: “You know who I am; come out of him; and I charge one of your loyal fellows to see that you do not return.” And immediately the lad was normal and in his right mind. And this is the first case where Jesus really cast an “evil spirit” out of a human being. All of the previous cases were only supposed possession of the devil; but this was a genuine case of demoniac possession, even such as sometimes occurred in those days and right up to the day of Pentecost, when the Master’s spirit was poured out upon all flesh, making it forever impossible for these few celestial rebels to take such advantage of certain unstable types of human beings.
2021 153:4.1 Bu buluşma sonrası konuşmasının ortasında, Kudüs’den gelen Ferisilerden bir tanesi İsa’ya, ne yapacağı belli olmayan ve isyankâr bir ruhaniyet altındaki rahatsız bir genci getirmişti. O, bu zihni bozuk olan ufaklığı İsa’ya doğru getiren bir biçimde, şunu söylemişti: “Bu türden bir rahatsızlık için ne yapabilirsin? Ecinnileri çıkarabilir misin?” Ve, Üstün gence baktığında, merhamet duyguları altında fazlasıyla etkilenmişti, ve ufaklığın kendisine yaklaşmasını işaret eden bir biçimde, onun elinden tutup şunu söyledi: “Sen benim kim olduğumu biliyorsun; ondan çık; ve, ben, sadık akranlarından bir tanesini senin geri dönmemen için görevlendiriyorum.” Ve, anında ufaklık olağan hale gelip ve doğru zihinsel düzeyine geri büründü[37]. Ve, bu, İsa’nın gerçekten bir “kötü ruhaniyeti” bir insan varlığından çıkarmış olduğu ilk vakaydı. Önceki vakaların hepsi, sadece ecinnilerin insanlara girmiş olduğuna dair varsayımdı ancak, bu, ecinnisel iyeliğin gerçek bir durumuydu; bu türden şeyler bu günlerde ve bu az sayıdaki göksel isyankârın insan varlıklarının akıl durumu sağlıklı olmayan belirli türlerinden bu türden çıkar sağlamasını sonsuza kadar imkânsız kılan bir biçimde, Üstün’ün ruhaniyetinin bedenin tümüne aktarılmış olduğu Hamsin Yortusu gününe kadar zaman zaman yaşanmıştı.
1955 153:4.2 When the people marveled, one of the Pharisees stood up and charged that Jesus could do these things because he was in league with devils; that he admitted in the language which he employed in casting out this devil that they were known to each other; and he went on to state that the religious teachers and leaders at Jerusalem had decided that Jesus did all his so-called miracles by the power of Beelzebub, the prince of devils. Said the Pharisee: “Have nothing to do with this man; he is in partnership with Satan.”
2021 153:4.2 İnsanlar hayretler içine düştüğünde, Ferisilerden bir tanesi ayağa kalkıp, İsa’yı, ecinniler ile aynı sınıfta bulunduğu için onun bu türden şeyleri gerçekleştirebilmekle suçladı İsa’nın, bu ecinniyi çıkarışında kullanmış olduğu sözde kendilerinin birbirlerini tanımakta olduğunu kabul ettiğini öne sürdü; ve, o daha sonra konuşmasını sürdürerek, Kudüs’deki dini öğretmenlerin ve önderlerin İsa’nın tüm bu sözde mucizeleri, ecinnilerin prensi olan Beelzebub’un gücü ile gerçekleştirmiş olduğuna karar verdiklerini ifade etti[38]. Ferisi şunu söylemişti: “Bu adamla hiçbir ilişkide bulunmayın; o Şeytan ile ortaklık içindedir.”
1955 153:4.3 Then said Jesus: “How can Satan cast out Satan? A kingdom divided against itself cannot stand; if a house be divided against itself, it is soon brought to desolation. Can a city withstand a siege if it is not united? If Satan casts out Satan, he is divided against himself; how then shall his kingdom stand? But you should know that no one can enter into the house of a strong man and despoil his goods except he first overpower and bind that strong man. And so, if I by the power of Beelzebub cast out devils, by whom do your sons cast them out? Therefore shall they be your judges. But if I, by the spirit of God, cast out devils, then has the kingdom of God truly come upon you. If you were not blinded by prejudice and misled by fear and pride, you would easily perceive that one who is greater than devils stands in your midst. You compel me to declare that he who is not with me is against me, while he who gathers not with me scatters abroad. Let me utter a solemn warning to you who would presume, with your eyes open and with premeditated malice, knowingly to ascribe the works of God to the doings of devils! Verily, verily, I say to you, all your sins shall be forgiven, even all of your blasphemies, but whosoever shall blaspheme against God with deliberation and wicked intention shall never obtain forgiveness. Since such persistent workers of iniquity will never seek nor receive forgiveness, they are guilty of the sin of eternally rejecting divine forgiveness.
2021 153:4.3 Bunun sonrasında İsa şunu söyledi: “Nasıl olur da Şeytan Şeytan’ı çıkarır? Kendisine karşı bölünmüş olan bir krallık ayakta duramaz; eğer bir ev kendi içinde kendisine karşı bölünmüşse, o yakın bir süre içinde yok olur[39]. Bir şehir eğer bir bütün halde değilse bir kuşatmaya karşı durabilir mi? Eğer Şeytan Şeytan’ı çıkarırsa, o kendi içinde kendisine karşı bölünmüştür; böyleyse onun krallığı nasıl ayakta durur? Ancak, sizler, ilk başta onun gücünün üstesinden gelmeden ve onu etkisiz hale getirmeden, hiçbir kişinin güçlü bir adamın evine girip onun sahip oldukları şeyleri kendisinden alamayacağını bilmelisiniz. Ve öyleyse, eğer Beelzebub’un gücü ile ecinniler çıkarılıyor ise, kimin vasıtasıyla evlatlarınızdaki bu ruhaniyetler çıkıyor? Bu nedenle sizler bunun yargısına kendiniz varmalısınız. Ancak, eğer ben, Tanrı’nın ruhaniyeti vasıtasıyla, ecinnileri çıkarıyorsam, Tanrı’nın krallığı gerçekten de üzerinize gelmiştir. Eğer sizlerin gözleri önyargıyla kapanmamışsa ve korku ve gururla yanlış yönlendirilmemişse, aranızda ecinnilerden daha büyük bir kişinin bulunduğunu kolayca algılayacaksınız. Sizler beni; benimle olmayanın bana karşı olduğuna, ve bunun karşısında da, benim çevremde toplanmayanın etrafa yayılıp ziyan olduğunu duyurmaya zorluyorsunuz. Gözlerini görüyorken ve hesaplı bir kötülük arzusu ile, Tanrı’nın emeklerini ecinnilerin eylemlerine bilerek atfetmeye cüret edenlere ulvi bir uyarıyı dile getirmeme izin verin. Gerçekten de, gerçekten de, sizlere söylüyorum ki, günahlarınızın tümü, hatta Tanrı düşmanlıklarınızın hepsi bile, bağışlanacaktır; ancak, her kim Tanrı hakkında kasıtlıca ve ahlaksız amaç ile kötü konuşursa, bu kişi hiçbir zaman bağışlama elde edemeyecektir. Haksızlığın bu türden kararlı ve haksız emekçileri hiçbir zaman ne bağışlamayı aramayacağı, ne de onu bulamayacağı için, ebedi bir biçimde kutsal bağışlamayı reddetmenin günahından suçlu haldedirler.
1955 153:4.4 “Many of you have this day come to the parting of the ways; you have come to a beginning of the making of the inevitable choice between the will of the Father and the self-chosen ways of darkness. And as you now choose, so shall you eventually be. You must either make the tree good and its fruit good, or else will the tree become corrupt and its fruit corrupt. I declare that in my Father’s eternal kingdom the tree is known by its fruits. But some of you who are as vipers, how can you, having already chosen evil, bring forth good fruits? After all, out of the abundance of the evil in your hearts your mouths speak.”
2021 153:4.4 “Birçoğunuz bu gün yolun ayrıldığı noktaya geldiniz; sizler, Yaratıcı’nın iradesi ve karanlığa ait benliğin seçtiği yollar arasında nihai bir tercihte bulunmanın başladığı bir noktaya geldiniz[40]. Ve, şimdi neyi seçecek olursanız, nihai olarak o kişi haline geleceksiniz. Sizler ya ağacı iyi ve meyvesini iyi hale getirmek zorundasınız, ya da ağaç çürük ve meyvesi çürük hale gelecektir. Ben, Babamın ebedi krallığında ağacın meyveleri ile bilinmekte olduğunu duyuruyorum[41]. Ancak, engerek olan bazılarınız, nasıl olur da, hâlihazırda kötülüğü seçmiş olarak, iyi meyveleri verebilir? Son kertede, ağızlarınız sözcükler, kalpleriniz içinde bulunan kötülüğün bolluğundan çıkmaktadır.”
1955 153:4.5 Then stood up another Pharisee, who said: “Teacher, we would have you give us a predetermined sign which we will agree upon as establishing your authority and right to teach. Will you agree to such an arrangement?” And when Jesus heard this, he said: “This faithless and sign-seeking generation seeks a token, but no sign shall be given you other than that which you already have, and that which you shall see when the Son of Man departs from among you.”
2021 153:4.5 Bunun sonrasında, şunu söylemiş olan, bir diğer Ferisi ayağa kalkmıştı: “Öğretmen, yönetim yetkini ve öğretme hakkını kesin bir biçimde tanımamız için hepimizin üzerinde karara varacağı tek amaçlı bir simgeyi bizlere vermeni istiyoruz. Bu türden bir sürecin bir parçası olmayı kabul ediyor musun?” Ve, İsa bunu duyduğunda, şunu söylemişti: “Bu inançsız ve simge-arar nesil bir işaret beklemektedir, ancak hiçbir işaret, hâlihazırda ona sahip olanlardan, ve İnsan Evladı aranızdan ayrıldığında onu görecek olanlardan başkasına verilmeyecektir[42].”
1955 153:4.6 And when he had finished speaking, his apostles surrounded him and led him from the synagogue. In silence they journeyed home with him to Bethsaida. They were all amazed and somewhat terror-stricken by the sudden change in the Master’s teaching tactics. They were wholly unaccustomed to seeing him perform in such a militant manner.
2021 153:4.6 Ve, o konuşmasını bitirdiğinde, diğer havariler kendisini çevreleyip sinagogdan dışarı doğru yönlendirdi. Sessizlik içerisinde onlar kendisiyle birlikte evleri Bethsayda’ya hareket etti. Onların tümü, Üstün’ün öğretim taktikleri içindeki anlık değişiklik karşısında hayrete kapılmış ve bir ölçüde dehşete düşmüşlerdi. Onlar, öğretisini ulaştırırken kendisini bu türden çatışmasal tutumda görmeye hiçbir biçimde alış değillerdi.
5. THE SATURDAY EVENING
5. CUMARTESI AKŞAMI
1955 153:5.1 Time and again had Jesus dashed to pieces the hopes of his apostles, repeatedly had he crushed their fondest expectations, but no time of disappointment or season of sorrow had ever equaled that which now overtook them. And, too, there was now admixed with their depression a real fear for their safety. They were all surprisingly startled by the suddenness and completeness of the desertion of the populace. They were also somewhat frightened and disconcerted by the unexpected boldness and assertive determination exhibited by the Pharisees who had come down from Jerusalem. But most of all they were bewildered by Jesus’ sudden change of tactics. Under ordinary circumstances they would have welcomed the appearance of this more militant attitude, but coming as it did, along with so much that was unexpected, it startled them.
2021 153:5.1 Sürekli tekrar eden bir biçimde İsa havarilerin ümitlerini boşa çıkarmış, tekrarlayan bir biçimde en derin beklentilerini yüzüstü bırakmıştı ancak, onlar tarafından, şimdi kendilerini yakalamış bulunan bir hayal kırıklığı süreci ve keder dönemi kadar güçlü bir deneyim yaşanmamıştı. Ve, aynı zamanda orada, güvenlikleri için gerçek bir korku ile karşılık ümitsizlik bulunmaktaydı. Onların tümü, kalabalıkların aniden ve bütüncül bir biçimde kendileri terk edişi karşısında beklenmeyen bir biçimde hayrete düşmüşlerdi[43]. Onlar aynı zamanda, Kudüs’den inmiş olan Ferisiler tarafından sergilenmiş olan beklenmeyen cüretkarlık ve kendine fazlaca güvenir kararlılık karşısında bir ölçüde korkuya kapılmış ve ne yapacaklarını bilmez hale gelmişlerdi. Ancak, onların çoğu, İsa’nın aniden gerçekleştirmiş olduğu taktiksel değişiklik karşısında şaşkınlığa düşmüştü. Olağan koşullar altında onlar bu daha çatışmasal tutumun ortaya çıkışını olumlu bir biçimde karşılayacaklardı, ancak, ortaya çıkış biçimi ve fazlasıyla beklenmedik oluşu onları şaşkınlık içerisinde bırakmıştı.
1955 153:5.2 And now, on top of all of these worries, when they reached home, Jesus refused to eat. For hours he isolated himself in one of the upper rooms. It was almost midnight when Joab, the leader of the evangelists, returned and reported that about one third of his associates had deserted the cause. All through the evening loyal disciples had come and gone, reporting that the revulsion of feeling toward the Master was general in Capernaum. The leaders from Jerusalem were not slow to feed this feeling of disaffection and in every way possible to seek to promote the movement away from Jesus and his teachings. During these trying hours the twelve women were in session over at Peter’s house. They were tremendously upset, but none of them deserted.
2021 153:5.2 Ve, bu aşamada, tüm bu endişelerinin üzerine, onlar eve vardıklarında, İsa yemeyi reddetmişti. Saatler boyunca o kendisini üst odalardan bir tanesine kapatmıştı. Öğreti-yayıcılarının önderi olan Yoab geri dönüp, birlikteliklerinden yaklaşık olarak üçte birinin amacı terk etmiş olduğunu bildirdiğinde vakit neredeyse gece yarısıydı. Akşam boyunca sadık takipçiler, Üstün’e karşı olan düşmanlık duygularının Kapernaum’un genelinde bulunduğunu bildiren bir biçimde gelip gelip gitmişti. Kudüs’den gelen önderler, hoşnutsuzluğun bu hissini körüklemekte ve olası her içimde İsa ve onun öğretilerinden gerçekleşecek ayrılığı desteklemeyi aramakta yavaş davranmamışlardı. Bu zorlayıcı saatler boyunca on ikili kadın, Petrus’un evinde toplantı halindeydi. Onlar devasa biçimde üzgünlerdi, ancak hiçbiri ayrılmamıştı.
1955 153:5.3 It was a little after midnight when Jesus came down from the upper chamber and stood among the twelve and their associates, numbering about thirty in all. He said: “I recognize that this sifting of the kingdom distresses you, but it is unavoidable. Still, after all the training you have had, was there any good reason why you should stumble at my words? Why is it that you are filled with fear and consternation when you see the kingdom being divested of these lukewarm multitudes and these halfhearted disciples? Why do you grieve when the new day is dawning for the shining forth in new glory of the spiritual teachings of the kingdom of heaven? If you find it difficult to endure this test, what, then, will you do when the Son of Man must return to the Father? When and how will you prepare yourselves for the time when I ascend to the place whence I came to this world?
2021 153:5.3 İsa’nın üst odadan aşağıya gelip, sayısı toplam otuzu bulan, on ikili ve on ikilinin birliktelikleri arsasında duruşu gece yarısından biraz sonra gerçekleşmişti. O şunu söylemişti: “Krallığın içindeki bu kopuşun sizleri rahatsız ettiğinin farkındayım, ancak bu kaçınılmaz olan bir şeydir. Hala, görmüş olduğunuz tüm bu eğitimden sonra, sözlerim karşısında sendelemeniz için iyi herhangi bir neden bulunabilir mi? Krallığın bu türden gönülsüz ve yarı-kalpli takipçilerden arınması karşısında korku ve endişe duymaktasınız? Yeni bir gün, cennetin krallığının ruhsal öğretilerinin sahip olduğu yeni ihtişam için doğuyorken neden keder içindesiniz? Bu sınavdan geçmede zorlanıyorsanız, peki, İnsan Evladı Baba’ya geri dönmek zorunda olduğunda ne yapacaksınız? Bu dünyaya geldiğim yer olan mekâna yükseldiğim zaman için kendinizi hangi zaman ve nasıl hazırlayacaksınız?[44][45]
1955 153:5.4 “My beloved, you must remember that it is the spirit that quickens; the flesh and all that pertains thereto is of little profit. The words which I have spoken to you are spirit and life. Be of good cheer! I have not deserted you. Many shall be offended by the plain speaking of these days. Already you have heard that many of my disciples have turned back; they walk no more with me. From the beginning I knew that these halfhearted believers would fall out by the way. Did I not choose you twelve men and set you apart as ambassadors of the kingdom? And now at such a time as this would you also desert? Let each of you look to his own faith, for one of you stands in grave danger.” And when Jesus had finished speaking, Simon Peter said: “Yes, Lord, we are sad and perplexed, but we will never forsake you. You have taught us the words of eternal life. We have believed in you and followed with you all this time. We will not turn back, for we know that you are sent by God.” And as Peter ceased speaking, they all with one accord nodded their approval of his pledge of loyalty.
2021 153:5.4 “Canlarım, ruhaniyetin hızlandırmakta olduğunu hatırlamak zorundasınız; beden ve onunla ilgili olan her şeyin çok az yarara sahip olduğunu. Sizlere söylemiş olduğum cümleler ruhaniyet ve yaşamdır. İyi neşede olun! Ben sizleri yüz üstü bırakmadım[46]. Birçoğunuz bu günlerde gerçekleştirilen açıkça ifade ediş karşısında alınacaktır. Sizler hâlihazırda, benim takipçilerimin çoğunun sırtlarını dönmüş olduğunu duymuş haldesiniz; onlar artık benimle birlikte yürümeyecekler. En başından beri ben, bu yarı-gönüllü inananların yol boyunca düşeceklerini biliyordum. Ben on ikiliyi seçip, sizleri krallığın elçileri olarak ayırmadım mı? Ve, şimdi, tam da bu türden bir zaman zarfında, sizler de mi ayrılacaksınız? Her biriniz kendi inancını bir gözden geçirsin, zira her biriniz büyük bir tehlike karşısında durmaktasınız.” Ve, İsa konuşmasını bitirdiğinde, Şimon Petrus: “Evet, Koruyucumuz, bizler üzgünüz ve kafalarımız karışık; ancak, bizler hiçbir zaman seni yalnız bırakmayacağız. Sen bizlere ebedi yaşamın sözlerini öğrettin. Bizler sana inandık ve seni tüm bu zaman zarfı boyunca takip ettik. Bizler sırtımızı çevirmeyeceğiz, zira bizler senin Tanrı tarafından gönderilmiş olduğunu bilmekteyiz.” Ve, Petrus konuşmasını sonlandırdığında, onların hepsi aynı anda onun sadakat sözünü başlarıyla onayladı.
1955 153:5.5 Then said Jesus: “Go to your rest, for busy times are upon us; active days are just ahead.”
2021 153:5.5 Bunun sonrasında İsa: “İstirahata çekilin, zira yoğun vakitler bizleri beklemektedir; faal günler oldukça yakındır.”
Makale 152. Kapernaum Krizine Kadar Giden Olaylar |
Dizin
Tek versiyon |
Makale 154. Kapernaum’daki Son Günler |